olaylara giriş

79 11 20
                                        

Aylar oldu gelmeyeli:')

.

"Bu davetiye de neyin nesi böyle?" sabahın köründe karnıma sancı girmesiyle erkenden kalkmıştım. Mutfakta kahvaltı hazırlayan Polat,ve salondaki masada duran davetiyeye bakan bir adet ben vardım.

Arkamdan boynuma konan öpücükle kafamı geriye bastırdım. Onun olduğunu biliyordum. "Bu davetiye kimden? Kimin düğünü ki?" diye sordum ilk. Şimdiden mutfaktan mis gibi kokular gelmeye başlamıştı. Karnımın sancısınıysa çoktan unutmuştum.

"Nə dəvətnaməsi? Ver baxım" dedi ve elimden alarak baktı. Ben daha içini açmamıştım ki. Elimden çekerek aldığı davetiyeye göz gezdirdi ve sinirle soludu. "Ne oldu?" diye sordum ama cevaplamadı. Elinden alıp içini açarak okumaya başladım. "Svetlana? Ne davetiyiymiş bu? Birde davetiye göndermiş Allah Allah?" Elimden davetiyeyi aldı ve masaya bıraktı. Saçlarıma ellerini daldırıp okşadı ve ardından küçük öpücükler kondurdu. "Bununla beni kandıra bileceğini mi düşünüyorsun," diye sorduğumdaysa gülümsedi. "Evet çok iyi düşünmüşsün" dedim bu kez ve bende gülümsedim.

Tam bakışmaya dalmışken çırpılan el sesleriyle korkarak yerimden çekildim. "Noluyo lan?" Korkudan etrafa baktığımda sırıtarak bakan Ferhattan başkası değildi. Hay senin babanın şarap çanağına...

"Manyak mısın,oglum? Niye öyle geliyosun adamı korkutuyorsun puşt herif!" diye kızdım ona.

"Polat eşine söyler misin bitanem aramıza giriyor ama aaaa" diye cıkladı. Şeytan,tam şeytan.

Masadaki davetiyeyi fark ederek baktı. Eline aldı. Okuyup Polat'la aynı tepkiyi verdi. "Moraliniz niye bozuluyor, altı üstü bir davet işte. Gideriz, geliriz değil mi Polat'ım?" Diye şirince gülümsedim.

"Iy aşk kuşları sizi ıy kusucam lann" diye öğüre öğüre yanımızdan ayrıldı. Arkasından Polat dudağıma küçük öpücük kondurup ayağına giydiği terliği Ferhat'ın kafasına attı.

"Gidicek miyiz,kocacım?"

"Kocan yesin səni,istəsən gedərik. Ama çox qalmamaq şərti ilə. Tez qayıdarıq" dediği zaman kafamı salladım. Davet bu akşamaydı. Neden son gün geldiğiniyse bilmiyordum. Polat yanımdan ayrıldığı zamansa kapıyı örtmeye gittim. Salak Ferhat açık koymuştu.

Kapıyı kapatmaya gittiğim zaman kapının biraz ilerisinde bırakılan sarı güller ve üzerinde küçük bir not karşıladı beni.

Gülleri elime aldım. Birisinin dikeni elime saplanıp kanattığında yüzümü buruşturdum.  Parmağıma aldırmadan notu içinden çıkardım.

"Mutluluğunuz,bu sarı güller gibi daim olsun:)"

Kimin gönderdiğine dair bir şey, isim falan yoktu. Garip olan yeriyse kargo falan da değildi. Kapının biraz uzağında olan korumayı çağırdım. Gülleri gösterip "Kim yolladı,gördünüz mü?" diye sordum. Başı eğik şekilde,kafasını sağa sola hayır anlamda salladı. Peki bunlar saatlerdir burda ne yapıyorlardı. "Dikkatlice baktın mı peki? Nasıl olurde belli belirsiz gelen birşeyi fark etmez siniz?"

"Efendim,getiren kişiyi bende görmedim, hatta dışardan içeriye giren tek kişi Ferhat bey. O da geldiğinde elinde gül falan yoktu. Belki Polat bey sifariş etmiştir?" diye sordu. Belki de haklıydı. Onu geri gönderdim. Aman canım bana ne.

Sadece kapının önüne bırakılmıştı. Acaba Ferhat mı taşşak geçiyordu bizimle,ya da ben mi iyice manyadım?

Daha fazla sorgulamayı bırakıp eve girdim. Bu işin içinde bir iş vardı. Ama yakında çıkardı kokusu.

Gülleri alarak mutfağa girdim. Hazırlanan muhteşem sofrayla derin bir nefes aldım. Her sabah böyle uyanmak gibisi yoktu yeminle. Gülleri boş bir vazoya koyarak notu da yırtıp çöpe attım. Bir an birşeyler atıştırıp akşama hazırlanmam gerekti.

.


Uzun zamandır ilham gelmiyordu millet. Bu yüzden kısa geçiş bir bölümü düşünün. Olaylara asıl giriş gelicek bölümde olucak. Şimdiden sövmeyiniz🙏🏻🥰

Sevginin Kaçağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin