"Annabel, hadii geç kalıcaz bak!" (sanemi)
Diye seslendi beyaz saçlı oğlan, küçük kız annesinden izin alıp oğlanın yanına inmişti. İkisi birlikte ormanda kurumuş dal arayacaklardı.
"Geldimm!"
"Sonunda!" (Sanemi)
Dedi oğlan bıkmış bir şekilde. Küçük kız onu biraz fazla bekletmiş olabilirdi.
"Yaaa! Sızlanma! Hadi gidelimmm!"
Kız neşeli bir şekilde oğlanın bileğinden tutup ormana doğru koşturdu.
İkilinin çok fazla anısı vardı, anneleri bebeklikten beri arkadaş olduklarından dolayı Sanemi ve Annebel de bebeklikten arladaşlardı.
Saneminin kalbinin derinliklerinde Annebele karşı duyduğu bir sevgi pıturcığı vardı.
Annabel ise Sanemiyi bir abi olarak görüyordu ama bu Sanemiyi üzmüyor, sevgisinin tek taraflı olması hoşuna gidiyordu.
Herşeyin bir sonu olduğu gibi bununda bir sonu vardı.
Ogün ikilinin konuştuğu son gündü. Yani Sanemi öyle biliyordu.
Sanemi o gece annesi ile savaşırken onların evinin önünden geçen Annabel ve annesi o facianın kurbanı olmuştu.
Sanemi he rne kadar annesini(?) durdurmaya çalışsada kadın Annabele saldırmıştı.
O andan sonra ne Sanemi Annabeli ne de Annebel Sanemiyi görmüştü.
İkili yılllaaar yıllaaar boyu ayrı kaldılar ama asla -özellikle Sanemi- birbirlerini unutmadılar.
Annabel Saneminin küçükken ona yaptığı ucunda çok güzel yaprak şeklinde bir çarm (umarım doğrudur) olan bilekliği, Sanemi ise o bilziğin kolye halini takıyordu.
Sanemi annesinin ve kardeşlerinin ölümünü kendi hatası olarak görüyordu, ama Annabel'in kaybolmasını(?) nedensizce kabullenemiyordu. Onun hala yaşadığını ve yakında karşısına çıkacağına inanıyordu.
Annabel hiç bir zaman gelmedi.
Her geçen gün Sanemi umudunu yitiriyordu. Bir gün Annabel'in gerçekten kaybolmuş olabileceğini hatta ölmüş olabileceğini düşündğü.
Hemen vazgeçti bu düşünceden. Onun yani çocukluk arkadaşının ölmüş olabileceği Sanemiyi çıldırtıyordu.
Aslında herkes değişir. Tıpkı Sanemi gibi. Onun eski kibar hallerinden eser kalmamış gibiydi. Ki o öyle sanıyordu.
İçinde hala o minik Sanemi duruyordu.
Her gece seni anarak devreye çıkıyor. Belki seni görürdü? Onca yıl, onca yıl hep seni düşündü. Hiçbir zaman yılmadı.
Nerede? Ne yapıyor? Öldümü? O da bir iblis keser midir? Onu gördüğümde tanırmıyımki? Ona verdiği bilekliği hala takıyor mu?
Ve daha niceleri..
Gyomei den seni bulması için dua etmesini istedi.
Devreden geri döndüğünde çok kızgın. Çünkü seni bulamadı ve aptal iblisler sınırını bozdu.
İblis olmamışsındır değilmi? Annesi anneni öldürdüğü için ondan nefret ediyor muydun?
Tüm bunları düşünmekten başı çatlıyor. Özellikle son zamanlarda..
Hashiralar Saneminin bu durgun luğunu garipsemiştiler. Ama korkularından bir şey soramıyorlardı.
Obanai ve usta hariç kimse neden böyle olduğunu bilmiyordu.
Obanai bile yakın arkadaşının eski halini özlediği için devriyelerinde seni aramaya başladı.
Saneminin anlattığı kadarıyla: çok güzel yeşil gözlü koyu kahve saçlı bileğinde yeşil bir bileklik olan aşşırı güzel bir kızı arıyordu.
Obanai'a göre aşşırı güzel tek kız Mitsuri idi ama neyse.
______________🌟______🌟________
Tak bittii! Nasıldıı????
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerin ile yaşadım.
De TodoBir gün dönüp bakınca düşler İçmiş olursa yudum yudum yudum yıllarını Ağla, ağla Firuze ağla Anlat bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu Kıskanır rengini baharda yeşiller Sevda büyüsü gibisin sen Firuze Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu Ü...