Üniversiteden yeni mezun olan Seda Kaya, derin bir iş arayışına girer. İstanbul'un en köklü ajanslarından birinde işe kabul edilirken başına geleceklerden habersizdir. Güvenemeyeceği kişilerle etrafı sarılırken, Seda'nın içinde bulunduğu vaziyet onu...
Bölüm biraz geç geldi çünkü bağlantı hataları devam ediyor, bir de köyde olduğumdan internet hiç çekmiyor zaten.
Bu bölüm bolca ipuçlu, ama çözebilen olur mu bilmem.😉
Pamuk eller yoruma, oya!
Keyifli, bu sefer gerçekten keyifli okumalar. (!)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Bu arada küçük dipnot, bu modelin fotoğrafını Fulya'nın genç hali olarak düşünebilirsiniz. Fulya şu an ellilerinde bir karakter çünkü.)
Model: Monica Belluci
Bundan sonra hepsinin altına modellerin isimlerini ekleyeyim, yanlış anlaşılma olmasın. ---
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
---
-Seda Kaya’dan-
Hayatımda hiç bu kadar sıkışmış, hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Sanki bir labirentin içindeydim, sağa sola, ileri geri, tüm yönleri çıkışı bulmak için deniyordum. Denerken hem canım yanıyordu, hem de çıkışı bulamıyordum. Her yer çıkmaz sokaklara çıkıyordu.
Osman’la da o günden sonra konuşmak istemediğimi söylemiştim. Beni anlayışla karşıladı. Arkadaşlığımızın baki kalacağını, bu zaman diliminde aklımı karıştırmayacağını söylemişti. Ama hayır, içimdeki huzursuzluk tüm çevremi etkilemişti.
Zehra suskunluğunu koruyordu. Tuana ise hiç olmadığı kadar neşesiz ve durgundu.
Hayat seçimlerimizden mi ibarettir diye düşündüm. Bunu ben mi seçtim? Mutsuz olmayı, umudumu kaybetmeyi. Yoksa bunların hepsini zaten yaşamam mı gerekiyor?
Ya da yaşayabileceklerimi değiştirebilir miyim? Hayat kaderden mi ibaret? Sabah saat altıya geliyordu. Yatakta dünyevi sıkıntılarımla uzanmaya devam ediyordum. İşe dönecek miydim? Osman, Fulya ile konuşmuş muydu?
Duvarlar üstüme yürüyordu, dile geliyordu. “Seni bitireceğiz,” dercesine. Hızla yataktan kalktım. Derince soluklandım, içimdeki sıkıntıya çare olmadı. Tekrar ve tekrar balkona çıktım. Hava yine rüzgarlıydı. Yüzüme buz gibi bir tokat çarptı, dinçleştirdi. Bunu yapa yapa hasta olacaktım. Telefonumun titreşim sesini duydum. Kimse uyanmasın diye titreşime almıştım. Osman yazmıştı.