"Kim olursan ol senin, adın eski sevgilim kalacak." Bir yandan yemeği karıştırırken diğer yandan bangır bangır çalan şarkıya eşlik etmeyi ihmal etmiyordum. Bir insanın en sevdiği şarkı Tan Taşçı- Eski Sevgilim olur muydu ya? Resmen bağımlısıydım bu adamın.
"Kalbine sor beni, sor hadi yarın geç olacak." Tahta kaşığı bir mikrofon gibi tutup sesimi yükselttim. "Sebepler bul bana, yalanlar kur hadi ancak." Boşta olan elimi kalbimin üzerine yasladım. "Önce kendini affet, beni seni affettim." Yavaş hareketlerle sağa sola sallanırken halime gülmeden edemedim. Dışarıdan gören biri kesinlikle deli olduğumu düşünürdü. Kesinlikle hem de...
Kaynayan yemeğin altını kapatıp kapağını da üstüne örttüm. Akşam kızlarla minik bir gece geçirecektik. Kafa dağıtmak için mükemmel bir ortamdı. Masayı da güzelce kurduğumda yapacak herhangi bir şey kalmamıştı. Yalnızca duş alıp üstümü giyinmekle görevliydim. Hızlı adımlarla odama ilerledim. Güzel bir duş alıp geri odama girdiğimde, zaten yatağın üzerinde hazır duran kıyafetlerimi giyinip aynadan kendime baktım. Leopar desenli eteğimin üstüne siyah askılı bir crop geçirdim. Gayet şık duruyordu.
Kafamda duran havluyu çıkartıp makyaj masama oturdum. Bir yandan yüzümü makyaja hazırlarken diğer yandan saçlarıma bakım yapmayı unutmuyordum. Ayrıca şarkı mırıldanmam da cabasıydı. Bu kadar işi aynı anda yaptığım için anlık bir gülme içime dolmuştu. Bende bastım kahkahayı. Sarhoş olabilir miydim? Ama dünden kalan herhangi bir sarhoşluk belirtim yoktu, deli gibi gülmem dışında.
—
"Another day, another slay, perioodd!!" Kızların arasına kendimi atarken masada duran şarap bardağını ellerim arasına aldım. "Gereksiz bir mutluluk var içimde, böyle," boş olan elimi sanki bir şey açıklamaya çalışıyor gibi hareket ettirdim. "Tarif edemediğim."
Kızlar bir süre birbirlerine bakıp aniden bana döndüler. "Lale," tek kaşımı kaldırdım. "Sen bu çocuğa gerçekten aşık olmuş olmayasın?" İçtiğim şarap genzimi yakarken öksürmeye başladım. Yanımda oturan Merve yavaşça sırtıma vurduğunda durması için elimi sallayıp derin bir nefes aldım.
"E olmuşsun işte baya kızım." Elimdeki bardağı masaya bıraktım. "Çakma sarının neyine aşık olucam ya? Ayrıca çekici bulmuyorum." İşte şimdi gerçekten çarpılacaktım. Adama bakarken kalbim tekliyordu, ne çekici bulmaması.
"Hiç inandırıcı gelmedi." Aslı şarabından bir yudum alırken göz devirdim. Dillerine düşmek istemiyordum. "James sana yazıyordu." Diyerek konuyu açan Duygu'ya döndüm. Şimdi sırası mıydı?
"Halloldu o iş." Hepsinin bakışları benim üzerimdeydi. "Nasıl halloldu?"
"Barış'la minik bir oyun oynadık." Aslı pis pis sırıtırken, yanımda ona fırlatacak bir şey olmamasının verdiği hüzün içimi kapladı. "Öpüştünüz mü bari?"
Sanki her gün öpüşüyormuşuz gibi başımı salladım. Hepsinden kısık sesli bir çığlık duyulurken gülmeden edemedim. Duygu ve Merve pis pis sırıtıp konu hakkında ağzını açmazken, Aslı bir çığlık daha attı. "Ne demek öpüştünüz? Nasıl öpüştünüz? Nasıl oldu?" Aynı anda, aynı hızla sorduğu sorular bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken masanın üzerinden bana yetişip omzumu salladı. "Anlatsana kızım!"
"Ya," daha anlatmaya başlamadan yanaklarımın cayır cayır yandığını hissedebiliyordum. "James kapımdaydı, bende Barış'a mesaj attım burada olduğuna dair, o da geldi." Diyerek kısa kesmeye çalıştım fakat bana pür dikkat bakan üç çift göz susmamam için baskı yapıyordu, korkutucuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘾̧𝙖𝙠𝙩ı𝙧𝙢𝙖,𝘽𝙖𝙧ı𝙨̧ 𝘼𝙡𝙥𝙚𝙧 𝙔ı𝙡𝙢𝙖𝙯
Fanfiction𝐁𝐚𝐫𝐢𝐬𝐚𝐥𝐩𝐞𝐫𝐲𝐢𝐥𝐦𝐚𝐳 𝙉𝙚𝙙𝙚𝙣 𝙨𝙖𝙣𝙖 𝙜𝙪̈𝙫𝙚𝙣𝙚𝙮𝙞𝙢? 𝐋𝐚𝐥𝐞𝐤𝐨𝐜𝐚𝐤 𝘾̧𝙪̈𝙣𝙠𝙪̈ 𝙗𝙚𝙣 𝙨𝙚𝙣𝙞𝙣 𝙨𝙚𝙫𝙜𝙞𝙡𝙞𝙣𝙞𝙢...