liked by barisalperyilmaz, duygucınar, g.unes, danlabilic, merveal, aslıdeniz, siinemm28, ecetosun, versace and 20.617.929 others
Lalekocak Belki de yazarken üzerinden en çok durduğum, keyif aldığım ve yeri geldiğinde hüngür hüngür ağladığım bir iş oldu. Hepimize en güzel hissettirmesi dileğiyle, Saki🫶🏻
Duygucınar: En sevdiğim şarkıcı ve en sevdiğim şarkısı 🥹
➥lalekocak: En sevdiğim menajer 🥹🫶🏻Aslıdeniz: Gururlu bir anayım 😭
➥lalekocak: O kadar yaslı değilsin 😭😭Versace: Versace kızı ❤️
➥user72: amk ünlülüğe bak kıza versace yorum atmısMerveal: ❤️❤️😭😭😭
User01: barıs yorum yazmamıs 🤔
User91: Ayrıldılar mı hani barısın yorumu
—
Önümdeki viski bardağını etrafında döndürürken ortamdan soyutlandığım belliydi. Bugün benim mutlu olmam gerekmiyor muydu? Mükemmel imzalı bir elbise giyiyordum, yeni şarkım çıkmıştı ve tüm arkadaşlarım buradaydı. Peki ya o? Barış neredeydi? Bana geleceğine dair söz veren adamın şu an burada adı bile geçmiyordu. Umursuyor muydum? Gerçekten sevgilim olmayan bir adamı mı merak ediyordum yani? Saçmalık.
"Lale," derin bir nefes alıp yanıma oturan bedene çevirdim başımı. "Birkaç yeni gelen misafir var, gel gidelim." Duygu bir elini çıplak koluma yaslarken dolan gözlerimi sakladım. Niye ağlıyordum? Ağlamamı gerektirecek bir şey mi vardı ortada?
"Sen git, geliyorum şimdi." Desem de Duygu pek de ikna olmamıştı. Ondan kaçırdığım gözlerimi görmek için önüme eğildi. "Sen ağlıyor musun?" Hızlı bir şekilde kaşları çatılmıştı. Burnumu çekip hemen ayağa kalktım. "Hadi gidelim." Bar masasının üzerinde duran küçük çantamı ellerim arasına alıp hızla uzaklaştım oradan. Birkaç saat daha dayanacaktım.
Yanına yürüdüğüm Hakan abiler beni hızla fark etmişti. Hepsinin yüzünde gülümseme belirirken gülümsemeden edemedim. "Hoşgeldiniz." Hakan abi bir abi edasıyla bedenimi sarmalarken ağlama isteğim daha da artmış gibiydi fakat bunu yapmadım. "Hoşbulduk abicim." O geri çekildiği gibi Cenk abiye, ardından da yanlarında duran biricik eşlerine sarıldım.
"Tebrik ederiz canım, mükemmel bir şey çıkartmışsın yine." Utanarak başımı sağa eğdiğimde Cenk abi elini yanağıma atıp birkaç kere yavaşça vurdu. "Çok teşekkür ederim, bir şeyler yapıyorum işte."
Hep beraber koyu bir sohbete dalmışken dışarıda olan şeyleri pek umursamıyordum zira Barış'ın geldiğini bile Cenk abiden duymuştum. "Barış niye şimdi geliyor?" Diyen Cenk abiye ardından da baktığı yöne baktım. Barış takım elbisesiyle tam da karşımda duruyordu fakat bunun şimdi bir önemi var mıydı?
"Biraz geç kalacağını söylemişti, işi vardı sanırım." Nasıl da güzel yalan söylüyordum ama. Ne bok yediğinden hiç de haberim yoktu. "Ben bir bakayım, yine gelirim yanınıza." Hepsi aynı gülümsemeyle beni uğurlarken adımlarımı Barış'a yönlendirdim. Bir süre etrafına göz gezdirmiş ardından da ona doğru yürüyen bana bakmıştı.
"Keşke gelmeseydin." Diyerek yanına vardığımda beni süzdüğünü anlayabilmiştim. "Çok güzel olmuşsun."
"Neden geciktin Barış!?" Diye üsteleyip bir de sesimi biraz yükselttiğimde sırıtan yüzünden bir eser kalmamıştı. Kaşlarını çatmış yüzüme bakıyordu.
"Dikkatleri üzerimize çekmek istiyorsun sanırsam."
Sinirle derin bir nefes aldım. "Barış soruma cevap ver!" Boşta duran ellerini cebine sokup bana doğru bir adım attı. "İşim vardı." İşi varmış. Bu benim için yeterli bir açıklama değildi.
Ben sinirden gülmeye başladığımda Barış'ın anlamsız bakışları yüzümdeydi. "Sence sana inanır mıyım?"
"Neden? Gerçekten sevgilim misin ki?" Yoksa başka bir kızın yanından mı geliyordu? Daha da artan sinir kat sayım bedenimi ele geçirmeye başladığında beynimin alev aldığını hissedebiliyordum.
"Ol ya da olma, şu an burada olması gereken en önemli kişi sendin fakat geç geliyorsun." Ellerim havada etrafı gösterdiğimde gözlerini bir kere daha etrafımızdaki kalabalıkta gezdirdi.
"Yabancılar mı ki, bilsinler işte gerçekten beraber olmadığımızı." Rahat ve küstahça konuşması yüzüne okkalı bir tokat atma isteğimi daha da arttırmaya yetmişti. Tekrardan derin bir nefes aldım ve bunu bir süre daha tekrar ettim.
"Barış sen iyi misin?" Gözleri gözlerimdeydi fakat boş bakıyordu. Gözleri parlayan Barışla şu an karşımdaki Barış aynı mıydı? Benim için kesinlikle değildi. "Geçen ki Barış ile aynı kişi misin?"
Sorum dudağının kenarının kıvrılmasını sağladı. "Hayır," üzerime doğru eğildi. Bu hareketi kokusunun ciğerlerime inmesini daha da kolaylaştırmıştı. "Geçen gün sadece oyunumu iyi oynadım." Sözü mideme bir hançer gibi saplandı. Boğazıma giren acı gözlerimin dolmasıyla birleşince mahvolmuş bir durumda olduğum belli olmuştu. Barış, benim kendime bile açıklayamadığım duygularımla da oynamıştı.
"Senden iğrenmemi sağlıyorsun." Sustu. Yalnızca sustu. Gözlerimden firar eden bir damla yaşa bile tepki vermedi. Karşısında ağlayacak mıydım? Ona bu zevki tattıracak mıydım? Elimi kaldırıp göz yaşımı silmeye bile gerek duymadım. Gözlerimizle bile konuşmuyorduk. Sanki kalbim atmıyor,ortamdaki oksijen hızla kendini benden soyutluyordu. Öylece bir süre birbirimize bakmakla yetindik fakat Barış aramızdaki -kendimce- şeyleri bitirecek o adımı yaptı. Belki de geri dönüşü olmayan bir adımdı bu. Sessizce arkasını döndü ve girdiği kapıdan hızla çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘾̧𝙖𝙠𝙩ı𝙧𝙢𝙖,𝘽𝙖𝙧ı𝙨̧ 𝘼𝙡𝙥𝙚𝙧 𝙔ı𝙡𝙢𝙖𝙯
Fanfic𝐁𝐚𝐫𝐢𝐬𝐚𝐥𝐩𝐞𝐫𝐲𝐢𝐥𝐦𝐚𝐳 𝙉𝙚𝙙𝙚𝙣 𝙨𝙖𝙣𝙖 𝙜𝙪̈𝙫𝙚𝙣𝙚𝙮𝙞𝙢? 𝐋𝐚𝐥𝐞𝐤𝐨𝐜𝐚𝐤 𝘾̧𝙪̈𝙣𝙠𝙪̈ 𝙗𝙚𝙣 𝙨𝙚𝙣𝙞𝙣 𝙨𝙚𝙫𝙜𝙞𝙡𝙞𝙣𝙞𝙢...