4

13 4 0
                                    

"Pars, hadi oğlum kalk bakalım..."

Amcası odaya gelmiş, Pars'ı nazikçe uyandırmaya çalışıyordu. Pars gözlerini araladı ve ovuşturdu, amcasına baktı.

"Günaydın..."

"Sana da günaydın... Kalk da hazırlan bakalım, seni üstlerle tanıştıracağım bugün."

"Hemen mi?"

"Mhm, hemen. Vakit kaybetmeyelim istedim."

"Anladım..."

"Peki, o halde ben çıkayım da sen hazırlan."

"Mhm..."

Amcası odadan çıktıktan sonra Pars doğruldu ve oturdu. Hala biraz uykuluydu, dalgın dalgın bakındı. Biraz oturduktan sonra kalktı ve aynaya baktı.

"Şu tipime bak ya, sabah sabah yamulmuşum yine..."

Dağınık saçlarından bir tutamı tutup kendine baktı. Ardından bir tarak alıp saçlarını yavaşça taramaya başladı. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu.

"Böyle daha iyi..."

İşi bitince tarağı yerine bırakıp kendi kıyafetlerini geri giydi. Üstünü başını düzeltip son kez aynada kendine baktı.

"Milletin dediği gibi çok mu güzel görünüyorum acaba..."

"Tabii çok güzel görünüyorsun Pars'cığım..."

Yengesi odaya girmiş ve onu duymuş olacak ki sorusuna cevap vermişti. Ona yaklaştı ve sarıldı. Kendi oğlu gibi severdi Pars'ı.

"Yakışıklı oğluşum benim... Maşallah sana..."

Yeniden hafifçe gülümsedi.

"Çok abartmıyor musunuz yenge..."

"O nasıl söz oğlum? Nasıl abartıyormuşuz? Baksana şu maviş gözlere, şu fındık buruna, şu güzel kirpiklere... Kara kuzum benim... üstelik yüzündeki benlerin de çok tatlı duruyor, baksana hele..."

Yengesi, Pars'ın yanaklarını sıkarak sevmeye başladı.

"Yenge ya..."

"Hadi bakalım, bekletme amcanı..."

"Tamam..."

Beraber odadan çıktılar.

"Bu şekilde gelmem sorun olur mu amca? Resmi kıyafetlere ihtiyacım var mı yoksa?"

Amcası durup Pars'ı süzdü.

"Sorun olmaz sanırım..."

"Peki."

Evden çıkıp arabayla karargaha doğru ilerlediler. İndikten sonra içeriye girdiler.

"Ante?..."

Karargaha girer girmez onunla karşılaştı. Belli ki bir şey için uğramıştı yoksa ne işi olurdu Türk karargahında?

Amcası birileriyle konuşurken Ante bir süre Pars'a baktı. Pars da Ante'ye bir süre baktıktan sonra yanına doğru yaklaştı.

"Pars senin ne işin var burada?"

"Amcam albay. Asıl senin ne işin var Ante?"

"Bir iş için uğramıştım, çıkmak üzereydim ki seni gördüm."

"Anladım..."

"Pars, dur.."

Kolundan yakaladı.

"Yine mi kolum?"

Ante küçük bir tebessüm etti.

"Eh, belli ki."

"Ee noldu?"

"Sadece..."

"Sadece ne?"

"Pars, hadi gel oğlum."

"Geliyorum..."

Ante arkasından bakakaldı.

"Sadece seni bir kez daha görmek istemiştim..."

[BÖLÜM SONU]

 ERİM (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin