𝟿

1.6K 82 1
                                    

Galiba saatlerce ağlamak istemiştim. Hiç konuşmadan, tek başıma ağlamak. Bu mümkün olmuştu da. Şu an evimin bahçesinde, elimde ki bir şişe beyaz şarabı kafama dike dike ağlıyordum. Bana o lafları sarf eden erkek için değer miydi peki? Kendisi o kelimeleri sarf ederken bu kadar düşünceli olmamıştır belki de. Benimki de düşüncelik değildi aslında, tam tamına enayilik, salaklıktı. Ne diye kendimi yıpratıyordum bilmiyorum.

Derin bir nefes alıp verdim. Az önceye kadar hafif çiselemeye başlayan yağmur hızını arttırdığında umursamadım ve orada öylece oturmaya devam ettim. Şişenin yarısına kadar gelmişken tekrar kafama dikip kocaman bir yudum aldım. Hem kendimden hem de ondan nefret ediyordum. Kendime olan nefretim ise şu an onun o saçma kelimeleri yüzünden ağlamamdı. Başka herhangi bir sebebi yoktu bende. Yani...Sanırsam yoktu.

Dün akşam Barış öylece çıkıp gittiğinde orada daha fazla kalamamıştım. Duyguya midemin ağrıdını, yalnızca eve gidip uzanmak istediğimi söyleyip oradan kaçmıştım. O gün benim en mutlu günüm olması gerekiyordu. Ancak kendisi bunu beş dakika içinde mahvetmeyi başarmıştı. Sabahtan beri bir kez olsun telefonuma bakmamıştım. Öğlene kadar uyumuş, uyandığımda ise kendini bahçeye atmıştım. Ağlamaktan göz altlarımın şiştiğini bile hissedebiliyordum. Saçmalık.

Elimdeki şişeden ard arda birkaç yudum daha alıp şişeyi önümdeki masanın üzerine bıraktım. Sonra yine devam edecektim. Yanımda duran telefonumu en sonunda elime alma vaktim gelmişti. Kilidi açmadan önce ekrana düşen bildirimlere baktım.

Duygu 12 arama
Aslı 5 arama
Merve 5 arama
Duygu 10+ mesaj
Slayistan 30+ mesaj

Gözlerim ister istemez o ismi aradı. Aramamış ya da bir kere olsun mesaj atmamıştı. Gerçi o kelimeleri sarf eden kişinin böyle düşünceli hareket yapması beklenmezdi. Barış benim umutlarımı tek bir hamlede yıkmıştı.

Duygu'nun mesajına girdim. Ard arda yazdığı mesajlar gülümsememi sağlarken burnumu çekip gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

Duygu
İyi misin?
Sana hemen durum bilgisi vereyim
Mükemmel bir geceydi Lale
Çok başarılı bir iş çıkardın
Seni tekrar tebrik ediyorum
Ben Barışı göremedim
Sen görmüş müydün ya da hiç gelmedi mi?
Hiç gelmediyse durum vahim yanında olması gereken en önemli geceydi
İyi olduğuna emin misin?
Kaç saattir aktif bile değilsin
Lale
Alooo
Kızım nerdesin ya
Bir cevap versene
Allllooooo

Lale
Şimdi gördüm mesajlarını
İyiyim
Sanırım
Çok kötü bir şey oldu Duygu
Barışla olan muhabbet sona erdi
Kendisi istedi
Bana bir boktan farksızmışım gibi davrandı
Galiba onu öldürmek istiyorum
Galiba değil
Onu gerçekten öldürmek istiyorum

Duygu
Neden bunları şimdi söylüyorsun?
Midenin ağrıması falan da yalandı öyle değil mi?
Siktir
Ben nasıl anlamadım?
O gün resmen bok gibiydin
Kafamı sikeyim
Yanına geliyorum

Lale
Gelme
Birazdan yatarım zaten
Yarın konuşuruz olur mu?

Duygu
Emin misin?
İki gün sonra olacak konseri iptal ettirmemi ister misin?

Lale
Hayır
İnsanlar o kadar bilet aldı
Hiç gerek yok
Yarın daha iyi olacağım
İyi geceler

Duygu
Bir şey olduğunda hemen yaz saat hiç fark etmez
İyi geceler
Seen

"Yeter Lale." Önümden hızla çekilen bira şişesine buruk bir bakış atıp elimi indirdim. Duyguyla birlikteydim fakat aynı şeyleri düşünmemek için kendimi sürekli alkole vuruyordum. Dün gece bitirdiğim bir şişe şaraptan sonra midemi bozmuş sabaha kadar kusmuştum. Ancak bu beni durdurmaya yetmemişti.

"Sen bu çocukla gerçek bir şey yaşamadın," diyerek bir kere daha gerçekleri yüzüme vurdu. Haklıydı da. "Ne diye böyle yapıyorsun?" Masaya doğru eğilip elini masanın üzerine koydum. "Kızım sen manyak mısın? Barış bile bu kadar takmamıştır kafaya." Lanet olsun ki bu da doğruydu. Ne yaptığını bile bilmiyordum.

"Ben, bilmiyorum," bakışlarım kucağımdaki ellerime kaydı. "Nasıl bu kadar bağlanmayı başardım Duygu?" Sorum karşısında aramızda kısa bir sessizlik sürdü. Duygu bile ne cevap vereceğini bilmezken ben kendime zor yediriyordum gerçekleri. "Onu bir daha görmek istemiyorum."

"Görmemen için ne gerekirse yaparım biliyorsun," bana doğru uzanıp kucağımdaki ellerimi tuttu. "Yeter ki kendini toparla, bak yarın çok güzel bir konserin var, çok çalıştın, saçma sapan bir adam yüzünden mahvedecek misin?" Etmeyecektim. Buna değmezdi.

Başımı sağa sola salladım. Burnumu çekip başımı dikleştirdim. Son gözyaşlarıydı bunlar. "Gittiğimiz gibi bir prova alalım, uzun zaman sonra konserimde dans edeceğim." Bu sefer ki konser benim için biraz şov odaklıydı. Dansçılar ayarlanmış, bir aydır bu konsere hazırlanmıştım. İyi olduğumu da gayet iyi biliyordum.

Bir süre sonra ikimiz de telefonlarımıza gömüldüğümüzde, sosyal medya da başlayan haberler şimdi karşıma çıkmaya başlamıştı. Barış'ın son postuma yorum yazmaması hala daha konuşuluyordu. İnsanların bir şeyleri bu kadar hızlı anlaması garipti. Müneccim gibilerdi resmen.

"Lale," sesi donuk çıkan Duygu'ya çevirdim bakışlarımı. Gözleri telefonuyla ben arasında gidip geliyordu. Kaşlarımı çatmadan edemedim zira kendisi yeteri kadar telaşlı duruyordu. "Şuna bak." Telefonunu bana doğru çevirdiği gibi gördüğüm tanıdık yüz dünyamın durmasını sağladı. Nefes alamadım. Yanında oturan sarı saçlı kadınla gayet de samimi pozlar vermişti. Elindeki kokteyl bardağını kadınınkiyle tokuşturmuş, sırıtıyordu. Kalbim tekledi. Ben onun için ağlarken o Bodruma gitmiş, gününü gün ediyordu.

Bir diğer sorun ise benim konserimin Bodrumda oluşuydu. Ben ondan kaçmak isterken resmen onun burnunun dibine gidiyordum. Çok kötü olacaktı, çok.

𝘾̧𝙖𝙠𝙩ı𝙧𝙢𝙖,𝘽𝙖𝙧ı𝙨̧ 𝘼𝙡𝙥𝙚𝙧 𝙔ı𝙡𝙢𝙖𝙯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin