8. Bölüm

9 2 35
                                    

Siz Rengoku-san ile konuşmaya dalmışken yanınıza üç tane genç oğlan gelmişti.

Sen onlara bakıp nazikçe gülümsedin. İçlerinden kızıl saçlı ve küpeli olan çocuk hemen önünüzde eğildi ve konuşmaya başladı.

"Bizde sizinle bu göreve geldik! Bizi kabul ettiğiniz için arigatoo!"

Sen hafifçe kıkırdadın ve elinle nazikçe karşındaki boş koltuğu gösterdin.

Kızıl saçlı utanarak karşınıza oturdu ve sırtındaki kutu benzeri şeyi yanına koydu.

Sen kutuya bakmayı kesip, başını camdan dışarıya çevirdin.

Bu ağaçlar sana Sanemi'yi hatırlatıyordu. Gerçi her güzel şey sana onu hatırlatıyordu.

Bileğine baktın ve içten bir şekilde gülümsedin. Bu adam sende farklı duygular  oluşturuyordu. Bunu seviyordun.

O senin için her şeyi ifade ediyordu. Eğer Sanemi giderse, herşeyini alıp giderdi.

Senin içinde aynı şey geçerli. Bu adam sana tüm hayatını dayamış durumda.

Yani ona bir gün gelip, "Sanemi benim için öl" desen gözünü kırpmadan bunu yapardı.

O dünya için senden değil, senin için dünyadan vazgeçerdi.

Senin için herkesi öldürürdü. Çünkü sen onun herşeyindin. Sen onun yaşama sebebi idin.

Bunca yıl , bunca acıya sırf senin için katlandı. Çok şanslısın.

Sen düşüncelere dalmışken etrafındakilerin derin bir uykuya daldığını farkettin.

Sende uyumaya hazırlanacaktın ki kızıl saçlı oğlanın bileğine bağlı olan ip dikkatini çekmişti..

Tabi sen çok meraklı bir ruha sahip olduğun için ayağı kalktın ve ipe baktın. İp bir yere bağlıydı.

İpin bağlı olduğu yeri gözlerin ile takip ettin ve hemen çaprazınızda olan bir oğlana bağlı olduğunu gördün.

Bunun normal olmadığı hissetmiştin. O yüzden hemen ipi kestin. Rengoku-san'ın ve kızıl saçlının arkadaşlarına bağlı olan diğer ipleride kestin.

Arkanda hışırtı sesleri duyman ile direk arkanı döndün. Bu kız Rengoku-san'ın ipiyle bağlı olan kızdı. (Nasıl cümle lan bu)

Kız elindeki şırınga benzeri şey sana saplayacakken hemen kendini geri çektin.

Sağ elinle kızın ensesine sertçe vurup onu bayılttın. Sonra onu kucağına alıp tren koltuklarından birine yatırdın.

O kıza üzülmüştün. Burda normal şeyler dönmediğinin farkındaydın. Ama ne olduğunun farkında değildin. Burdaki bir şey senin algılarını kullanmama engel oluyordu.

"Neler dönüyor burda?"

Diye söylendin. Lakin sözün kesilmişti çünkü kızıl saçlı oğlanın yanındaki kutudan küçük bir kız düşmüştü.

"Bu bir iblis- dur bir saniye?"

Kızın yanına gittin ve ona merakla bakmaya başladın.

"Hatırladım! Sen Nezukosun! Giyuu-san bana senden bahsetmişti!"

Çok tatlı gözüküyordu. Ona parıldayan gözlerle baktın. Sanemi bu kızı nasıl sevmiyor diye düşündün.

Nezuko ona böyle bakan ilk hashira olduğunu farkedince mutlu olmuştu.

"Nezuko-chann! Hadi sarılalımm! "

Dedin ve ona sıkı sıkı sarıldın. Nezuko da sana sarıldıktan sonra eliyle üst tarafı gösterdi. Sende onu abisinin yanına oturtup hızlıca trenin üstüne çıktın.

Bir iblis vardı. Hemen pozisyonunu alıp harekete geçtin.

"Doğa nefesi birinci form; akşam sefası.".

Dedin ve onun kafasını kestin. Lakin tren birden sallanıp devrildi. Sen trenin üstünde olduğun için daha sert yere düşmüştün.

Kısa süreli bir baygınlık geçirmeden önce bir ses duymuştun.

"Ulan hani burda kadın hashira yoktu amk"

Ve bayıldın.

---------------------------------------------
Yeniden merhabaa ciğerlerini yediklerimmm! Umarım bölüme beğenmişsinizdir! 😘

Bu bölüm benim pek içime sinmedi. Olayları çok hızlı anlattığımı düşinüyorum.

BİR DAHA Kİ BÖLÜM DAHA İYİSİNİ YAPACAĞİM HAHAHAHAH

GÜNÜNÜZ GÜZEL VE İİİ KRİLİ GEÇSİNN

🌟Hayatımızdan çıkan profilimizden çıkmıyor Hayırlı Cumalar😘🌟

Gözlerin ile yaşadım. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin