cennet gibi kokuyorsun

181 20 21
                                    

Yorum atın lan..

.

Bu gün aklımda harika fikir vardı. Evde otura otura sıkılıyordum tabii. Bu yüzden Polat'a şirinlik yapacak bir şeyler bulmam gerekiyordu. Ki, dışarı birlikte çıkıp eğlenelim diye.

Aklıma dolan fikirle hemen ayağa kalkıp mutfağa girdim. Aklımda Polat'ın sevdiği Azerbaycan yemeklerinden birini yapma fikri girmişti. Bunu yaparsam hoşuna gider herhâlde.

Elimden pek yemek yapma becerisi gelmezdi. Ama sonuçta internet YouTube denen bir şey vardı. Açıp izleyip yapardım yani. Hem ne kadar zor olabilir ki de mi?

Telefonu elime alıp internetde Azerbaycan yemeklerine bakındım. Sahi hangisi seviyordu ki bu adam? E neyse aklımdan bir şeyler bulup yaparım. Sonuçta Azerbaycanlı değil mi ne yapsam yer yani.

Önüme çıkan videolarda 'üç bacı dolması' adlı yemeğe tıklayıp baktım. Bildiğimiz dolmadan ne kadar farklıydı ki?

Malzemelerine baktığımda bildiğimiz dolmanın biraz farklı versiyonuydu ama sorun değildi.

Kollarımı sıvayıp yemeği videoda yapıldığı gibi yapmaya koyuldum. İlk domates, biber ve patlıcanı elime alıp üst kapakları duracak şekilde temizledim. Onları temizleyip bitirdikten sonraysa hazır ete pirinç ve bir kaç malzeme ekleyip yoğuracak şekilde karıştırdım.

Patlıcan, biber ve domatesin içine eti ekleyip kapaklarıni kapadım. E bu çok kolaydı? Ne vardı ki bu kadar zor olan?

Videoyu dayandırıp gerisini kendim yapmaya koyuldum. En son hepsinin içini doldurup kazana dizip ocağa koydum.

Biraz yağ ekleyip bir tıkda su döktüm üzerine kaynaması için.

Canım çıkmıştı güzel olur şimdi. Gidip biraz koltuğa oturup dinlenmeye koyuldum. Birazdan kalkıp tatlı gibi şeyde yaparım nefis olur. Zaten elimden zehir yapsam beğenip yer. Öyle değer veriyor.

Gözlerimi kapatıp biraz uyusam fena olmaz?

.

Burnumun gıdıklanmasıyla yüzümü buruşturdum. Sinek miydi?

Gözlerimi açtığımda bir adet hayran hayran bana bakan Polat'ı beklemiyordum tabii. Neden geç geldi bu herif?

Aklıma bir anda ocaktaki yemek geldiğinde yerimden kalkıp mutfağa koştum. O da arkamdan şaşkın şaşkın bakıp duruyordu. Tam ocağa yaklaştığımda kapatılmış olduğunu görünce rahatladım. Mazallah yanardı filan rezil olurdum şimdi durduk yere.

Arkamdan belime sarılan kollarla bedenimin titrediğini hiss ettim. Rahatsız mı olmuştum? Hayır. Garip bir şekilde o bana yakınlaştığı zaman ne geri çekilebiliyordum ne de karşılık veriyordum. Ama bu da rahatsız olduğum anlamına gelmiyordu.

Boynuma değen nefesi gıdıklasa da çekilmedim. Kafamı geri çevirip ona döndüm. Koltuk altlarımdan tutup mutfak masasına oturttu. Kendisi de bacaklarımın arasına girip boynumu öpmeye başladı.

Gıdıklandığım için hafif kıkırdadığımda boynumu koklayıp geri çekildi.

Yüzümün yakınına eğilip burnumu öptü.

"Cennet neresi bilmiyorum ama tıpkı onun gibi kokuyorsun"

Yaptığı hareketleremi şaşırayım yoksa ettiği iltifatlara mı bilemiyordum. Hoşuma gidiyordu gitmesine ama bir yandan da kalbimi acıtıyordu. Bu adama bağlanamazdım. Onun gibi hislerine karşılık verip aşık olamazdım..

Ellerinin her birini bir yanıma koyup gözlerime baktı. Masada oturmama rağmen yine benden uzun görünüyordu. Gözlerime baktığında orda ne tür duygular ve ya ne gördü bilmiyorum ama gözlerinde öyle bir parıldama gördüm ki, içimden bir his 'bu parlamayı görmek için ölüme bile gidilir' demişti.

Sevginin Kaçağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin