6. BİR KAÇAK DAHA

4 1 0
                                    

" Geçmişimiz kayan bir yıldız gibidir. Kendisi kayar fakat arkasında bıraktığı ışıklar her daim kendini gösterir"

2010/ 6 Haziran/ Çarşamba/ yetimhane...

Damlayan her bir su damlasının bahşettiği melodiyi dinleyerek uyumak bazende çaresizliği anlatır okuyucuya.

Hissizdi yetimhanenin duvarları. Tek bir ses duyuluyordu odalarda.

Acı bir feryat...

Yatağının yanına sinmiş bekliyordu herkes. Bitmesini... Onların kâbusu olan bu sesin bitmesinin.

Herkes bu sesi dinlemeye mecbur hissederdi kendisini.

Tek bir kişi hariç...

Eva Karasu...

Hayır demeyi bilirdi Eva. Kimse ona istemediği şeyleri yaptıramazdı. Bunu yapmaya zorlayan herkesin üzerine yürürdü Eva. Bedenlerine değil korkularına yürürdü . Ona hayır demeyi unutturmaya çalışan herkesi korkuları ile yüzleştirirdi.

Şuan sadece altı yaşında olmasına rağmen
eski dosya odasında bulduğu kitabı inceliyordu Eva.

Her zaman meraklı bir kişiliğe sahipti. Gözlerine bakılınca anlardı bunu herkes.

Gelen acı feryatlar Evanın dikkatini dağıtırdı.

Dikkat Eva için bir silahtı. İnsanı en iyi vuracak şeyin dikkat olduğunu düşünürdü Eva. Odaklanmak ile koskoca bir orduyu yıkacağının arkasında dimdik dururdu Eva.

Müdüreninde en sevdiği şeyde buydu

Daha fazla dayanamadı Eva bu feryatlara. Kimseninde gidip bakmayacağındanda emindi. Çünkü kimse buna cesaret edemezdi. Ama Eva buna cesaret edebilirdi. Kaybedeceği neyi vardı ki. Oysa buradaki kimsenin kaybedeceği bir şeyi olmamasına rağmen bakmaya korkuyorlardı ya neyse.

Büyük bir iç çekerek kapattı Eva iki saattir resimlerine baktığı kitabı. Yanında bulunan ufak masanın üzerine bırakıp kalktı ayağa. Parmak uçlarında yürüdü kapıya doğru. Aslında herkesin uyanık olduğunu biliyordu. Kimse bu feryatlara rağmen uyuyamadı.

Gıcırdayan eski kapıyı yavaşça açıp çıktı koridora. İlerledikçe yükselen feryatlara daha fazla dayanamayıp kulaklarını kapatmak istedi fakat bunu yapmadı.

Müdüreninde dediği gibi elleri pisdi belkide. İlerleyen adımları müdürenin odasının önünde durdu. Yaklaştıkça anladı feryatların bir çocuğa ait olduğunu.

Yavaşça baktı aralık kapıdan. Gördükleri şaşırtıcı değil. Alışmıştı Eva aynı sahneyi görmeye. Bizzat şahit olduğu anlarda oldu.

Bir çocuğun belinde kırılan sopa.

Evet bunu görüyordu Evanın hüzün çökmesine rağmen öfke ile parıldayan gözleri . Ağlayan çocuğu umursamadan vuruyordu müdüre. Hoş onda vicdan ne arardı.

Daha fazla dayanamadı Eva. Girdi kapı aralığından odaya. Müdüre işine o kadar odaklanmıştı ki gelen Eva'yı bile görmedi.

Havaya kalkan sopa kırılmasına rağmen iniyordu çocuğun çıplak beline.

"Sizce de yetmez mi?"diye sordu Eva duygusuz bir sesle.

ÖZGÜRLÜĞE SON ADIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin