①⓪

54 2 5
                                    

Bugün Ernest ile beraber vakit geçirecektik. Sabah kahvaltı yaptıktan sonra etrafı toparlamaya başladım. Hızlıca hazırlanmak için odama çıktım. Üstüme kısa beyaz bir sweatshirt, altıma siyah lastik bilekli eşofman giydim. Saçımı kıskaçlı tokayla toplayınca hazırdım. Sadece kirpiklerimi kıvırıp çilekli lipbalm sürüp aşağıya indim. Koltuğa oturup televizyonu açtım ve beklemeye başladım. Beşiktaş dan bahsediliyordu. Dün biz antrenman yapılırken basın gelmişti ve antrenman yaparken haber için bizi video çekmişlerdi. Kadın ve Erkek takımı olarak çalışmamızı eleştiriyorlardı. Zaten anca oturup eleştiriyorlar.

Bir süre sonra zilin çalması ile kapıya gittim. Kapının yanındaki boy aynasından kısaca kendime bakıp kapıyı açtım.

"Hoşgeldinnnn" sevinç nidalarıyla konuştuğumda gülümseyip belime sarıldı. Bende karşılık olarak kolumu boynuna doladım. Evin içine girip ayağıyla kapıyı kapattı ve kafasını boynuma gömüp beni huylandıracak bir öpücük kondurdu. Kafasını kaldırıp konuşmaya başladı.

"Hoşbuldum sevgilim, cheesecake aldım beraber yeriz diye. " elindeki poşeti kaldırarak gösterdi.

"Yaa iyi yapmışsın sevgilim, hadi geçelim" beraber salona geçip oturmaya başladık.
Televizyon da açık olan spor kanalında hala bizim görüntülerimiz vardı.

"Ne diyolar o kadar bağıra bağıra, biz ne arıyoruz orada? " sorduğu soru ile ekrana baktım. Hala Kadın ve Erkek takımının berâber antrenman yapmasını eleştiriyorlardı.

" Diyorlar ki kadın ve erkek takım beraber antrenman yapmaz, erkek takımı bu kadar başarılıyken kadın takımıyla çalışırsa olmaz vesaire vesaire. Teknik ekip sanki bunların dediğine göre karar vermesi gerekiyor gibi konuşuyorlar. Aynı antrenman aynı hareketler tek değişiklik kişi sayısı fazlalığı yani"

"Bunları dinleme o zaman sevgilim. Sinirlendiğin bir şeyi neden izliyosun o zaman? Gel sana ben YouTube dan verdiğimiz röportajları açayım" yanımdaki kumandayı ona verdim.

"İyi o zaman bende tatlıyı koyup geleyim. Ne içmek istersin? Kola, meyve suyu, kahve? "

"Kola alabilirim, uğraşmanı istemiyorum çünkü" gülümseyerek mutfağa girdim. Dolaptan kolayı çıkarttım, bardakları da çıkartınca doldurmaya başladim. Ernest'in getirdiği tatlıyı kutusundan çıkartıp kestim ve tabaklara koydum. Hepsini tepsiye alıp salona ilerledim. Ernest İstanbulspor maçını açmış beni bekliyordu. Attığı ilk gol maçıydı.

"Ernest şurdaki sehpayı çekebilir misin şuraya? " Ernest hemen ayağa kalkıp sehpayı çekti. Bende elimdeki tepsiyi koyup yanına oturdum.

Bir yandan onu izlerken bir yandan birşeyler yiyorduk. Bir kaç saat böyle vakit geçirdik.

Karnımız doyunca beraber twitterdan bugün ki yorumculara ithafen yapılan tweetlere bakmaya başladık. Bizi böyle kötü eleştirdikleri için taraftarlarımızda onların dediğinin yanlıl bişey olduğunu söylüyordu. Bize destek çıkmaları çok hoşuma gidiyordu.

"Ne çok tweet var, daha birkaç saat oldu ama hemen insanlar tweet atmışlar. " dedim. Ernest de bu dediğimi onaylayarak kafasını salladı ve kolunu omzuma attı.

"Demek ki bizi seviyorlar güzelim, yoksa birkaç saatte bu kadar çok tweet niye atılsın"

"Ernest, instagram'a attığımız fotoğraflara ailen birşey dedi mi? " birden sorduğum soru ile şaşırdı sonra konuşmaya başladi.

"𝑺𝒆𝒏 𝑩𝒂𝒏𝒂 𝒀𝒐𝒍𝒅𝒂𝒔̧ 𝑶𝒍" 𝐸𝑟𝑛𝑒𝑠𝑡 𝑀𝑢𝑐̧𝑖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin