03

603 44 0
                                    

"İyi ki doğdun!" diye sıkıca sarıldım, Cemre'ye.

Bugün Cemre'nin doğum günüydü. O yüzden hepimiz Cemre'nin istediği mekanda onun için bir kutlama hazırlamıştık. Cemre gösterişi ve partileri severdi. Benim aksime.

"Bu senin aklına geldi, değil mi?" dedi, bana sıkıca sarılırken.

Ben gösterişi ve partileri sevmezdim. Ama hafızam kuvvetliydi, arkadaşlarımın söylediği şeyleri unutmazdım ve onları mutlu etmeyi çok severdim. Bu yüzden doğum gününü burada kutlamak benim aklıma gelmişti. "Kimin aklına geldiğinin bir önemi yok ki." dedim, yine de. Çünkü sevgilisi Arda'yı geri plana itmek istemiyordum. Her şeyi Arda düzenlemiş sayılırdı. Beni söylediklerime göre, tabii. "Her şeyi Arda ayarladı." diye ekledim, geriye çekilirken.

"Ya aşkım..." diyerek bu sefer ona sarıldı.

Önümde duran bardağı aldım, bir yudum içtim. Bir yandan da gözlerimle etrafı inceliyordum. Böyle ortamlarda olmanın sevdiğim tek yanı birbirinden farklı, alakasız ve komik insanların olmasıydı. Onları izlerken çok eğleniyordum.

İlerde koltukta oturan tanıdık birisini görmemle kalp atışlarım hızlandı. Görmeyi beklediğim en son insan kesinlikle oydu. Burada ne işi vardı diye düşünmüyordum çünkü burada olmasına şaşırmamıştım. Sadece denk gelmemize şaşırmıştım.

Yanında oturan kız gülerek elini onun omzuna attığımda istemsizce yüzüm buruştu ve kokteylimden büyük bir yudum aldım. O da kızla birlikte gülerken bakışlarını çekti, benim olduğum tarafa baktı. Bense hemen gözlerimi ondan çekip Cemre'ye bakmıştım. Göz göze gelmek istemiyordum. Beni fark etsin de istemiyordum. Gerçi, görse dahi umrunda olmazdı.

Tahmin ettiğim gibi de bana yazmamıştı. Zaten bir beklenti içinde değildim. Ama yine de numaramı ısrarla alıp yazmaması sinir bozucuydu. Eğer iletişim kurmayacaksan neden numaramı istersin ki? Saçmalıktı.

Cemre, Arda'dan kollarından ayrılarak yanıma geldi ve konuşmak için yaklaştı. "Ne oldu? Bir problem mi var?"

"Yok bir şey."

Gözlerini devirdi. "Aylin! Söylesen işte. Yine ketum ketum bakıyorsun bir yerlere. Bir şey olmuş. Seni tanımıyor muyum ben?"

Beni tanıyordu gerçekten.

"Söyleyeceğim ama abartı tepki vermeyeceksin ve kimseye belli etmeyeceksin, tamam mı?"

"Tamam... Söyle hadi."

"Barış Alper burada."

"Ne? Nerede?"

Barış'ın bize bakıp bakmadığını kontrol etmek için olduğu tarafa baktım. Karşısındaki kızın anlattığı şeyi büyük bir dikkatle dinliyordu. "Karşıda, sol tarafta. Bakabilirsin ama çok bakma."

Yüzünü buruşturdu. "Yanındaki kız kim ya? Varoşun teki." diye söylendi. "Zevksiz çocuk." diye de ekledi.

"Neyse ne. Önemli değil."

"Denk gelmeniz büyük olay bu arada. Gördü mü seni?"

"Görse ne değişecek, Cemre? Boş ver."

"Yazmadı, değil mi sana?"

Başımı iki yana salladım. "Yazmadı. Demiştim ben size yazmaz diye."

Yüzünü buruşturarak Barış Alper'e baktı. "Zevksiz." diye söylendi tekrardan.

"Neyse ne, Cemre. Senin doğum günün. Biz bunu düşünelim bu gece."

so high school | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin