ADELE

90 4 0
                                    

        Mavi gözleri parlıyordu karşımda, o kadar profesyonel bakıyordu ki bana, etkilenmemek elde değildi. Ama hissettiğim şu; ne olursa olsun 'umurumda değil'di.

       Ona yaklaşıp bir kahve içmeye ne dersin? demek istiyordum fakat konuşmaya hazır beni bekliyor gibi bir tavrı vardı. Cesaretimi toplayıp, "Kahve içmeye ne dersin?" dedim.

       Hiç tereddütsüz kabul etti. Ona her şeyi anlatacaktım çünkü güçlü bir çocuk olduğunu hissedebiliyordum fakat zamana ihtiyaç vardı ve zamanla kendini tanıyacak diye düşünüyordum.

       Okulun giriş katındaki kafeye götürdüm onu. Cam kenarındaki küçük masayı işaret ettim ve "Hadi gel şuraya oturalım." dedim. Beni bir kafa hareketiyle onayladıktan sonra karşılıklı oturduk.

      "Kahvenizi nasıl istersiniz?" sorusuyla irkildim. Fark etmiştim, esmer, yeşil gözlü garsonu kesiyordu Brad. Göz göze geldik ve bana da muzipçe bir gülücük attı.
"Ben bol karamelli bir kahve alayım." dedim. Brad'ın kahve içmek istediğinden pek emin değildim. Şuan ilgisini kahve değil, kahveyi getiren garson çekiyordu.

      Brad'den ses çıkmayınca garson kız bana mahçupca gülümseyip gitti. Brad derin bir iç çekti. "Sanırım kızla birlikte kahvemi de kaybettim." Onunla ciddi bir şey konuşacak olmama rağmen kahkaha atmıştım.
"Kahveniz." dedi garson kız ve kahveyi önüme koydu. Yine gülümseyip yanımızdan ayrıldı.
Bol karamelli kahvemi yudumlarken kısıkça kulağıma gelen Enrique şarkısını dinliyordum. Artık sadede gelmeliydim.. Her şeyi bir kenara bıraktım ve Brad'le konuşmaya başladım.
"Brad, sen güçlü bir çocuksun fakat bu yeterli değil. Sen.. " durdum. Ona birşeyleri belli etmeden nasıl anlatabilirdim ki? Daha hazır değildi. Bunu biliyordum. Devam ettim. "Sen kontrolü eline almalısın. Biz buna seviye atlamak diyoruz. Güçlerin lastik gibidir. Zamanla onu kullandıkça gerilip kopacak ve seni serbest bırakacak bir lastik. Ne kadar gerersen o kadar kolay kopar fakat bu süreçte yapman gereken şeyler var." dedim. Kafası
karışmış gözükmüyordu.

        "Bunun için bana birkaç tavsıye vermeye ne dersin?" diye sordu.

          Ellerimi birleştirdim. "Aslında seninle konuşmak istediğim de buydu. Öncelikle sana açıklamak istediğim şeyler var." dedim. Bir anda bütün ciddiyetini toplayıp bana odaklandı. Beklediği ve hep merak ettiği birşeyi öğrenecekmiş gibi garip davranıyordu ve bende söyledim. "Bu süreçte aşık olamazsın Brad." Afallamıştı. Sanki duymak istediği farklı şeylerdi. Tanrım, ona yanlışlıkla dokunurum ve gözlerim onun gözlerinden bakar diye çok korkuyordum. Bu cevabı beklemediği kesindi. Ama onun zarar görmemesi adına konuşmaya devam etmeliydim. "Evet, Brad. Kurallara uygun oynamak istiyorsan aşk yok." dedim.

      "Peki, ama aşk irade dışı bir şeydir. Ayrıca güçlerimle bunun ne alakası olduğunu anlamıyorum Adele." Yüzündeki şapşal ifadeye baktım. Kendimi gülmemek için zorladım ve devam ettim.

     "Bak, Brad. Âşık olmak irade dışıdır ama âşık olan biri gücünü kaybeder, gücüne hâkim olamaz. Duygularını kontrol edemeyen biri kendini nasıl edebilir ki? Ne Emly ne de senin gücünüzü kullanmamanız demek; ileri de çok büyük sorunlar yaşayacağız demek. Aşık olan insanlar düzgün düşünemezler. Düzgün düşünmeye ihtiyacın olacak bana inan. Ama asla acı çekmemek için başkalarına acı çektirtme de. Bu senin karanlık yönünü..." durdum. Aklıma gelen şeylerle boğuştum ve konuşmaya devam ettim. "ortaya çıkartır. Buna izin veremeyiz. Bu bir..."

      "Daha var yani." dedi ve güldü. Kelimelerin üzerinde durmamıştı. Özellikle karanlık olan kısmı soracağını tahmin ediyordum fakat sormamıştı. Acaba beni dinlemiyor mu? diye düşündüm. Bir dokunuşla öğrenebilirdim fakat sözüm söz biriyimdir. Bunu ona yapamam.Aklımı tekrar konuşmaya yönlendirdim. " Olmaz mı, ne sandın. Pekâlâ küçük adam. 'Ağlamak yok' ya da şöyle izah edebilirim. Yalnız ağlayacaksın. Gözyaşlarını hiç kimse görmeyecek." dedim. Sonuçta herkesin içinde ağlayan bir yüce gücü kimse benimsemek istemeyecektir değil mi?

Ateşin Donan AryasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin