Scott'la yanlız kalmıştık. Ondan uzaklaşmak için sağa doğru nedensizce yürümeye başladım.
Hayır burası yanlış yön.
Geri döndüm. Scott hala bıraktığım yerde duruyordu. Yanından geçip diğer tarafa doğru yürümeye başladım.
Lanet olsun!
Bu tarafın da nereye çıktığını bilmiyordum ki.
Tek çarem Scott'tı. "Lanet kıçını kaldırıp bana yolu gösterecek misin yoksa ben senin elinden kaçırdığın ufak tefek kızı bulmaya çalışırken aval aval bakmaya devam mı edeceksin?"
Sonunda içimi biraz da olsa döktüğüm için rahatlamıştım.Scott tepki vermiyordu ama yumruğunu sıktığını görebiliyordum.
"Ne? O senin yüzünden kayboldu ve senin umurunda değil, öyle mi? Ah-ha! Tabi zaten her zaman aynı şey olur. Onun kalbini çalıp gidersiniz ve sonra onu toplaması bana kalır!"Kendimi buz püskürten bir ejderha ve Scottı da benim yemimmiş gibi hissetmiştim. Ta ki ben susar susmaz konuşmaya başlayana dek.
"Tek üzülen sen değilsin tamam mı? Onu bilerek elimden kaçırmadım. Sadece yanımdayken rahat olmasını istedim. Lavaboya gitmesi gerektiğini söyledi. Bende sadece yüzünü yıkayacak diye düşündüm ve dışarıda bekledim. Çok kurnaz bir kız. Yemin ederim ona zarar gelmesini bende istemiyorum."
Konuşurken ağzından çıkan kelimelerdeki duygular elle tutulur cinstendi. Her kelimesinde farklı bir duygunun yüzüme değdiğini, sürtündüğünü ve sonunda yok olduğunu hissediyordum.
Sonda tenimş gıdıklayan bir duygu olmuştu. Sevgi. Scott'ın - ne kadar yeni tanışmış olsalar da - Emly'ye olan sevgisini.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Turuncu gözleri parlıyordu. Gücünün etkisiydi.
Başımı sallayıp kendime geldim. "Hey, şunu yapmayı kes! Güçlerini benim üzerimde harcama yoksa bende senin üzerinde harcamaya başlarım. İnan ki bunu ikimizde istemeyiz." dedim.
Gözlerindeki parıltı yavaşça silindi. "Sadece biraz sakinleşmeni sağlıyordum." dedi.
Doğru söylüyordu. Ölü denizin dalgaları kadar sakindim. Uzun zamandır bu denli rahat hissetmiyordum. Acaba daha sonra Scott'tan bunu bana tekrar yapmasını istesem mi? diye düşündüm ve beynimin diğer köşesinden cevap geldi.
Hayır. Ve asla.
Harika bende zaten istemeyecektim.
Beynim kendi kendiyle tartışırken ve Scott bana dik dik bakarken bir şeyler söyleme gereği duydum.
"Şey, her neyse. Şimdi yardım et de Emly'nin nerede olduğunu bulalım."
Scott, bana anlamsızca gelen iki saniye boyunca baktıktan sonra omzunu silkti. Sağa döndü ve yürümeye başladı.
Aramızdaki mesafeyi koruyorduk ve Scott beni yok saymaya karar vermiş olacak ki sadece susup yürüyordu.
İlk önce uzun bir koridora çıktık. Duvarlarda asılı olan tablolar, resimler, ödüller ve bir sürü diğer şey vardı. Gözüme kestirebildiğim birkaç tanesine bakmıştım fakat yine de başka bir zaman bunları incelemek için geri dönecektim.
Binadan çıktıktan sonea otların arasındaki taş yoldan yürümeye başlamıştık.
"Nereye gidiyoruz?" üzerinde yürüdüğümüz taş yol çok eski ve çatlaklıydı. Bu yüzden sorumu kafamı kaldırmadan sormuştum.Arkasına dönüp güldü. Bu gülüşte ben-senden-daha-yararlıyımvari bir şeyler sezmiştim. Sonra gözlerinin de parladığını fark edince ona "Ne bok yiyorsun sen?"demek istedim fakat artık daha fazla ağzımı bozmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Donan Aryası
FantasyBrad Gece miydi bu, yoksa güneşin altına çekilmiş bir gölge mi?Her ne ise Emly artık o dipsiz karanlıktan çıkıp ait olduğu yere, ışığın tam altına geçmeliydi.Biliyordum bunu yapabilecek kadar güçlüydü.Bana Brad Night olmayı o öğretmişti.Şimdi bir ço...