"Öyle işte Yuuji. Bir sabah bir uyandım terk edilmişim."
Yuuji bir anda duydukları arasında mantıklı bir bağlantı kurmaya çalışıyordu. Bir süre bununla uğraşsa bir sonuca varamamıştı.
"Artık konuşmayalım, ilişkimizde bir şeyler oturmuyor diyip ayrılıyor ve arabanı çiziyor..."
"Beni iten kendisi ama peşimde dolanmayı kesmiyor. Şu yanındaki kızdan da nefret ediyorum."
Yuuji saçını düzeltiyormuş gibi yaparak gözlerini onlara çevirmişti, Satoru'nun bahsettiği kızı görünce kaşları çatılmıştı "Bu kızı şeye benziyor, şeye..."
Satoru tamamlamıştı cümlesini "Kugisaki Nobara."
"Tanıyor musun Kugisaki'yi?"
Satoru başını sallayarak cevap vermişti "Shoko'nun kardeşi olduğunu biliyorum sadece. Muhtemelen benden nefret ediyordur, ablası neyse kardeşi de odur sonuçta."
Yuuji ağzındaki yutup başını iki yana sallamıştı hızlıca "Kardeşi diye ablasının düşüncelerini paylaşmıyordur. Yani bu çok saçma."
"Sen Kugisaki'yi nereden tanıyorsun? Seviyorum falan deme çok yanlış yaparsın."
Yuuji gülüşüne engel olamamıştı hatta ufak kıkırtısı kahkahaya dönüşmüştü. Bunu üzerine birkaç bakış onlara dönmüştü, tabii bunlar arasında Satoru'nun dikkati en çok çeken bir tane vardı.
"Ablasını sevmiyorsun diye Kugisaki'den de nefret etmeyi kes. Kugisaki'yi severim ama o manada değil."
Satoru başını yana yatırmıştı, bunun altından ne çıkacaktı merak ediyordu.
"Üniversitenin ilk günü, sabah karşılaştık Kugisaki'yle. Aynı bölümdeyiz zaten gün boyu birlikteydik. Öğle arasında ise liseden arkadaşı geldi yanımıza."
Yuuji duraksayıp derin bir nefes almıştı "Fushiguro Megumi. Siyah saçları ve koyu renk gözleriyle parlıyordu resmen."
Satoru duyduklarıyla gülümsemişti, kendi düşüncelerini başkasının ağzından duyuyordu şimdi.
"Kugisaki bizi tanıştırdı. Ama sonra..." Yuuji'nin yüzü asılmıştı "Bana soğuk davranıyor gibi hissediyorum. Yani biliyorsun ikisi liseden arkadaşlarmış ve aralarına giriyormuşum gibi hissetmiş olabilir."
Satoru peçeteyle ağzını silip buruşturduğu peçeteyi tabağına bırakmıştı "O zaman sadece alışmasını bekle, sosyal bir çocuksun herkese davrandığın gibi davranıyorsun, farkındayım bunun. Ama o buna hazır değilse sadece kendini üzmüş olursun."
"Yaşanmışlık var gibi." Yuuji de çatalını tabağına bırakırken söylemişti bunu.
"Öyle de denebilir. Yediysen kalkalım?"
Yuuji başını sallamış sandalyesini geri itmişti. Satoru da onu taklit etmişti kalktıklarında elini sırtına koyarak çocuğu yönlendirmişti.
"Arabaya git beni bekle. Bugün bendensin."
Satoru, Yuuji'yi gönderdikten sonra kasaya ilerlemişti. Tam yolunun üzerinde olan eski sevgilisine bir selam vermesinde de bir sakınca yoktu ona göre.
"Afiyet olsun."
Yanlarından geçerken söylediği şeyle Shoko gülümseyerek teşekkür etmişti, Suguru ise sadece yüzüne bakmıştı. Satoru'ya komik görünmüştü bu, ikisinin yüzündeki ifadeler de sahteydi çünkü.
Satoru yanlarından uzaklaştığı gibi Shoko'nun suratındaki gülümseme silinmişti "Pişkin pişkin bir de afiyet olsun diyor. Nefret ediyorum bu çocuktan. Aptalın teki."
"Deme öyle."
"Suguruuu!"
Kız sızlanarak elini arkadaşının elinin üzerine koymuştu "Seni ne kadar üzdüğünü biliyorsun. Ayrıca senin eski sevgilin benim düşmanımdır." Son cümlesini gülerek söylemesi Suguru'yu da güldürmüştü.
Shoko ne kadar kırıcı konuşsa da kendisinin iyiliğini istiyordu. Bu yüzden kızamıyordu ona Suguru.
Satoru'ysa kasada kartını uzatırken izlediği manzaradan hiç hoşnut değildi.
_______________
Gitmioo gitmiooo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver Sable // Satosugu
Fanfiction"Sanat eseri olarak sergilemeyi düşünüyorum." Arabasının üzerine kazınmış cümlenin üzerinden geçiyordu eliyle. "Suguru'nun yazısı çirkinmiş." ___ Silver sable - Cigarettes After Sex