Bölüm 6

2 0 0
                                    

Keyifli okumalar
Umarım beğenirsiniz
:)
***

İzmir'in anlatımıyla...

Resmen hayatımın şokunu yaşamıştım. Karşımdaki kadın resmen melek yüzlü şeytandı. Gerçekten insan güveneceği kişiyi doğru seçmeliydi.

"Ama... Sen bunu nasıl yaparsın? Umay'a bunu nasıl yaparsın? O senin yeğenin! Kardeşinin çocuğu! Sen gerçekten nasıl birisisin? Artık seni tanımıyorum?" dedim sinirle. Kimse böyle birşeyi yapamazdı. Vicdanlı olan kişiler zaten yapmazdı. Kim kendi kanından olan kişiye böyle bişey yapabilirdi ki?

"Sana çok konuştuğunu söyleyen oldu mu? Bak güze-" hemen sözünü kestim.

"Bana o kelimeyi kullanma! Tiksindiğim birisisin bana güzel sözler söylemesi midemi bulandırıyor."

"Sözümü kesme küçük iblis!"

"Küçük iblis senin anandır. Soysuz köpek!"

Derin bir oflama ardından devam etti Serpil karşımda.

"Burda sana konuşma verilmezse konuşamazsın! Kimse senin çeneni çekmek zorunda değil! Ya o çeneni kapatırsın ya da..." Karşıma bir ekran konuldu. Ekrana baktığımda kızları gördüm. Umay ve Sedef dışında hepsi oradaydı.

Hepsi yıkık bir halde hastane koridorunda bekliyorlardı. Aralarında Gül yoktu. Beyninden vurulmuşa dönmüştüm resmen. Canım saydığım insan yaşam savaşı veriyordu hemde karşımdaki soysuzlar yüzünden.

"G-Gül nerede?" Her ne kadar cevabını bilsemde aksini söylemeleri için resmen çırpınmıştım.

"Ah haberin yok mu yoksa? Sanırım aranızdan ayrılma kararı almış kendileri" gözlerim artık benden izinsiz dolup taşıyordu.

"Bunu neden yapıyorsunuz? Sizin amacınız ne? Bizden ne istiyorsunuz?"

"Çok basit zamanında canımı yakan Candemir ailesinin intikamını küçük Candemir çekecek. Sırayla hepsi teker teker acı çekerek yok olacak" histerik bir kahkaha attım.

"Yalnız atladığın bir yer var. Sedef'in ailesi yok. Yani Candemir ailesi derken nasıl tek kişi çoğul oluyor?" Karşımdaki kadın da kahkaha atınca bu işin içinde bir bit yeniği olduğu anlaşılmıştı.

"Çok soru sorduğunu daha önce söylemiş miydim? Bağlayın ağzını karşısına ekranı yerleştirin. Sesi de açın. İlaçlara başlayın!" diyip odadan çıktı. İyi bildiğim kadın artık benim için dünyanın en yabancı insanıydı.

"BIRAK! HAYIR! HEPİNİZİN LEŞİ ÇIKACAK DUYDUN MU BENİ SERPİL AĞIRBAŞ HEPİNİZİN!" bağırışlarım kimseye etki etmiyordu. Kanıma enjekte ettikleri ilaçta çoktan tesirini göstermeye başlamıştı.

Ağzımı bağlayıp önüme ekranı yerleştirdiler. Sesini de açınca ağlama seslerini daha net duymaya başladım.

Sırayla baktım. Güneş hala elbisesi ile duruyordu. Güneş'in omzuna başını yaslamış Bade'ye baktım. İkiside berbat gözüküyordu. Yanlarında sadece Baran ve Haktan avukat vardı. Uzak bir köşede ise birkaç polis memuru duruyordu.

Sedef ve Umay yoktu. Büyük ihtimalle görevleri başlamıştı. Beni kaçıran kişiyi arıyorlardı.

Umarım bu arama uzun sürmezdi. Ekrana daha fazla bakacak gücü kendimde bulamadım. Zaten kanıma enjekte edilen ilaç iyice bedenimi uyuşturuyordu.

Odanın kapısı açılınca baygın gözlerim o tarafa döndü. Şeytan kadın yine gelmişti.

"Yine niye geldin? Senin artık gerçekten yüzün var mı merak ediyorum? Hiç mi aklına gelmiyor senin yaptığın bu ihaneti Umay'a anlatacağım?"

Şimşek ve Gök Gürültüsü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin