16

84 10 21
                                    

"Annemin seni bu kadar sevmesine asla alışamıyorum... Resmen yanımda seni görünce bana kızmayı unuttu!"

Suguru yemek siparişi için uygulamada gezinirken kahve yapan Satoru'ya bakmıştı duraksayıp "Kadın sevilecek insanı biliyor tabii."

"Sorun da o ya! Kimle tanışsan seni seviyor. Seni bodruma kilitlemekle medeni bir insan olmak arasına gidip geliyorum."

"Tavuk mu söylesek?"

Suguru'nun kendisini takmayarak yeni konu açışına üzülüyormuş gibi yaparak sitem etse de hemen yanına gidip ekrana odaklanmıştı.

"Bunu istiyorum."

Suguru tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı "On beş dakika önce başka bir şey istiyordun. Emin misin?"

Satoru başını sallamıştı "Utahime ve yeni manitası da yerler herhalde... Bu nasıl iş ya? Bari ne sevdiklerini söyleselerdi. Ya geldiklerinde kız beğenmezse. Hayal etsene manitanın yakın arkadaşını sevmiyorsun..."

"Senin hayal etmene gerek yok sanki?" Suguru'nun alayla kurduğu cümle Satoru'nun gözlerini devirmesine sebep olmuştu "Yine hatırlattın şunu..."

"Sizin aranızı yapmaya çalışmıyorum artık fark ettin mi? Olmayacak anladım çünkü."

"On yıl da geçse, bin yıl da geçse sevmeyeceğim. Gıcığım."

Suguru sadece iç çekmişti ama bu Satoru'da sadece üstüne gitme dürtüsü uyandırmıştı "Şu anda gelip sana aşık olduğunu söyleyip seni öpen kızı bana savunuyorsun ya... Ama bundan sonra savunmana gerek yok çünkü ben de yokum. Ayrıldık bitti."

Satoru'nun şip şak tamamladığı ayrılık paragrafı ilerledikçe ağzı açık kalmıştı Suguru'nun. O diyecek bir şey ararken Satoru'nun dirseğini omzuna yaslayarak parmağının ucuyla çenesine dokunmuştu "Ağzın da epey açıldı... Ne yapsak? Doldursak mı-"

Yankılanan kapı ziliyle ikisi de sese doğru dönmüştü, Satoru çocuğun çenesindeki parmağını indirmişti derin bir nefes alarak "O kadar bekledik. Geldikleri zamana bak."

"Git de kapıyı aç bekletme misafirlerimizi."

Satoru gülümseyerek dikilmeye devam edince Suguru kafasıyla kapıyı işaret etmişti "Ne bekliyorsun?"

"Misafirlerimiz dedin."

Cümlesi yeni bitmişken yeniden çalan zille oflayarak kapıya yönelmişti. Bir yandan da söyleniyordu "İki romantik an da yaşayamıyoruz kendi evimizde ya."

Canını çok sıkmalarına rağmen misafirperver bir ev sahibi olması gerektiğini düşündüğü için yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirip kapıyı açmıştı.

"Hoş geldiniz!"

Kelime uzata uzata söyleyerek kapıyı açmıştı ama kapı aynı hızla çarpılarak geri kapanmıştı. Mutfakta bir kulağı kapıda bekleyen Suguru da ne olduğunu merak edip kapıya kadar gelmişti ki Satoru korkunç bir ifadeye kapıya sırtını yaslamış duruyordu. Tabii bir yandan da kapıya vurulup açması için bağırılıyordu.

Suguru yanına geldiğinde bir elini omzuna koyarken diğerini Satoru'nun yanağına koymuş hafifçe okşamıştı "Neden kapattın kapıyı?"

"Nolur evde yokmuşuz gibi yapalım."

"O nasıl olacak? Açtın ya kapıyı."

"Ama kapattım hemen. Belli olmamıştır. Hadi. Lütfeen." Son kelimesini uzatarak söylemesi az daha Suguru'yu kandıracakken Utahime'nin Satoru'ya bağırmasıyla kendine gelmişti. Satoru'nun dudaklarına küçük bir öpücük kondurup çocuğu kenara itmiş ve kapıyı açmıştı.

İşte şimdi anlıyordu Satoru'nun neden böyle davrandığını çünkü Utahime elinde bir poşetle ve Shoko da bir buket çiçekle karşısında duruyordu, hem de Satoru'nun en sevdiği çiçeklerle.

Shoko'ysa sadede ağzının içinden mırıldanabilmişti "Ne hoş bir tesadüf..."

____________

1 ay sonra slm

Son iki tyt denemem yarragi yedi ne yapsak ne etsek bilemiyorum felfenayim

Saglicakla kalin

Silver Sable // SatosuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin