BRAD

131 11 0
                                    

        Güzel gözleri bizi kucaklamak istermiş gibi bakıyordu. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışıp duruşumu bozmamaya gayret gösterdim.
        "Bu Adele. Adele bunlarda yeni öğrencilerimiz Brad ve Serena." dedi Philip. Kız bizi tanıdığını belli eden ve 'Aşırı Samimi' gülüşüyle yanımıza yaklaşıp durdu. Suratındaki ben-sizi-senelerdir-tanıyorum bakışı beni rahatsız ediyordu. Serenanın gerildiğini hissettim.
        "Onun gücü dokunarak düşünceleri okumak, yani şimdilik. Giderek güç kazanıyor. Güçleriyle tanıştığı ilk zamanlarda kontrolsüzce karşısına çıkan imgeler onu delirtmek üzereydi fakat biz burada onun güçlerini geliştirmesi ve kontrol altına almasını öğrettik. Sizi de bu yüzden buraya getirttik. Halk arasında başlattığınız anlamsız kavganız dikkat çekti. Neyse ki nüfusumu ve hiç istemeyerek te olsa bir kaç öğrencimi bu iş için kullanmış olabilirim. Kontrol etmeyi öğrenmelisiniz. " dedi.
       Kızın gülüşü daha da yayıldı. Bize doğru yaklaştı. Lanet olsun! Bana dokunmasını istemiyordum.    Bütün kirli çamaşırlarımı öğrenmesine hiç gerek yoktu.
        Tedirgin bir şekilde geriledim. Bir an içimdeki soğuğu hissettim. Paniklediğimde otomatik olarak çalışıyordu. Tıpkı buzdolabını açık bıraktığında birden soğutucunun çalışmaya başlaması gibi. Ama kontrolüm altında tutabiliyordum tek yapmam gereken buzdolabının kapağını kapatmak ve sonra hop soğutucu duruyordu.
        Adele bunu anlamış gibi yaklaşmayı kesti. Aradaki gerginliği toparlamak için "Sizi odalarınıza götüreyim orada rahat rahat dinlenebilirsiniz. Hem odalarınıza gidene kadar size burası hakkında bir iki tüyo da verebilirim." dedi. Sadece arkadaş olmak istediği yüzünden belliydi fakat yinede uzak durmak istiyordum. Kırık bir gülümsemeyle cevabımızı bekledi. "Merak etmeyin güçlerime hâkim olmayı öğrendim siz istemedikçe düşüncelerinizi okumam. Bana güvenebilirsiniz." Esrarengiz bir şekilde güvenimi kazanmıştı. Gerçi bu bakışlarla ona kim olsa güvenirdi ya. Anlam veremediğim çekimine kapılıp onu takip ettik.
        Odalara doğru yürürken Adele bize okul hakkında bilgiler veriyordu.
        "Burada çok tehlikeli güçlere sahip olanlarda var, ufak tefek güçleri olanlarda. Serena'yı ele alalım.  Onu kızdırdığın zaman neler olduğunu biliyorum. Bu yüzden burada kavga çıkarmak çok tehlikelidir. Neyse ki onun yanında sen varsın Brad ateş ve buz birbirini dengeleyebilir. Fakat zıt kutuplar büyük bir reaksiyona da neden olabilirler bunu sakın unutma."
        Bana 'abla' tavsiyeleri veriyordu. Aslında haklılık payı büyüktü. Sonuçta bunu daha önvede yaşamıştık. Bay Philip'e güçlerimizi gösterirken Serena'ya dokunduğumda ve ilk keşfedişimizde olan şeylerdi. Düşününce yaptığımın mantıksız olduğuna karar vermiştim. Serenayı kışkırtmanın büyük hata olacağını bile bile üzerine gitmiştim. Bay Philipin zarar görme ihtimalini düşünmemiştim bile. Ufak tefek sevimli bir adamın Serenanın başlattığı bi yangından kurtulması imkânsızdı.
        Bay Philip'in neden bu okulun müdürü olarak seçildiğini anlamakta zordu gerçekten, çelimsiz küçücük bir çocuk bile onu alt edebilir gibi duruyordu. Bunu bir ara Adele'e sormalıydım.
Benim odamın önüne geldiğimizde Adele elime üzerinde "Haftalık ders programı" yazan bir kâğıt tutuşturdu.
        "Bu senin ders programın bundan sonra burada yazan saatlere ve derslere göre hareket edeceksin." Elinde tuttuğu diğer kâğıdı Serena'ya uzattı. "Al Serena bu da senin ders programın derslere geç kalmanızı tavsiye etmem bazı ders hocaları fazla sinirlidir bu yüzden göze batmamaya çalışın. Bu arada odalarınız yan yana, istediğiniz gibi birbirinizi görebilir, odalarınıza girebilirsiniz. Ve söylediğim gibi göze batmayın." dedi ve gitti.
        Serena, Adele'nin gösterdiği odaya doğru ilerliyordu, durdu. Bana doğru döndü, sanki unuttuğu bir şey varmış gibi baktı ve sonra bana sımsıkı sarıldı.
        Sarılışı canımı yakmıştı. Serena benim için fazla sıcaktı. Ama ona sarılmaya devam ettim. O da hissetmişti buna emindim ama hiç tepki göstermiyordu.
        Ayrıldığımızda ikimizin de kolları kızarmıştı. Buzla ateşin birleşimiydi. Kollarımdan eksik olmasını istemediğim tek izdi artık.
        Onu teselli etmek için bir şeyler söylemeliydim. "Her şey yoluna girecek."
        Gözlerindeki acıya rağmen alaycı alaycı güldü. "Daha önce her şeyin yoluna giremediği gibi mi?"
        Banyo yaptıktan sonra üzerimi giydim. Aynada kendime baktım. Gözlerim hala maviydi ve saçlarım mükemmel gözüküyordu. Bu ben miydim yoksa içimdeki mi? İnsanlar olmak istediği kişinin hayalini severler. Bende aklımda olmak istediğim kişiyi sevmiştim. Şimdi aynaya baktığımda gördüğüm kişi hayalimdi. O zaman neden mutlu değildim?
        Fiziksel hiçbir şey yapmamama rağmen ruhsal olarak tamamen çökmüş gibiydim. Ama Serena'nın tam tersine ben burada olmak istiyordum. Ben güçlerimi kabul etmek istiyordum. Kontrolümü sağladığımda ise işte o zaman kimsenin bizi bulamayacağı o kış evine gitmek istiyordum. Hala hayalimi gerçekleştirmek için şansım var mıydı?
        İlk derse girmek için sabırsızlanmaya başlamıştım. Haftalık ders programını elime aldım. Derslerin isimlerini bile telaffuz edemezken nasıl geçecektim ki. Tanıdık gelen tek ders 'Tarih'ti. Ne? Tarih mi? Diğer okulumda bu dersten az kalsın kalıyordum.
        Gireceğim ilk derse baktım, KONTROL. İsmi bile kalbimi hızlandırmıştı ama gerçekten yorgun hissediyordum.
        Programı yatağın kenarına koydum. Son zamanlarda yaşadığımız şeyleri düşünmeye başladım. Bunlar neyle başlamıştı? Ah, evet. Sahilde Serena'yı kızdırmamla başladı. Ona Will'i unutmasını ve onun hiç geri gelmeyeceğini söylemiştim. O anda gözlerinde alev belirmişti. Saçları yandı ve ben onu kendi soğuğumla durdurdum. Böylece güçlerimizi öğrenmiş olduk. Bu okula geldik. Her şey bir anda olmuştu ve biz ruhsal olarak yorgunduk. Ben bu kadar kendimi bıraktıysam Serena'nın durumunu merak etmiştim doğrusu. Ama şimdi yapmak istediğim tek şey uyumaktı. Ve ben her zaman yapmak istediğim şeyi yaparım.

Ateşin Donan AryasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin