8

3K 53 5
                                    

Heyecanla çıkan sonucu bekliyordum.
Kalbim küt küt atıyor içime sığmıyordu.
Göz ucuyla baktığımda çift çizgi görmemle kısık bi çığlık attım.

Vardı! İnanamıyorum! Bedenimde minnacık bir bebek vardı.  Aynadaki görüntüme baktım. Mutluluktan ağzım kulaklarımdaydı. Testi avcumun içine sakladım. Lavabodan çıkıp Karan'ı aramaya başladım. Korumalardan biri eksi ikinci katta olduğunu söyledi.

Sevinç ve heyecanla merdivenleri indim.
Önümde duran kocaman kapıyı yavaşça araladım. İçerde dört beş kişi vardı. Biraz ilerledim. Sandalyede bağlı biri daha vardı. Ve Karan ona son gücüyle yumruk atıyordu. Yüzü görünmez bir hal alan adam bayılmıştı. Ve Karan buna rağmen vurmaya devam ediyordu.  Olduğum yerde kalakaldım. Karan'ın böyle biri olacağı aklıma dahi gelmezdi.

'Hey sen ne işin var burda ?'

Hala Karan'a bakıyordum. Karan direk bana döndüğünde gözlerinde sadece ölüm ve nefret vardı. 

Beni görünce afalladı. Geri geri sendeledim. Ve hızla oradan çıktım.

Karan arkamdan seslensede duymuyordum onu.

Kalabalığı yararak çıktım

Benim sevdiğim karnımda bebeğini taşıdığım adam bu olamazdı. Benden bir hayat isterken bir başkasının hayatını elinden alamazdı. Karan arkamdan koşarken nihayet dışarıya çıkabilmiştim.

'Eflin dur! Hiç bir şey göründüğü gibi değil!'

Ona doğru döndüm. İstemesemde ağlıyordum.

Karanla aramızda bir kaç metre vardı. Ne yapmalıydım? Karnımda bebeğini taşıdığım bana incitecek tek bir söz söylememiş adama mı gitmeliydim. Yoksa öfkeden deliye dönmüş gözünü kırpmadan adam öldüren bir katile mi?

Karan gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerindeki pişmanliğı görmüştüm. Hem karnımdaki bebekle nereye gidecektim ? Hangi parayla hayatta kalacaktık ?

Ona doğru bir kaç adım atmıştım ki,  siyah bir araba hızla yanımda durup beni içine çekti. Bende ne olduğunu anlayamadan burnum eterin kokusuyla dolup taştı. Gözlerim kapanırken görebildiğim son şey Karan'ın elimden düşen teste bakmasıydı..

..

Her tarafım ağrıyordu. Hızla gözlerimi açtım. Kaçırıldığım beynimde yankılanmıştı. Orta büyüklükte bi odadaydım. Oda gül kurusu ve deniz mavisi renkleriyle dizayn edilmiş. Duvarlar da kiraz çiçekleri resimleri vardı. Odayı incelemeyi bırakıp hızla kapıya yöneldim. Kilitliydi, hızla vurmaya başladım.

'Çıkarın lan beni! Çıkarın!'

Bir süre sonra pes ettim. Elbet biri gelecektir.

Karanı düşünmeye başladım. Kim bilir şuan ne yapıyordur?

Kapı yavaşça açıldı. Otuzlarında bir adamdı. Elimde bir tepsi ve üzerinde bir çok çeşitte yemek ve meyve vardı.

'Kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz ?

Adam hiç konuşmadan tepsiyi bıraktı ve hızla odadan çıkıp kapıyı üzerime kilitledi. Direk pencereye yöneldim. Ama demir parmaklıklar vardı. Etrafta ise deniz ve sahilden başka hiç birşey yoktu.

Umutsuzca yatağa oturdum. Tepside ki yiyecekler çok güzel görünüyordu dayanamayıp meyvelerden yemeye başladım.

Hayatımda yediğim en lezzetli meyvelerdi.

Kaç saat geçmişti ama ne gelen vardı nede giden. 

Son kez kapıyı çalmak için ayağa kalktım ki kapı açıldı. Bir kaç saat önce gelen adamla yanında biri daha vardı.

El İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin