dövme

151 19 13
                                    


Bir süre ortadan kaybolursam şaşırmayın derim. Neyse iyi okumalar. Yorumları eksik etmeyin üzülürüm.

Medya: Polat'ın dövmesi
.

Gün günü kovalayıp duruyordu. Zamanın nereden gelip geçtiğini anlamakta artık zorluk çekiyormuş gibi hiss ediyordum.

Yatakta uzanıp bir şeyler düşünüp kafamda Hall etmeye çalışıyordum. Ki, düşüncelerimi bölen bir çift kahverengi göz buna engel oluyordu.

Polat bu gün evdeydi. Zaten günün çoğunu evde benimle geçirirdi. Dışarı çıkardık, bir sürü alışveriş yapıp kartını bitirmeye çalışırdım ama maalesef mümkün olmuyordu. Limitsizdi kart amına koyayım!

Şimdi de üst katta sporla uğraşıyordu. Bende burada kendi çöplüğümde -yani düşüncelerimde- kendimle boğuşuyordum.

Kararlar vermem gerekiyordu. Ona çabucak bağlanmadan ikimizide kurtaracak olan kararlar.

İşe ilk önce pasaportla başlamam gerekiyordu. Tabii her şey Polattan gizli olmalıydı. Her ne kadar gizli bir şey yapmak istemesem bile mecburdum. Adamın hayatını onu sevmeyen birisiyle karartacak kadar şerefsiz değildim.

Sahi onu sevmiyordum değil mi? İçimi kemiren soruda buydu zaten.

Günlerdir aklımı kurcalayan, bütün planlarımı boşluğa düşüren bu soruydu. Ve her defasında da cevabı çıkmaz yollara sürükleniyordu. Kısaca bende bilmiyordum.

Bizim kaldığımız her ne kadar sade desem bile üç kattan ibaretti. Geniş bir evdi.

İlk katı salon gibi yerdi. Mutfakta ordaydı. İkinci katta odalar yerleşiyordu. Ki, bu da çoktu.

Üçüncü kattaysa spor salonu vardı. Evet manyak herif benden uzak kalmamak için önceden yaptırmış, şimdi de orada sporla ilgileniyordu.

Kendi kendime yapabileceğim bütün aktiviteler bitince ayağa kalkıp ona sataşmak için üst kata çıktım.

Üzerinde siyah atlette terli terli şınav çeken Polat'ı gördüğümde dudağımı ısırdım. Fena görüntüydü yalnız he.

Karın ve sırt kasları çok fazla belirginleşmişti. Kaçıncı şınavıydı bilmiyordum. Gerçi ilgilendirmiyordu.

Yanına adımladığımda benim geldiğimi görüp gülümsedi ama yerden kalkmadı. Geri şınav çekmeye döndü. Bu biraz beni sinirlendirse de ses çıkarmadım. Adamın rahatını bozacak değildim herhâlde.

Aklıma dolan sinsi planlarla ileriye gelip sırtının üstüne oturdum. Bir anda sırtına oturan bana üstten şaşkın bakışlar attığında kıkırdadım.

"Ne oldu? Çok mu ağırım?" diye mızmızlandım. Kilolu değildim aga. 1.75 boy 68 kiloydum! Fazla mı ağır gelmiştim acaba?

Güldü.

"Hayır tabii ki. Kuş gibi hafifsin" yaptığı benzetmeye gözlerimi devirdim. Bir anda havaalanınca sıkı omuzlarına elimi koydum.

Giydiği atletin altından görünen dövme izlerine hayranlıkla bakındım. Çok güzel gözüküyordu.

"Üstünde benle kaç şınav çekebikirsin?" diye bir anda aklıma gelen soruyu sordum.

Küçük bir oyun oynayıp eğlensek fena olmazdı değil mi?

"Bilmem sen koy rakamı. Eğer geçersem ben bir şey isterim, geçemezsem sen bir şey istersin. Nasıl fikir?"

Teklifi cazip geldiği için kafamı salladım. Kollarına sıkı sıkı elimle tutunup bacaklarımı bardaş gibi kurup oturdum sırtında.

"Rekor 100 olsun. Geçersen senin, geçemezsen benim bir isteğim yerine yetirilir."

"Kolaymış. Anlaşıldı"

Kolay mı? Şaka mı yapıyor bu herif.

"Başla" dediğimde kalkıp inmeye başladı.

"1"

"2"

"3"

....

"39"

"40"

"41"

Yuh be adam! İki dakika bile yorulmaz mı insan? Böyle giderse ben sıçardım!

...

"68"

"69"

İlerleyen sayılarda terlediğini ve kasıldığıni görmemle gülümsemiştim. Zafer şimdiden benimdi.

...

"97"

"98"

"99"

"Ve 100" sırıtıp söylediğinde gözlerimi devirdim. Yine hayat yüzüme gülmemiş beni altüst etmişti.

Üstünden homurdanarak kalktım. O da yerden kalkarak havluyu eline alıp terini sildi. Matarasındaki suyu ağzına dayayıp lıkır lıkır içmesini izledim.

İçtikten sonra gözümün önünde üstündeki atleti çıkardı. Gözlerimi açmış bön bön bakıyordum!

Anasını satayım o kaslar ne be! Yuh! Çüş! Oha yani!

"Yuh" diye ağzımdan bir nids döküldüğünde sırıttı. Kaç dakika üstünü süzdüm bilmiyordum ama sırıtarak üstüme yürümeye başladığı zaman aklımdan milyon tane seks sahnesi geçtiğine yemin ede bilirim. Tövbe estağfurullah. Çarpılıcam şimdi.

"Gelme üzerime katil" diye telaşla söylediğim şeye gülünce üstüme gelmeyi kesti. Zaten yer daralmıştı.

"Şimdi gelelim şarta"

"Ne isteyeceksin?" diye sorduğumda yine dudaklarıma baktığında istemsiz dilimi çıkarıp yaladım dudağımı. Bakışlarının kayışını izlediğimde bu sefer sırıtan ben olmuştum. Üstündeki etkimi çok net belli ediyordu.

"Bak yine öpüşmek dersen katiyyen olmaz" dedim.

Güldü.

"Hayır bebeğim, o değil"

Tamam şu an hitap şekline aldanmamam gerek.

"Peki ne istiyromuş Polat bey?" diye cilveli cilveli sordum. Bu hâllerime bayıldığı için böyle yapıyordum. Aslında işime geliyrodu hemde onun bana karşı eriyen bakışlarını görmek aşırı tatmin edici bir şeydi . İnanılmazdı!

"Bu istek hakkımı daha sonra düşünüp kullanacağım. Şimdi aşağı inip birlikte yemek yiyelim. Sonra istediğin şey hakkında konuşuruz."

Bir düşündüm. Böyle söylüyorsa eğer kafasında plan kurduğu bir şey vardı net. Kaç aydır burada onunla kalıyordum. Ve istemsiz hakkında her şeyi öğrene Bölcek potansiyele sahip olmuştum.

"Peki tamam." Dedim anlaşarak. O kapıdan çıkıp gittiğinde arkasından daha açık şekilde güzel gözüken sırt kaslarına, daha sonraysa omuzlarından beline doğru gelen dönmesindr gözlerimi gezdirdim. Eşsizdi. Her hâliyle hemde!

.

Kısa bir bölüm daha. Siz nasıl düşünüyorsunuz bu çift hakkında? Düşüncelerinizi yorumlarda belli ederseniz sevinirim.

Sevginin Kaçağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin