İnsan,öldüğünü ancak hissedemeyince, duygulara felç kalınca anlardı...
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda içinde bulunduğum odadaki ışık gözlerimi alınca yüzümü buruşturdum.Işığa alışınca gözlerimi açtım ilk önce nerde olduğuma baktım.Sahi,ben nerdeyim?Gözlerimi odada gezdirince gerçekler kafama dank etti.
BEN KAÇIRILMIŞTIM!
Hızlıca ayaklandım.Tam bu sırada kapı açıldı ve içeriye iri yarı,hafif seyrek saçlı,uzun boylu biri girdi.
"Siz kimsiniz?!"
Bağırarak söylediğim şey karşısında adam yüzünü buruşturdu.
"Efendim size bilgi vermeye iznim yok.Sadece şunu söyleyebilirim. İsmim Arda ve şuan güvende olduğunuzdan emin olabilirsiniz."
"Ben sana nasıl güveniyim acaba?Ha?Hem beni kaçırıp buraya getiriyorsunuz hem de güvendesin diyosunuz.Kimsiniz lan siz!?"
"Efendim,lütfen eğer benimle gelirseniz tüm sorularınızın cevabını alıcaksınız."
Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.Valla delircektim.Sakin olmaya çalışarak konuştum.
"Tamam.Nereye ve kime gidiyoruz peki?"
"Size kendisi anlatsa daha iyi olucaktır." Kapıyı açtı."Buyrun önden lütfen "
Ya ben bu adamla şimdi konuşucaksam niye bana kim olduğunu söylemiyordu?Ne gerek var bu kadar gizeme,aksiyona,maceraya.Film mi çekiyoruz,kitap mı yazıyoruz arkadaş!
Sesimi çıkartmayarak yürümeye başladım. Odadan çıktığımda beni uzun bir koridor karşıladı.Duvarlar simsiyahtı.Ama yerler sanki buranın karanlığını ve kötülüğünü aşmak istercesine bembeyazdı.Biri aşağıya inmek,biri yukarıya çıkmak için toplamda iki merdiven vardı.Merdivenlerde yerler gibi bembeyazdı.
Ben etrafı incelerken Arda beni bir odanın önünde bırakıp içeri girmem gerektiğiyle ilgili birşeyler söyleyip gitti.Son kez etrafıma bakındığımda bu kapının diğerlerinden farklı olduğunu gördüm.Koridorda onlarca oda vardı.Ve bu odaların kapısı simsiyah duvarların aksine bembeyazdı ancak önünde bulunduğum odanın kapısı aynı duvarlar gibi simsiyahtı.
Sanki ben bu odaya girersem birdaha asla bu karanlıktan çıkamayacaktım.
Kapının kolunu yavaşça çevirdim.Açılan kapıdan yavaşça içeri girdim. Ve beni karşılayan kişi öyle şaşırtıcıydı ki kapı koluna tutunmasam düşücektim.
"Geç, otur"
Benim öyle ayakta dikildiğimi görünce aklımdaki soru işaretlerini anlamış olacak ki"Merak etme, herşeyin mantıklı bir açıklaması var.Anlatacağım" dedi.
Doktorum,
Başhekim,
Cihan ATAK tam karşımdaydı.Ben şoku hala üzerimden atamamışken kapıyı yavaşça kapattım ve konuşmaya başladım.
"S-siz"
Neler olduğunu idrak edince bağırmaya başladım.
"Ne istiyosunuz benden!Bakın, beni bırakın kimseye birşey anlatmam.Para istiyosanız veririm.N'olur bırakın beni!"
Sakinleşmeyeceğimi anlatınca Cihan Bey yanıma geldi ve kollarımı tuttu.
"Bırakın beni!Lütfen dokunmayın bana!" Ağlamaya başladım."Lütfen." Kısık sesle söylediğim son kelimeyle ne kadar korktuğumu anlamış olucak ki boy farkından dolayı kafasını hafif yan bir şekilde eğip yatıltırıcı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALSIZ
Teen FictionMasum öldürücü güzellikte bir kadın,acımasız psikopat bir mafya,farklı bir kılığa giren duygusuz bir ajan...Bu hikayeyi kazanmakta kaybetmekte onların elinde...