Barış: Geçmiş olsun..
Yutkunamadım, dolayısıyla cevap vermem 3-5 saniye gecikti.
Üstelik sıcak ellerinde birde Mavi Şakayıklar vardı. İyi ama en sevdiğim çiçeği nerden bilebilirdi?
Sırma: Teşekkürler de siz?
Barış: Aa doğru e açıklama yapmadım, arkadaşınız yapmıştır diye düşündüm.
Rüya girdi araya
Rüya: Doktorlarla konuşurken unuttum anlatmayı kusura bakmayın
O sırada telefonumu almış kendisini arıyordu
Rüya: Bunu açmam lazım
Diyip çıktı odadan
Neden yapmıştı?
Barış: Bayılırken tuttum sizi yerler mermerdi malum ciddi bişey olmaması adına.. bu çiçekleri size aldım. Koleksiyonunuza eklemiştiniz etkilendim ve bi nebze olsa gülümsemeniz için aldım..
Sırma: Teşekkürler çok incesiniz, Bu arada.. Adınız neydi?
Tabikide adını biliyordum, ama:)))
Barış: Barış ben Barış Alper Yılmaz
Tam kendi adımı söylemeye atanacakken dudaklarından
Barış: Ve siz sizde Sırma Lâl EfsunNe? Nasıl? Neden? Nerden?
Lâl'i kullanmazdım ailem ve yakın çevrem dışında kimse bilmezdi beni nerden bu kadar nasıl tanıyordu? Gözleriyle denk geldi gözlerim Yeşil ve Kahverengi karışık gözleri saf ve sönük kahverengi gözlerimle kavuştu. Elaydı o gözler, parlayan bir çift ela gözler.
Sırma: Memnun oldum.
Diyerek gülümseyebildim. Dudağı, dudağı gülümsemeden fazlasını istercesine kıvrıldılar.Serum bitmiş kanımı çekmeye başlamış altın kadar güzel süren bakışmamızı bölmeye sebep olmuştu.
Serum diyebildi
Sırma: Serum?
Koluma baktım ve çığlığı bastım.
Beklemiyordu o halime biraz güldü çaktırmadan ama çaktım hemşireyi çağırdı. Gülüyordu baya
baya gülüyordu
Hemşire serumu sökerken
Sırma: Ya gülme çok korkuyorum
Demem hoşuna gitmiş olacakki inceden kahkaha attı.
Hemşire: Çıkışınızı yapıyoruz, geçmiş olsun.
Sırma: Teşekkürler
Ayağa kalkıyordum yataktan destek almak istedim ama yeterli olmadı.
"Tut" dedi. Neyi?
Sıcak ve yabancı elleri gördüm önümde
Tutmaktan başka çarem yoktu.
Ellerindeki damarlar.. Şanslıydı benim gibi kırk saat damar yolu açarken kolunun kırk kere delinmesine gerek yoktu ortadaydı zaten hepsi.Kapının önünde Rüya ve Kerem'i gördüm lobide oturmuş sohbet ediyorlardı. Kerem kimdi?
Aktürkoğlu Kerem Kerem Aktürkoğlu yaniBizi gördüler ayağa kalktılar.
Rüyayla Kerem iyi anlaşmış olacakki Kerem'in dediği cümleye dudaklarını okuyarak "olur" dediğini anladım.
Kerem: Geçmiş olsun Sırma Hanım. Daha iyisiniz inşallah. (real iman boy).
Sırma: Teşekkür ederim iyiyim. Hamdolsun. Dedim birde gülümseme ekledim.
Gülümsedi o da.Kerem telefonu açtı ve birşeyler tuşladı köşeye gitti.
Barış: Hadi gidelim o zaman
Nereye?Sergi zaten 1 günlüktü bizde günü birlik Türkiye'ye döneriz diye düşünmüştük.
Barış: Otele.
Otel? Nasıl yani? Ne yapacaktık?
Sırma: Sağolun teşekkürler ama biz döneceğiz Türkiye'ye.
O sırada Kerem'in Barış'a yaptığı işaret ile Kerem'in rezervasyon yaptığını anlamıştım Rüya'da buna mı olur demişti?
Rüya:Paris'te bir kaç gün tatil yapmak iyi gelir diye düşündüm.
Tam dudaklarımı kızmak için araladım ama diğer dudaklar benden önce davrandılar ve böldüler.
Barış: Gidiyoruz.Kimdi de bana emir veriyordu. Ama hayır demek içimden gelmiyordu.
Bişeyde diyemedim zaten.Kerem sürücü koltuğunda yanına Rüya oturmuş arkada biz vardık. Biz? Biz mi olduk?
Rüya'yla Kerem güle güle sohbetler ettiler. Etkinlenme hissettim.
Barış bana baktıBarış: Otele gittiğimizde alışverişe mi çıksak, yanınızda giyecek var mı?
Yoktu.Sırma: Yok, çıkmamız lazım evet.
Kerem: O zaman otele gitmeden bakalım daha iyi olur.
Rüya: Aynen evet.
Gelmiştik. Çok güzel yerdi gerçekten.
Hemen bi kaç bişey omzuma attıktan sonra arkamda beliren adamı gördümBarış bu barış!
Sırma: Ayh! Korktum deli misin Barış?
Barıştı o Bey ya da saygı ifadesi kullanacağım biri değil.
Barış: Korkutmak istemedim.
Barış demem hoşuna gidecekki hafif pembe dudaklar gülümseme edasıyla kıvrılıyordu.
Barış devam etti.
Barış: Güzelmiş.
Zevkin.Sırma: E tabikii yani deneyeceğim iznin olursa.
Barış: Tabi efendim ne demek. müsaade sizin.
Kabine girdim. Aşırı DEHŞET. derece güzel saten sırt açık detaylı omzumu ip kadar ince tutan varla yok arasındaki siyah renkli elbisemin siyah askıları köprücük kemiklerimin üstünde çok şık duruyordu ama arkadaki fermuarı kapatmam gerekiyordu. Rüya'yı çağırmak için açtığım kabin kapısının önünde Barış vardı.
Süzdü beni şöyle bi yine o hafif pembe dudaklar gülümsercesine kıvrıldılar.Sırma: Pardon, senin olduğunu bilmiyordum.
Barış: Asıl ben pardon
Ben pardon? ĞEÖDPWMXPWMXPDL
Barış: E a yani şey neyse ee bişey mi lazım?
Sırma: Fermuar, Rüya'yı çağıracağım. dedim.
Barış:
Onlar Keremle diğer mağazaya geçtiler. Sakıncası yoksa ben yardımcı olayım.Keremle Rüya'da sanarsın karı koca ya!
Biraz sesli demiş olcam ki Barış yine güldü.Olur dedim.
Barış: Ne? Nasıl?
Sırma: Fermuar?
Barış: HaaFermuar tamda kalçamın hemen üstünden başlıyordu, utanıyordum.
Derken sıcak ama artık yabancı olmayan eller yaklaşık 5 saat önceki ilk temas ettiği yere gittiler.
Yavaşca fermuarı kapatırken önüme döndüm.
Aramızda yok denecek kadar az uzaklık vardı. Dibindeydim dibinde. Ela gözler parladı, adem elmasının hareket ettiğini gördüm. Yutkundu.
Adeta vücudum uyarı veriyor bir yanımda dudaklarımdaki mat kırmızı rujun onunkileri de hafif kırmızı yapası vardı ama olmaz. Ama çok yakın. Eğildi biraz . Öpecek miydi?Kafamı eğdim. Bir adım geri çekildim.
Teşekkür ederim dedim.
Barış: Nasıl edersin? ..
![](https://img.wattpad.com/cover/373272048-288-k220346.jpg)