*Dora*
Koray vurulduğunda adeta kendimden geçmiştim. Aklıma gelen tek şey onun ölebilme ihtimaliydi. O ölürse her gün kime sinirlenip kimi pataklayıp stres atacaktım? Hayatımda beni kaldırabilen tek insan o olduğu için ölmesine izin veremezdim. Beni yanında bir kere de olsa güvende hissettirebilmiş bir insanın ölmesine izin veremezdim. Gözlerimi gözlerine korkuyla, endişeyle, çaresizlikle dikmiştim. Sadece bana ölmeyeceği üzerine söz vermesini istiyordum. Güven verici bir şekilde bakmasını ya da ''Benim gibi birisi ölebilir mi salak?'' gibisinden şeyler söyleyip her zamanki narsist tavırlarına bürünmesini istiyordum. Ama hiçbir şey söylemedi. Öylece bana bakıyordu. İsmini acıyla haykırdığımda hayata tutunmak için çabalamaya, bir şeyler söylemeye çalıştı. Ve söylediği tek şey ''Seni seviyorum.'' olmuştu. Gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım.
Kalbim bir sıcaklıkla sarmalanmış acı içinde kıvranıyordu. Bu duyguları kelimelere dökemiyorum. Aynı zamanda çikolata yiyip mutlu olmak ve şalgam içip tüm acısını, yakıcılığını hissetmek gibi bir şeydi. Üzgünüm, duygularını yiyeceklerle daha iyi anlatabilen bir insanım.
Cebimdeki telsizin çıkardığı cızırtı tüm odada değil beynimin her hücresinde yankıladı.
'' Hayalet. Hayalet. Son durum nedir? Tamam.''
Gözlerimden akan yaşlar aniden durmuş gözlerim kendinden geçen Koray'a sabitlenmiş, kalbimdeki hisler karmaşası dinmiş, komutanın sözleriyle kendime gelmiştim. Bir operasyondaydım ve duygularımın, operasyonun önüne geçmesine izin veremezdim. Fakat izin vermiştim. Koray'ın yaralanması tüm gardımı düşürmeme neden olmuştu. Bu çocuktan cidden nefret ediyorum!
'' Tilki. Operasyon başarıyla tamamlandı. Tekrar ediyorum. Operasyon başarıyla tamamlandı. Bir yaralı var. Tamam.''
''Anlaşıldı. Olay yerine sağlık ekipleri intikal edecektir. Tamam.''
''Anlaşıldı.''
***********************************************************************************************
Şimdi ise uçakta yerlerimizi almış sonunda buradan ayrılıp eve dönüyorduk. Koray yanımda otururken biraz dalgın gözüküyordu. O da yorulmuştu haliyle. Üstelik bu olanlar onun için bir ilkti. Bayılmadan önce söylediği kelimeler beynimi kemiriyordu. Beni sevdiğini söylerken ciddi miydi? Sonunda beni sevdiğini kabul edebilmiş ve kendini zirvelerde görmekten vaz mı geçmişti? Eğer bu teorilerim doğruysa operasyonun başarı ile sonuçlanmasından sonra kazanacağım en iyi zafer bu olacaktı. İçimi bir mutluluk dalgasının kaplamasına engel olamadım. Zafer benimdi! Ama yine de bunu doğrulamam gerekiyordu. Hiç durmadan yapıştırdım soruyu.
''Bana, vurulduğun zaman ne söylediğini hatırlıyor musun?''
Koray'ın gözleri açıldı. Etrafına bakınıp vakit kazanmaya çalışırken elleri saçlarına gitti. Birkaç kez kaşıdı. Bu onun sıkıntıda olduğunu işaret ediyordu. Ellerini teslim olmuşçasına iki yana açıp gözlerini umutsuzca gözlerime kilitledi.
''Hiçbir şey hatırlamıyorum.''
Blöf mü yapıyordu? Yoksa ciddi miydi? Bu eninde sonunda anlaşılırdı ama yine de elime koz vermişti. Ellerimi başımın altına koyup kafamı koltuğa dayayıp keyifle sırıttım. Koray endişe dolu sesiyle
''Ne söyledim ki!?'' dedi.''Çok saçma bir şey.'' dedim gülümseyerek.
Gerçekten hatırlamıyordu. Blöf yapmıyordu. Bu biraz koymuştu sanki. Gözlerimi kapattım. Kalbimde oluşan burukluğu atmaya çalıştım. Sesimi düzelterek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret = Aşk?
Romance*Koray* '10 yaşından beri silahlarla yatıp kalkmak nasıl bir duyguydu? Akrabaların tarafından öldürülmeye çalışılmak nasıl bir duyguydu? Yaşıtların parklarda oyun oynuyorken sen atış talimi yapıyordun. Annen ya da baban yoktu. Tek varlığın emekli bi...