" Umutlarımı söndürdün tıpkı güneşin doğup ayı yok ettiği gibi "
Sessiz çığlıklar vardır insanın içinde. Duymak için acı çekmen gerek. Soğuk bir kış günü doğan ay ışığının aynana yansıması gibi saydam bir çığlıktır sessiz çığlıklar. Umarım hiç duymaz insan oğlu o çığlıkları...
Yerde duran onuncu taşa da tekme attınca içimde biriken sıkıntı ile koca bir 'of' çektim.
"Eee"dedim daha fazla dayanamayarak.
Sesim ile irkilen mavi gözlü kız bakışlarını bana çevirdi.
" Kimdi o adam?"dedim on birinci taşa da tekme atarak.
" Faruk"dedi kısık ses ile " borç aldığım kişi"
"Dur tahmin edeyim , yüksek bir miktar borç aldın ve o borcu ödeyemeyincede..."
"Nereden anladın?"
"Filmler ve kitaplar"diye yanıtladım sorusunu.
Aramıza tekrar uzun bir sessizlik çöktü sis gibi. Duyduğumuz tek şey nefes seslerimiz. Kalp atışlarımız uğultu yapar kulaklarımızda . Sırf bu uğultudan kurtulmak için ses ister insan beyninin içinde.
" Tanışmadık ... Ben Beste bu arada"dedi mavi gözlü kız ve sağ elini uzattı bana doğru.
"Eva "dedim ve sağ elimle elini tuttum.
"Tanıştığımıza memnun oldum Beste ve hoşçakal"diyip hızla yürümeye başladım.
"Hey " diye bağıran Beste koşarak bana yetişmeye çalıştı.
"Nereye gidiyorsun? Beni burada bırakacakmısın ?" diye sordu Beste.
Hadi ama onu yanıma alamamki. Hem neden tanımadığı biri ile gelmek istiyor anlamadım.
"Seni yanımda götüremem"diye konuştum yürüdüğüm yerde.
"İyi ama neden?" diye soran Beste ile adımlarımı durdurup bedenimi ona çevirdim.
" Neden tanımadığın biri ile gelmek istiyorsun ki ?" diye çıkıştım.
"Neden tanımadığın birini kurtarıyorsun ki?" diye hazır cevap verdi.
"Buna insanlık diyoruz "dedim gözlerimi devirerek.
" İnsanlık yapan birinden korkmama gerek yok " benim aksime sakin bir sesle.
Neden işleri bu kadar zorladığını düşünmeye başlamadım değil.
"Bak benim gidecek bir yerim yok senin bir evin vardır bir ailen vardır en azından "dedim ve tekrar yürümeye başladım.
Fakat üçüncü adımda kolumu tutan Beste ile bu eylemim son buldu.
"Ailem yok . Evet bir evim vardı ama Faruk orayada adam koymuştur. Beni bulurlarsa öldürürler buna sende şahit oldun " diyen Beste ile derin bir nefes aldım gözlerimi kapattım.
Bu kadar belanın üst üste gelmesi hiç iyi olmadı. Onu yanımda götüremem daha benim ne yapacağım belli değil onuda arkamdan sürükleyemem.
Gözlerimi açıp kafamı sola çevirdiğimde üzerimize doğru koşan Faruk denilen yani Bestenin kafasında şişe kırdığı adam ve yanına aldığı üç adamla bize doğru geldiklerini görmem vücudumu korku hortumu ile ıslattığını hissettim.
"B...bu Faruk değilmi"dedim üzerimize koşan adamları göstererek.
"Nasıl... Bayılmıştı bu adam"dedi Beste irice açtığı gözleri ile.
"Demekki ayılmış koş hadi koş"dedim ve hızla koşmaya başladım.
Beni takip eden Beste ile hızımı dahada arttırdım. Hızla hareket eden bacaklarım, sesli aldığım nefesler ve bu soğuk havaya rağmen boynumdan süzülen ter damlası... Sol tarafıma döndüğümde Besteninde benden pek bir farkının olmadığını anladım.
Önüme döndüğümde beyaz, oldukça havalı bir araba ile karşılaştım. Hayır, hayır benim dikkatimi çeken şey arabanın son model olması değil, arabanın bütün kapılarının açık olup bize müsait olması.
"Arabaya" diye bağırmam ile Beste'nin yönünün arabaya dönmesi bir oldu.
Arabanın yanına vardığımızda şoför koltuğuna ve ön koltuğa iki tane adam geçti. Araba çalıştığında daha hareket etmeden kendimizi arabanın arka koltuğuna geçtik.
Arabanın arka koltuğuna geçip hızla kapıyı kapattım . Bestede yanımdaki yerini alıp kapıyı hızla kapattı."Sür hadi sür!"diye bağırdı ön koltukta oturan ve oldukça kalın sese sahip olan adam.
Arabanın arka camından baktığımda bizi takip eden bir siyah araba ve onunla eş ilerleyen polis arabasını gördüğümde başımı ikinci defa belaya soktuğumu anlamam çok uzun sürmedi.
"Lan bu ehliyeti sana boşuna mı verdiler! Bas şu gaza!"diye tekrar bağırdı kalın sesli adam.
"Çok kolaysa sen sür lan o zaman ! Zurna" diye ona karşılık verdi sürücü koltuğunda oturan adam.
"Yaklaşıyorlar"diye fısıldadı Beste.
Sağ yola doğru kırılan araba ile kafamın cama çarpması bir oldu. Buda yetmezmiş gibi üzerime yığılan Beste bu acının tuzu biberi oldu.
"Senin kullanacağın arabanın da -"diye bağıran kalın sesli adamın cümlesini sol yola kırılan aracın tekerlek sesleri kesti.
"Sana o ehliyeti verenin de- " diye devam eden kalın sesli adamın cümlesini bu sefer.
"Arabayı sağa çekin bu bir emirdir!"diye bağıran polis kesmişti.
" Oldu başka?"diye alayla konuştu sürücü koltuğunda oturan adam.
Daha sonra arabanın içini bir ses doldurdu.
Fakat bu ses biraz garipti...
"Aldığımız telsizden geliyor lan bu ses"diye konuştu kalın sesli adam.
"27-23... 27-23 Beyaz symbol markalı****** olan plakalı arabadanın görülen yerde durdurulması bir emirdir. Arabanın içinde bulunan iki kadın ve iki adam yaptığı soygun sonucunda kaçmaya başladıkları görülüyor. Bütün yetkililerin dikkatine!"diye ses gelen telsiz ve üzerime yığılan bir âdet Beste.
Ne yapacağımı şaşırıp irice açılan irislerim telsiz, beste, ön koltukta oturan iki adam , çalan siren sesleri, her an hazır bekleyen alnımdaki ter damlası, tekerlekten çıkan sesler eşliğinde kararırken son hatırladığım şey ise
"Galiba bu komiser emir vermeye bayılıyor "diye alay eden kalın sesli adam.
🗼🗼🗼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜĞE SON ADIM
DiversosKaldığı yetimhaneden kaçan Eva Karasu'nun tek bir hedefi vardı. Paris'teki Eyfel kulesine gitmek isteyen Eva yolda karşılaştığı arkadaşları ile nasıl bir maceraya atılacak, peki bu maceradan canlı çıkabilecek mi yada Eyfel kulesini görebilecekmi...