*Koray*
Yine her zamanki gibi mükemmelliğime dayanamayan kızlar peşime takılmış, koridor boyunca benimle birlikte yürüyorlardı. Dora'ya yakalanmamak için dua ederken tüm koridorda onun öfke dolu sesi yankılandı ve çok geçmeden kendimi onunla dövüşürken buldum. Ah gerçekten hangi kız dövüşüyorken bu kadar ateşli ve sevimli olabilirdi?
Şimdi de spor salonunun girişinde dikiliyorduk ve ikimizin de ağzı açık kalmıştı. Hangi insanoğlu koskaca spor salonunu böylesine boktan bir yere çevirebilirdi? Tribünlerdeki su şişeleri ve çöpler... Sahaya saçılmış toplar, terli pis kokulu eşofmanlar ve kim bilir soyunma odalarında bizi neler bekliyordu. Dora sinirle bir şeyler homurdandı ve gözlerini bana dikerek
''Önce tribünlerden başlayalım. Ben sol tarafı alıyorum, sen de sağ tarafı alırsın.''
Tamam anlamında başımı salladım. İçerisi o kadar pis kokuyordu ki ilk işimiz pencereleri açmak oldu. Sonra ise ikimiz de elimize şu büyük mavi çöp poşetlerinden alarak çöp toplamaya başladık. Uzun süre ikimiz de konuşmadık. Topları toplayıp malzeme deposuna koyduk. Fakat soyunma odalarının önüne geldiğimizde durum vahimdi. Ben erkek soyunma odasının önünde, Dora da kız soyunma odasının önünde duruyordu. Dora burnunu kapatarak ''Hayatımda böyle rezil bir koku hissetmedim. Buraları pis bırakmak neymiş hepsine göstereceğim!'' dedi öfke sinyalleri aldığım sesi ile.Basketbol takımındaki kızlara şimdiden acıyordum.
İkimizde büyük bir tedirginlikle kapıları açtık ve soyunma odasından yüzüme yüzüme esen o ter kokusu az kalsın beni öldürecekti. Dora yan taraftan seslendi.
''Hey! Hayatta mısın?''
''Ah sevgilim beni merak mı edermiş?'' dedim iyice sululaşarak. Bu kızı sinir etmek hayatımdaki en büyük hobilerimden birisiydi. İnanın onu sinirlendirmeden bir günüm geçerse geceleri gözüme uyku girmiyordu. Çok geçmeden Dora'dan cevap geldi.
''Ben sana sevgiliyi gösterirdim ama neyse!'' Sırıtmama engel olamadım.
Yerdeki terli kıyafetlerle bir süre bakıştım. Hangi erkek boxer'ını burada unutabilirdi aklım almıyordu. Büyük bir titizlikle hepsini poşetin içine toparlayıp bir kenara attım. Sahibi gelir alırdı. Duşları temizledim ve pencereleri açarak içerisini havalandırdım. Kabaran merakıma engel olmayarak Dora'nın yanına gittim. Elinde tuttuğu sütyeni havaya kaldırmış, onu anlamsız bakışlarla süzüyordu. Kıkırdamama engel olamadım. Tabi ki beni duyunca
''Senin ne işin var burada?!'' diye hırladı. Omuz silktim.
''Sadece merak ettim. Üstelik bizimkiler de boxer unutmuşlar. Gerçekten burada ne yaptıklarını merak ediyorum doğrusu.'' Dedim ve çenemi sıvazladım. Ve çok geçmeden fesatlık dolu bakışlarımız buluştu.
''Hey, hey,hey bekle... Bunu yapmış olamazlar değil mi?'' dedi Dora elindeki sütyeni poşete atarken.
Tek kaşımı kaldırarak ''Bilemiyorum.'' Diye homurdandım.
''Hem yapsalar bile neden geride kanıt bıraksınlar ki?''
''Belki de yapmamışlardır.''
''Neyse şu poşetleri dışarı taşıyalım da kurtulalım şu pis kokulu yerden.''
Başımı salladım ve soyunma odasında bıraktığım poşetleri omuzlayıp spor salonunun kapısında doğru ilerledim. Kapıyı açmaya çalıştım olmadı. Neredeyse zorlamaktan kapının kolunu kıracaktım. Bir tekme, bir omuz... Açılmıyor. Dora da gelince beraber kapıya güçlü bir tekme indirdik ama nafile. Bu koca kapı kımıldamıyordu bile. İkimiz de ter içinde kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret = Aşk?
Romance*Koray* '10 yaşından beri silahlarla yatıp kalkmak nasıl bir duyguydu? Akrabaların tarafından öldürülmeye çalışılmak nasıl bir duyguydu? Yaşıtların parklarda oyun oynuyorken sen atış talimi yapıyordun. Annen ya da baban yoktu. Tek varlığın emekli bi...