Âşık

50 10 60
                                    

Arsıl'ın verdiği bardağı dolaba yerleştirdim ve dolabın kapağını çarparak örttüm. Özlemden ellerim titriyordu resmen.

"Yavaş orospu piç. O nasıl çarpmak öyle? Babanın malı mı sanki yavşak? " Cırtlak sesiyle cırlayan çocuğa göz devirip omzuna çarpmadan geçtim yanından ve altı kişilik mutfak masasının en uzak köşesine oturdum.

Bugün cumartesiydi. Ve ben Vera'yı en son çarşamba günü görmüştüm. Perşembe günü sabahtan akşama kadar kafeste kalmıştım, akşamdan gecenin ortasına kadar da bardaydım. Cuma günü bi hevesle kalkıp okula gittiğimde de Vera'nın gelmediğini öğrenmiştim.

Karışık sesiyle aramıştı beni. "Boğazım ve başım çok ağrıyor. " diye fısıldadığında ben gözlerinde yaşlar olduğunu hissediyordum.

"Ya Nâzım... " Gözlerimi sonuna kadar açık pencereden izlediğim serçeden çekmeden 'hımm' dedim. Sinirlerimi biraz olsun yatıştırmayı deniyordum, Arsıl'ın aptal tavırlarıysa hiç yardımcı
olmuyordu.

"Madem sevgilisiniz... "

"Sevgili miyiz bilmiyorum. " Cevap vermediğinde kafamı çevirip yüzüne baktım. Dudaklarını bükmüştü.

"Öpüştüğünüzü söyledin. Boş boş mu öpüştünüz? Hani öylesine, laf olsun diye. " Kaşlarımın çatıldığını hissederken söylesem mi diye düşündüm. İçimde kötü bir şeyler vardı. Yani iyi şeyler çoktu ama karnımı deşen bir hançerin varlığını göz ardı edemiyordum.

"Arsıl... " Çenesinin ucuyla söylemem için beni gayretlendirdi. " Beni sevdiğini söyledi. Ben ona söylemedim çünkü bu kadar hızlı olması normal gelmiyor. Birine bir anda aşık olursun ama birine onu sevdiğini... " Yutkunmak için bir saniyeliğine bekledim. "... bir anda söyleyemezsin. Yani sevgili olalım, hatta her şey olalım. Çünkü o... Vera benim için, senin için Yiğit neyse o ama... "Sözümü kesip devam etmeme izin vermedi.

"Hayır, Vera senin için çok daha fazlası Nâzım. Sen hiç dokunmadan, sadece uzaktan, saflığına, masumluğuna bir anda aşık oluverdin o çocuğun. Yiğit ve ben... anlarsın işte,tensel bir şeyler yapıyoruz. Beni sevmiyor,sadece bedenimi seviyor. Gözlerim görmüyor olsa asla bana dokunmazdı, yaklaşmazdı bile. Senin çok büyük bir yüreğin var inan bana. Kalkıştığın iş bence çok ağır, sevgi başlı başına bir yükken sen bir de engelli biriyle birlikte olmanın yükünü alacaksın. Kızma bana böyle söylediğim için, açık sözlü olmak iyisidir." Art niyet olmayan duru, kahve gözlerinde kısık bir tebessüm belirdi.

"Yani sen neyin doğru olduğunu düşünüyorsan onu yap. Bu senin hayatın ve senin tercihlerin. Ama çok özlediysen, ki ellerin titriyor görüyorum, şimdilik sevgili olmasanız ya da ona onu sevdiğini söylememiş olsan bile git bir gör. Hem hasta demiştin. Belki seni görünce yani onun yanında olunca biraz iyi hisseder kendini. " dedi. Tırnaklarının uzun beyaz kısmıyla masada çok tanıdık bir ritim tutturmuştu.

"İstediğin zaman insan gibi konuşabiliyorsun şerefsiz. " diye söylenerek mutfağa giren Yağız'ın hemen arkasındaki Yiğit Arsıl'ın yanındaki sandalyeye oturup kolunu kendinden kısa çocuğun omzuna sardı.

"Çok sağol. " dedim ve elimi Arsıl'ın saçlarına daldırıp yavaşça karıştırdım.

Sonra Vera'yı aramak için mutfaklarından çıkıp üçünü yalnız bıraktım ve salonun balkonuna geçtim.

İlk aradığımda telefon çaldı çaldı kapandı, saniyeler sonra ekranda Vera'nın ismi belirdi. Anında açtım, karşıdan gelen kısık sesi uykuluydu.
Saat öğleden sonra iki olmuştu. Gerçekten kötü olmalıydı.

Evinin konumunu istediğimde şaşırsa da hiç ikiletmeden saniyeler içinde gönderdi.

"Eğer bulamazsan yeniden ara Nâzım, abime söylerim ve o seni alması için şoför yollar. Tamam mı ? " diye fısıldadı.

KULAĞINA ŞİİRLER FISILDAYACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin