29-cu bölüm: Atasoy sözü

330 20 77
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.

Emre Alparslan Atasoy'dan:

Küçükken, babam bizi terk edince çok üzülmüştüm. Tüm çocukların babaları yanlarında, benimki niye bizi terk etti diye düşünüyordum. Çocukluğum Acaba çok mu kötü çocuk oldum da babam beni sevmedi diyerek geçti. Hiç unutmuyorum. Unutamıyorum. Ablamla birlikte okuldan dönünce annemi küvetin içinde bileklerini kesmiş şekilde gördüğümü. Korkudan kaskatı kesilmiştim. Titriyordum ve hareket edemiyordum. Ablam soğukkanlılık gösterip hemen ambulansı aramıştı.
Hastanede, annem acildeyken ablam beni teselli ediyordu. "Korkma, Alparslan. Güçlü ol, kardeşim. Annemize bir şey olmayacak. O iyi. Bizi asla bırakmaz." Diyordu. Ona inanmıştım. Annemin iyileşeceğine inanmıştım. İyileşti de. Bir süre sonra eskisi gibi oldu. Onunla birlikte ben de iyileştim.

Ama şimdi... Şimdi yine nefes alamıyorum. Doğa. Can parçam. Uğruna canımı vereceğim kişi iyi değil. Onun canını yakıyorlar ve sanki benim canımı yakıyorlarmış gibi hissediyorum. Nefes alamıyorum, Doğa. Ablamın bana söylediklerini ben şimdi sana söylüyorum. Güçlü ol, birtanem. Dayan lütfen. Kurtaracağım seni o pisliklerin elinden. Asla bırakmayacağım seni.

Hazırlanmaya gidecektim ama odamda oturmuş öylece düşünüyordum. Öyle uzaklaşmıştım ki gerçek dünyadan, Girayın yanıma oturduğunu bile farketmedim.

"İyi misin?"

"Sence?"

"Bak, bu tip duygusal konuşmaları sevmem ama yine de dinle. Biliyorum beni sevmiyorsun, hatta nefret ediyorsun. Ama ben seni seviyorum be Atasoy. Ve üzülmeni istemiyorum. Bak ben inanıyorum, Doğa güçlüdür. Dayanır. Hem o bir yolunu bulur kurtulur oradan. O kurtulamasa bile biz kurtarırız. Unuttun mu? Özel Kuvvetçiyiz biz. 3-5 tane teröristten mi korkacağız?" Bir elini omzuma koydu. "Hadi kalk ayağa. İstihbarattan haber gelir gelmez yola çıkacağız. Gidip onlara kim olduğumuzu gösterelim. Türk istihbarat elemanını esir almak onlara çok pahalıya patlayacak, küçük kardeşim." Dedi ve gülümsedi.

Ben ayağa kalkınca o da kalktı. Gözlerim dolmuştu. Hiç düşünmeden ve hayatımda ilk defa ona sımsıkı sarıldım. Bir süre duraksadı. Ama sonra o da kollarını sırtıma yerleştirdi ve sıvazladı. Burnum omzuna geliyordu. Kokusunu içime çekiyordum. Ona sarılınca hiç bilmediğim abi sıcaklığını hissettim. Ayrıldıktan sonra burnumu çektim. "Sağ ol, Giray."

"Biz kardeşiz oğlum. Her ne kadar istemesen de abinim ben senin."

"Neyse. Gidelim hadi." Deyip akan tek damla gözyaşımı sildim.

Odadan çıkarken Giray "Ağlıyon mu lan?" Deyip güldü.

"Ne alaka? Ağlamıyorum. Yanlış gördün sen."

"Az önce de bana sarıldın. Cenetteyim galiba. Kavga etmeden konuşabiliyoruz."

"Şımarma hemen." Harekat merkezine girdik. "Komutanım. Bir haber var mı?"

"Gel Alparslan. Serhatla Arif istihbaratla buluşmaya gittiler. Doğanın videosu inceleniyor. Nerede olduğunu bulmak üzereler."

"Durumu nasıl?" Deyip ekrana baktım. Öylece yere oturmuş, bacaklarına sarılmıştı.

"Gördüğün gibi." Tam o anda görüntü kesildi ve Andrey kamerada gözüktü.

"Selam albay, yakışıklı komutan ve maviş üvey abi. Özlediniz mi beni?"

"Ne istiyorsun yine?! Doğa iyi mi?!"

"Bilmem ki. Duruyor öyle. Ben de onun için aradım sizi."

"Bana bak lan! Eğer onun kılına zarar verirsen seni elimden kimse alamaz Andrey!"

Kalp AtışıWhere stories live. Discover now