①②

32 1 0
                                    

Yaklaşık yarım saat sonra Trabzonspor ile maçımız vardı. Teknik direktörümüz Serdar hoca son ayrıntıları anlatıyordu. Bende kramponlarımı giymeye çalışıyordum. Maça Eylül'de gelmişti. Locaların orda izleyecekti maçı Ece abla ve Melis ile birlikte.

Serdar hoca herşeyi anlattıktan sonra hepimiz bağırmaya başlamıştık. Herkes enerji sıvılarını almak için yerlerine geçti. Bazıları kendi kendini motive ediyor, bazıları ise sessizce maçın başlamasını bekliyordu.

Semih yanıma oturmuş benle konuşmaya başlamıştı.

"O beklediğin gün geldi abi, Berat'ı zort ettireceğiz merak etme. " dedi Semih omzumu sıvazlayarak.

"Ondan eminim zaten ben, o malın yüzünü görmek isterim böyle zort oluşunu. Durduk yere kız arkadaşıma yürümek neymiş göstercem ben ona" diyerek kafamı salladım sanki karşımda Barat varmış gibi.

"Abi, sen atamasan bile ben senin yerine atacağım, buna emin olabilirsin" dedi Semih dostça bir tavırla.

"Onda şüphem yok zaten oğlum, senden en az 2 gol bekliyorum. Tamam? " dedim kolumı omzuna atıp.

"Tamam abi yapacağım, yapmaya çalışacağım" dedi. Bende omzunu sıkarak gülümsedim. Maça 10 dakika kalmıştı. Soyunma odasından çıkıp tüneldeki yerimizi aldık. Yanımıza da çocuklar gelince ellerinden tutarak sahaya çıktık. Yan yana durarak sıraya geçtik, İstiklâl marşından sonra maç için mevkilerimize geçtik. Berat tam karşımda bana dik dik bakıyordu. Bende ona bakarak kafamı salladım 'görürsün sen' der gibi.

Loca tarafına bakınca Eylül'ü direk gördüm. Bana el sallıyor ve kalp yapıyordu. Bende ona dönüp el salladım ve öpücük attım. Gülümseyerek yüzünü kapattı. Oda heyecanlıydı benim gibi. Sabah çok konuşmuştuk, bana sürekli sakin ol demişti ve motive etmişti. Stada gelince ondan son bir öpücük alarak ayrılmıştım. Tam 1.30 saat önce. Bu maçı alıp ona tekrar kavuşmak ve bunu Berat malının gözüne sokmak istiyordum.

Eylül'ün olduğu taraftan geri çevirdim kafamı ve Berat'a baktım. Öyle bakmaya devam ediyordu. Dilimi yanağımın içinde gezdirerek sinirimi dindirmeye çalıştım. Necip abinin yerine geçmesiyle maç Trabzonspor'un topu atmasıyla başladı.

Eylül

Ernest Berat'a karşı her yan yana geldiklerinde bir hamle yapıyordu. Bu gidişle kart almaması için dua ediyordum sürekli. Maç çok güzel ilerliyordu, umarım gol bulabilirdik.

Berat da asla bıkmıyor ve Ernest'e hamle yapıyordu. Ernest'in ayağına kaymıştı topu alma bahanesiyle. Ernest bir süre yerde kalmıştı ama hakem kart bile göstermemişti. Ernest iyi olduğunu söyleyip ayağa kalktı ve Berat'a öldürücü bakışlar ile baktı. Berat ise pişmiş kelle gibi sırıtıyordı. Umarım kavga çıkmazdı.

"Kanka enişte dövecek bu çocuğu çıkışta hatta çıkışı bile beklemez baksana nasıl bakıyor" dedi Melis.

"Off Ernest böyle bir delilik yapmazsın umarım sevgilim" Ece abla yanımda çocuklar ile beraber maçı izliyordu, bu dediğimden sonra konuşmaya başladı.

"Yapmaz yapmaz, yanında Cenk de var merak etme sen kuzum. Ama eğer Berat kışkırtırsa bilemem yani. " dedi. Offlayarak maçı izlemeye devam ettim.

Bizim kaleye doğru ilerliyorlardı, kalenin yakınına gelince yardımcı hakemin ofsayt bayrağı havaya kalktı. Ofsayt olduğu için mutlu olmuştum çünkü çok baskılı gidiyorlardı.
Yaklaşık 5 dakika sonra Umut abi sarı kart almıştı. Ernest ve Necip abi gidip itiraz ettiler ama kendileri de kart yememek için geri oyuna döndüler.
İlk 40 dakika geride kalmıştı. Berat hala kışkırtmaya devam ediyordu. Yürek yemiş belli yani. Durumun farkına vardığını düşündüğüm Cenk abim oyun kısa bir süreliğine durduğu anda Ernest'in yanına gitmişti. Hemen bir şeyler konuşup oyuna geri döndüler.

"𝑺𝒆𝒏 𝑩𝒂𝒏𝒂 𝒀𝒐𝒍𝒅𝒂𝒔̧ 𝑶𝒍" 𝐸𝑟𝑛𝑒𝑠𝑡 𝑀𝑢𝑐̧𝑖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin