~Ⅲ~

65 11 5
                                    

Kahvaltı etmeye giderken insanların Seonghwa'ya attığı bakışlar içine rahatsız edici bir ağırlığın çökmesine neden oluyordu. Bir korsanla evlenen prens. Bir korsanla yatan -ve bundan hoşlanan- prens.


Ama bu durum söz konusu adamı, hayat biçimini veya ilkelerini sevdiği anlamına gelmiyordu.


Yemek odasına ulaşana kadar başını dik tuttu ve bakışları görmezden geldi. Masada yeni eşinin -bu sözcüğe hala alışamamıştı- yanındaki yerini aldı ve formaliteden yapılan hoş sohbetlere ayak uydurmak için elinden geleni yaptı.


Hongjoong'un gemisine geri dönmesine ilişkin düzenlemeleri de tartışıyorlardı.


Seonghwa'nın aklının bir köşesinde dönüp duran bir fikir vardı. Düğünden önce bu konuyu annesiyle konuşmuştu ve annesi ona hak vermişti, ama babası desteklemeyebilirdi. Ancak bu, potansiyel olarak bir çok hayatı kurtaracak ve pahalı maddi hasarları önleyecek bir adımdı, bu nedenle Seonghwa'nın konuyu açmaması sorumsuzluk olurdu.


Nazikçe boğazını temizledi, tek farkeden Hongjoong olmuştu. "Ne oldu, canım?" En çapkın sırıtışıyla sordu.


"Ben eşimden ayrı kalmak istemiyorum." dedi Seonghwa babasına, oturuşu fazla dik, sözleri fazla kasıntıydı. "Bir araya geldikten bu kadar kısa zaman sonra ayrılacak olmamız beni derinden yaralıyor."


Onu cesaretlendirmek için başıyla onaylayan annesi dışında masadaki herkesin kafası karışmış gibi duruyordu. En şaşkın gözüken Hongjoong'du, keskin gözleri dikkatle Seonghwa'nın bir ipucu vermesini bekliyordu.


Seonghwa dudaklarını ıslattı. "Kaptan Hongjoong'un benimle burada, sarayda kalmasını talep ediyorum."


Kısa bir sessizliğin ardından Hongjoong'un derin gülüşü duyuldu. Seonghwa'nın yüzünden bir tutam saçı geri itti ve hafifçe çenesini tuttu. "Eğer benim tatlı prensim yanımda kalmayı arzu ederse," baş parmağı Seonghwa'nın alt dudağınında gezindi. "O halde onu asla yanımdan ayırmam."


Seonghwa rahatlayarak tuttuğu nefesi saldı ve şükranla başını eğdi. Kralın yapmaya çalıştığı şeyi anlaması gerekiyordu, eğer Hongjoong denizlere dönmezse anlaşmalarını bozamaz ve korsanlıklarını sürdüremezdi.


"Pekala o halde," Kral niyetini anlamış gibi görünüyordu. "İkiniz için bir daire hazırlatacağım."


Hongjoong'un kahkahası Seonghwa'nın ensesinden aşağı bir ürperti gönderdi ve kafası hızlıca doğruldu. "Çok düşünceli bir davranış, Majesteleri, ancak buna hiç gerek yok." Yanağına sahiplenici bir öpücük kondurmak için Seonghwa'nın yüzünü çevirdi. "Gemim tüm saraylardan daha rahattır."


"Gemin mi?" Seonghwa bir anda hayatı bir avuç kum gibi parmaklarının arasından kayıp gidiyormuş gibi hissetti.


"Güzel sevgilim" Hongjoong abartılı derecede sevgi dolu bir tavırla iç çekti. "Eğer ayrı kalmak istemiyorsan, benimle Horizon'a dönmen ve mürettabatımla denize açılman gerekiyor." Ukala bir sırıtış. "Böylesi her açıdan daha eğlenceli bir düzenleme olur zaten."

Pislik ve Kötülük | seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin