10

163 25 47
                                        

Satoru'nun akşam gidişinin üzerine Shoko gelmişti Suguru'nun evine. Suguru bugünü kızın en sevdiği film serisinin yeni filmini izlemeye ayırdıklarını unutmuş dolayısıyla da geldiğinde ufaktan şaşırmıştı.

Tabii Shoko bunu hemen fark etmiş aldığı abur cuburları hazırlarken suratını asmıştı. Bunu yapmasının sebebiyse Suguru'nun tatlı tatlı gönlünü almaya çalışıyor olmasıydı.

"Tamam hadi affettim seni."

Shoko'nun gülümseyerek kurduğu cümleden sonra salona geçmişler, çoktan hazırlamış oldukları filmi başlatmışlardı.

Film bitip saat gece yarısına yaklaştığında kız kahve yapmış ve Suguru'nun küçük balkonuna çıkmışlardı.

"Soğukmuş."

Shoko ellerini birbirine sürtüp sigara paketini çıkarmıştı. Bir dal da Suguru'ya uzatmış, yaktıktan sonra ufak bir sessizlik oluşmuştu. Bunu bozan yine Shoko'ydu.

"Bugün Haibara geldi, Nanami'nin yanına." Sigarasından bir nefes daha çektikten sonra devam etmişti "Fısıldayarak Satoru şöyle Satoru böyle, strese sokuyor bu çocuk beni vesaire diyordu ama tabii onun fısıltısı bağırmasıyla eş olduğundan ben bile duydum. Satoru bilmediği bir yerde mi ne uyanmış, bardan sonra bir de. Hangi kızın evi Allah bilir."

Suguru gülüşüne engel olamamıştı. Shoko da anlam verememişti tabii buna.

"Kızma ama Satoru benim evimde uyandı."

"Ne?"

Kızın şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu, tabii ufak korku kırıntıları da kaplamıştı kalbini "Barıştınız mı yani?"

Suguru sigarasını söndürürken kafasını iki yana sallamıştı "Hayır, sabah kapıma gelince geri çeviremedim. Sen gelmeden yarım saat önce falan gitti." Bir iç çekmişti Suguru "O kadar özlemişim ki onu Shoko. Biraz daha burada kalsın diye elimden geleni yaptım resmen."

"Neden?" Sorduğu sorunun tek başına yetersiz olduğunu fark edince devam etmişti Shoko "Neden ona bu kadar bağlandın? Seni üzüyor, sana iyi gelen biri değil."

"Bunları defalarca kez söyledin Shoko. Kendimi korumam gerektiğini söyledin. O kadar çok söyledin ki kendimi çok kötü hissettim, aptal hissettim, kandırsa ruhumun duymayacağını söyledin. Her hareketinde şüpheli bir şeyler aradım."

"Suguru," elini çocuğun elinin üstüne koyup sıkıca tuttuğunda Suguru'nun bakışları saniyelik ellerine kaymıştı "Sana ondan daha çok değer verecek insanlar var. Seni ondan daha çok sevecek insanlar var."

Suguru elini kendine çekerken bakışlarını dışarı çevirmişti "Öyle insanlar olsa da, ben onlara Satoru'ya verdiğim kadar değer verebileceğimi ya da onları Satoru'yu sevdiğim kadar sevebileceğimi sanmıyorum."

"Ama," Shoko'nun titrek sesiyle Suguru ona dönmüştü. Gözleri dolu dolu olan arkadaşını görünce gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

"Hayır, hayır." Kafasını iki yana sallamıştı Shoko "Şu saçına bile ondan daha çok değer veriyorsun sen!"

Kızın sesinin yükselmesiyle Suguru kaşlarını çatmıştı "Shoko yeter."

Kızın ironik gülüşüyle Suguru başını iki elinin arasına almıştı.

"Suguru, bana bak."

Suguru'dan bir yanıt alamayınca Shoko ellerini onun ellerine uzatarak başını ellerinin arasından kurtarmış, ellerini sıkıca tutarken kendisine bakmasını sağlamıştı.

"Suguru," masanın üzerinde ileri eğilip dudağının kenarına bir öpücük kondurmuştu "Seni seviyorum."

Suguru şoktan tepki veremeyince Shoko bu sefer dudaklarını birleştirmişti yavaşça. Suguru bununla kendine gelebilmiş hemen geri çekilmişti.

"Shoko sana yeter dedim. Daha fazla konuşma dedim. Neden yaptın?"

Kızın yanaklarına birkaç damla yaş akınca ne yapacağını bilememişti. Konunun buraya geleceğini anlamıştı muhabbetin yarısında, ona engel olmak istemişti ama yapmamıştı. Arkadaş olarak çok değer verdiği bir insandı Shoko ama Suguru onu o şekilde sevemezdi.

"Bir kere korkak davrandım, Satoru'ya kaptırdım seni. O birkaç ay benim için işkenceydi. Şimdi de korkak davranmak istemedim."

"Olmaz Shoko." Suguru'nun söyledikleriyle kız gözlerini kapatıp derin derin nefes almıştı birkaç saniye. Önünde çocuk gibi ağlamak istemiyordu.

"Sana çok değer veriyorum ben ama sadece arkadaşım olarak. Her şeyi geçtim... Ben zaten birini seviyorum."

"O aptaldan eksiğim ne gerçekten anlamıyorum." Sesi çatlamıştı kızın.

"Bu işler eksiğiyle fazlasıyla dönmüyor ne yazık ki."

Shoko burnunu çekerek ayağa kalkmıştı "Sabahlara kadar o bar senin bu bar benim geziyor. Yanındaki kızların haddi hesabı yok. Sen oturuyorsun burada onu seviyorum, onu seviyorum diye sayıklıyorsun. Onun öyle düşündüğünü mü düşünüyorsun?!"

Shoko'nun sesi yükselince derin bir nefes alarak kalkmıştı Suguru "Satoru'yu öne sürmeyi kes. Satoru var olduğu için değil, bunları söyleyen kişi sen olduğun için olmaz." Kendini sakin tutmaya çalışsa da sesinin sert çıkmasına engel olamamıştı.

Shoko başka bir şey demeden kapıya ilerlediğinde Suguru da peşinden gitmişti "Nereye gidiyorsun tek başına? Saat kaç oldu haberin var mı?"

"Bırak."

Kolunu Suguru'nun elinden kurtarınca ayakkabısının diğer tekini de giymiş ayağa kalkmıştı Shoko.

"Benim bırakmamı istemezsen taksi çağıralım. Bu saatte tek başına dönemezsin. Shoko!"

Suguru'nun sözleri kızın bir kulağında girmiş ötekinden çıkmıştı. Cümlesini kurana kadar merdivenleri yarılamıştı bile. Suguru da üstüne bir ceket alıp çıkmıştı. Shoko'nun yaptığı şey çok mantıksızdı.

Aşağı indiğinde Shoko'nun önünde duran sarı arabayla rahat bir nefes almıştı tabii bu rahatlaması Shoko'nun onu görmesine kadardı.

Araba hızla önünden geçip gidince Suguru elini saçlarına atmıştı. Ne uzun bir gündü ama...

_______________

İnceldigi yerden kopsun ya dimi

Kac kere kirik hayallerin pesine dustum ben.
-Mustafa shoko ieri sandal

Su Sacina bile ondan daha cok deger veriyorsun sen
-Shoko ziyagil

Ficin ilk bolumunden beri aklimda olan seyi yazdim ya sonunda mutluyum

Saglicakla kalin

Silver Sable // SatosuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin