kıskançlık

122 7 1
                                    

barıştan;
soluğu hastanede aldım. yanımda kerem de yanımdaydı. sakinleşmem için surekli uyarıyordu beni. nasil sakin kalabilirdim? ben ona dokunamazken başkaları nasil dokunabilirdi?

hastanenin ilk katında selinle karşılaştım.

"hoşgeldiniz barış bey. kumsalı mı arıyorsunuz?"

"evet, nerede?" diye sordum en sakin halimle.

bizimle beraber furkanın odasına getirdi. kapıyı çalmadan açtım. kumsal ve furkan karşılıklı kahve içiyorlardı. sinirden delirmemek için kendimi zor tutuyordum.

"ne oluyor lan burda?"

kumsaldan;
barışı kapıdan içeri girdiğini gördüğümde ayağa kalktım.

"barış abi ne işin var burda?"

"NE YAPIYOSUN SEN KUMSAL BU PİÇLE?"

barışın bağırısıyla bir adım daha ona yaklaştım.

"neyi ima ediyorsun barış? o ne demek?"

furkan da oturduğu masadan kalktı. kerem barışı tutuyordu.

"ne diyorsun lan sen? piç derken?"

bende furkan ve barışın arasına girdim. furkanı sakinleştirmeye çalışıyordum.

"BENİ DEGİL BU PİÇİ Mİ SAKİNLEŞTİRİYORSUN KUMSAL? İLLA DÖVEYİM Mİ BUNU?"

furkanın konuşmasına izin vermeden kerem barışı dışarı çıkardı.

"selin sen furkanla kal. " dedim ve barışların arkasından çıktım.

barışı kendime çevirdim.

"napıyorsun sen barış abi? o benim arkaşım. bana yardımcı oldu o kadar."

barış beni iki kolumdan tuttu.

"kumsal salak saçma insanların sana dokunmasına katlanamıyorum, anlamıyor musun?"

tam ses çıkaracaktım ki barış sözümü kesti.

"bu beden bana ait. o sikiğe degil."

cevap bile veremeden keremi alıp gitti. amacı neydi? bunlar ne demekti?

olayların üstünden tam 4 saat geçmişti. hastaneden çıktım arabaya bindim. ve abimi aradim. nerdeyse ilk çalışta açtı.

"abicim nerdesin?"

"evde değilim barış evde biz keremle dışardayız canım. bir şey mi oldu?"

"tamam." diyip kapadım. barışın yanına gidip her şeyin hesabını soracaktım.

kapıyı çaldım. çok sinirliydim. kapıyı açıp şişmiş ve kızarmış gözlerle köpek yavrusu gibi baktığında, tum sinirim geçip gitti.

direkt ona sarıldım. oda kollarını belime doladı ve sıkı sıkı sarıldık. bir süre sonra ayaklarım yerdekn kesildi ve tam aksi yone döndürdü. kapıyı kapatıp kilitledi.

boynuna koyduğum kafamı kaldırdım.

"özür dilerim güzelim. seni kırmak değildi amacım."

gülümsedim. ve kafamı tekrar boynuna koyum derin bir nefes aldım.

"kıskandım." dedi sakin bir sesle.

"hiç kimseyi kıskanmadığım kadar seni kıskandım. sana dokunması beni delirtti."

"ama barış abi..."

"barış iyiydi."

"o zaman barış bize bir kahve mi yapsan?"

ben salona geçerken oda mutfağa geçtiğinde telefonu elime alıp bildirimlere baktım."

*kumsalın yanık bacağı grubundan bildirim*

bildirime tıkladım.

                    kumsalın yanık bacağı

keremsu: kanzilerrr olaaayyyyy

kazımsu: çabuk anlattttt

keremsu: bugun barış kıskançlık krizine girdi kumsalın bacağına bir piç pansuman yapmışş

yunusbaligi: savaşşş bey ondan erken kaçtı idmandan demeek.

halilişko: çağırsaydınız savaş bey gelirdik dövmeye.

hayvanatım🤍: kesin o çenenizi. yarın idman yok ya ondan böyle konuşuyorsunuz dimi?

keremsu: savaşş sakinnn

hayvanatım🤍: ismimi rahat bırakın.

telefonu bırakıp mutfağa gittim barış telefonla uğraşıyordu. hemen sırtına atladım. beni bacaklarımdan kavrayıp amerikan mutfağımdaki masaya koydu. yüzünü bana dönüp kollarını bacalarımın yanına koydu.

"kahve yapmak yerine mesajlasıyor musun sen?"

"sen burda olmayınca motivasyonum olmuyor."

birbirimize daha da yaklaştık. nefesini yüzümde hissederken kapının açılmasıyla irkildim.

sarışınım|Barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin