14

98 12 31
                                    

Birkaç dakika bakakalmıştı Shoko'nun mesajına Suguru. Sonrası ise çok hızlı gerçekleşmişti onun için öyle ki hangi ara taksi aradığını, hastaneye geldiğini bilmiyordu. En yakın hastaneye gelmişti, Danışmaya koşarken bu hastanede olmasını ummuştu Suguru, belki de önce Haibara ya da Nanami'yi arayıp hangi hastanede olduklarını sormalıydı. Bir yandan da onlara kızıyordu bu zamana kadar kendisine haber vermedikleri için tabii bunu da dert etmiyordu çünkü içindeki endişe öfkesini bastırmaya yetiyor da artıyordu. 

Görevli kadınla birkaç dakika süren konuşmasının ardından hiçbiri zemin katta olmayan asansörleri es geçip merdivenlere yönelmiş, hızlıca çıkmıştı üç katı. Nefes nefes koridoru turlayıp 303 numaralı odaya girmişti. 

Girdiği gibi de ufak bir hayal kırıklığına uğraması bir olmuştu. Çünkü ilk defa görüldüğü lacivertimsi saçları olan kadının neden Satoru'nun elini tutarak onla konuştuğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. 

Kapının açılmasıyla ikili ona dönerken Satoru hemen elini kendine çekmişti "Suguru?" 

Yanındaki kadın da kaşlarını hafifçe kaldırıp oturduğu sandalyeden kalkıp yer vermişti arkadaşının sürekli anlatıp durduğu çocuğa. Suguru birkaç saniye sandalyeye geçip geçmemesi gerektiğini düşündükten sonra sonunda gidip oturmuştu çocuğun yanına. Bir yandan soluklanırken bir yandan hastane yatağındaki çocuğu inceliyordu. Sağ gözünün biraz altından başlayıp şakağına kadar çıkan ve yine sağ köprücüğünden omzuna doğru uzanan dikişleri vardı ve bir de neden olduğuyla ilgili hiçbir fikrinin olmadığı, saçlarının arasındaki, bandaj vardı. 

Ne diyeceğini bilemeyip eli yüzündeki dikişlere giderken duraksamıştı "Saçların?" Satoru'nun sorusuyla elini siyah saçların arasına geçirmesi bir olmuştu. Ensesinden yukarıya nazikçe okşayarak çıkarıp önüne geldiğinde elini yanağına indirmişti. 

"Taburcu olduğunda mı haberim olacaktı?" 

"Endişelenme diye..." 

Suguru ağzının içinden mırıldanarak kafasını öne etmişti "Hiç endişelenmedim şu an." 

Suguru başını yatağa dayadığında Satoru kendine engel olamayıp yine saçlarında gezdirmişti elini, Utahime'ye baktığında kendilerini izlediğini görünce bakışlarıyla kapıyı işaret etmişti çocuk.  Utahime de ikilinin tüm ilişkisini pembe dizi gibi uzun süredir takip ettiğinden istemese de çıkmıştı odadan.

"Kafanda niye bandaj var?" Suguru başını kaldırmadan sormuştu. 

"İç basınç falan filan bir şeyler dedi doktor. Matkapla delmişler."

Suguru istemeden gülmüştü bu cümlelere "O kadar normal bir şeymiş gibi söylüyorsun ki..." 

Suguru ellerini yatakta birleştirmiş, çenesini de üstüne yaslayıp bakışlarını Satoru'ya çevirmişti. Bir süre ikisi de konuşmayınca Satoru bir iç çekmişti "Eminim Yachi çok üzülmüştür." 

"Yachi seni böyle görse daha çok üzülürdü. İzi de kalır eminim."

Satoru'nun yüzü düşmüştü, kalacağını doktor da söylemişti ama hatırlamak yine moralini bozmuştu "Yüzümdeki çok derin kalmazmış, ama boynumdaki çok net belli olurmuş. Öyle dedi yani doktor." Kısa bir sessizlik olunca Satoru aklına gelenle gülmüştü istemsizce "Hatırlayor musun?.. Arabamı çizdiğinde story atmıştım, konuşmuştuk." Suguru başıyla onay verince devam etmişti konuşmaya "Bana çekilmez olduğumu söylemiştin."

"Ne yani eski söylediklerimi yüzüme  vurma saatin mi geldi?"

Satoru başını iki yana sallamıştı "Ben de 'No one will love you if you are unattractive de desene' demiştim. İş oraya doğru gidiyor sanırım. Çok yanlış manifestler yapmışım." 

Suguru bu sefer doğrulup elini Satoru'nun yüzündeki dikişlerde gezdirmişti hafifçe. Satoru'ysa yanağını içini ısırarak taze dikişlerin üzerinde gezinen ele tepki vermemeye çalışıyordu. 

"İzlerin seni çirkin yapacağını mı düşünüyorsun?" Bu soruyu sorarken biraz daha öne eğilip Satoru'ya iyice yaklaşmıştı Suguru. 

"Beni hiçbir şey çirkin yapamaz. Sadece biraz eksi yedirebilir. Anlarsın ya." 

Suguru'nun eli çocuğun şakağından saçlarına kayarken gözleri de dudaklarına kaymıştı "Öyle olduğunu hiç sanmıyorum..."

Satoru'ysa uzun süre sonra bu kadar yakın olmalarının heyecanıyla ellerini nereye koyacağını bilememiş, gözleriyse bir Suguru'nun dudaklarına bir gözlerine kaymıştı kısa süreliğine. Onun bu heyecanını fark etmemesi imkansızdı tabii Suguru'nun, ne de olsa üstünde aynı duygular vardı. Küçük bir tebessümle dudaklarını birleştirecekken kapının sertçe açılmasıyla ikisi de irkilerek kapıya dönmüştü. Haibara ve nanami ellerinde birer kahveyle kapıda dikiliyorlardı. 

"Suguru?! Yani, hoş geldin. Ne zaman geldin? Hiç de karşılaşmadık. Biz de kahve alıyorduk, Utahime de gitmiş, biz de birden girdik içeri tabii biraz şey oldu..." Haibara garip gülüşleri arasında saçma sapan cümleler sıralarken Nanami, boş eliyle çocuğu geri itip kahveyi tuttuğu eliyle kapıyı kapatmıştı. 

Kapının arkasından gelen birkaç 'fısıldama' hemen kaybolmuş ikisi birbirine dönmüştü bu sefer. Suguru gülüşüne engel olamayınca Satoru da onun gülüşüne gülüp kafasını arkaya yaslamıştı. Suguru yanındayken hastanenin rahatsız yatağında yatmayı ve sızlayan yaralarını çok umursayamıyordu.

________

Mrbbb

Cook yoruldum bugun o yuzden kontorl edemeden atiyorum bi ara bakarim

Saglicakla kalin



Silver Sable // SatosuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin