" hadi Tete!" Diye huysuz bir şekilde bağırdı beyaz tenli. Yatakta, iki dizi üstüne oturup esmer tenli büyüğünü uyandırmaya çalışıyordu. Fakat ne kadar başarılıydı orası tartışılır...Gereksiz bir heyecan ve enerji vardı üstünde. O yüzden bugünün dolu dolu geçmesini istiyordu. Sıkıntılı bir soluk alıp, alt dudağını büzdü ve " uyanmasan uyanma! Ben kalkarım..." diye sonlara doğru kısık sesle konuşup yataktan kalktı.
Kaymış pijamasını düzeltip, arkasında hâlâ uyuyan bedene baktı ve tripli bir şekilde kalçasını kıvıra kıvıra odadan çıktı. Oflayıp merdivenlerden inmeye başladı ve mutfağa girdi. Güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordu.
Kolları sıvayıp, önce ellerini yıkadı ve buz dolabına doğru ilerledi. Dolabın kapağını açıp, içinden yumurta ve beyaz peynir çıkarttı. Peynirli omlet istiyordu. Tavaya bir miktar yağ koyup, bir kasenin içine yumurta kırıp çatal yardımıyla çırptı. Ardından kaptaki beyaz peynirden bir dilim alıp, yumurtanın içine koydu ve karıştırmaya başladı.
Ocağı yakıp yağ döktüğü tavayı ısınması için üstüne koydu. Onun ısınmasını beklerden tekrar dolaba ilerleyip, kahvaltılıkları çıkarttı ve tek tek masaya dizdi.
Ocağın başına geçip ısınan yağın içine karıştırdığı harcı döktü ve elindeki kaseyi lavabonun içine koyup, tekrar tavanın yanına geçti.
Bir süre bekledikten ve piştiğinden emin olduktan sonra, omleti ters çevirdi ve diğer tarafını da pişirmeye bıraktı.
Aradan geçen yirmi dakikanın ardından her şey hazırdı. Masayı son kez kontrol edip zaferle gülümsedi ve üst kata büyüğünü uyandırmaya gitti.
Kapıyı pekte nazik olmayacak bir şekilde açıp, içeriye resmen daldı. Bununla bile uyanmayan büyüğüne göz devirip, aklına gelen şeyle Munzur bir şekilde güldü ve " geliyorum!" Diye bağırarak yatağa büyüğünün üstüne bodoslama atladı. Taehyung irkilip, tek gözünü açıp olanları anlamaya çalıştı.
Jungkook üstüne çıktığı bedene bakıp sessiz ortama küçük bir kıkırtı bıraktı. Ardından biraz kayıp, büyüğünün karnına oturdu ve " kahvaltı hazır!" Diye neşeyle cıvıldadı. Büyük olan esneyip büyük elleri ile yüzünü ovuşturup, uyku sersemi bir şekilde çocuğa baktı. Yukarıdan ona melül melül bakan küçüğünü görünce, uykulu bir şekilde gülüp " günaydın bebeğim" dedi boğuk sesiyle.
Jungkook " günaydın uykucu koca bebeğim!" Diye neşeyle konuştu. Taehyung kıkırdayıp " yerim kahvaltı niyetine ağzını yüzünü" diye mırıldanıp, çocuğun beline ellerini sardı ve üstüne uzanmasını sağladı. Jungkook tavşan dişlerini göstererek gülüp, büyük olanın burnundaki ben'e dudaklarını bastırdı.
Esmer tenli adam gülüp küçüğünün dudaklarına sulu bir öpücük kondu ve incecik beldeki elini sıkılaştırdı. Jungkook " hayır ya! Çoook güzel bi kahvaltı hazırladım!" Diye neşeyle böbürlene böbürlene konuştu. Büyük olan burnundan gülüp, bu sefer de çocuğun yanağına dudaklarını bastırdı.
" hadi kalk bakalım, sen in mutfağa ben bi duş alayım" diye boğuk bir şekilde mırıldandı. Küçük olan başını olumlu anlamda sallayıp, büyüğünün kucağından kalktı ve odadan çıkıp mutfağa girdi.
Büyük olan da yataktan kalkıp, banyoya girdi ve kısa bir duş alıp çıktı. Belindeki havlu ile dolaba ilerleyip kapağını açtı ve dolaptan siyah bir gömlek ile siyah pantolon çıkartıp üzerine geçirdi. Bir süre sonra hazır olduğuna emin olduktan sonra küçük havlu ile saçlarını üstün körü kurulayıp aşağıya, küçüğünün yanına indi.
Mutfak kapısından içeri girip küçüğüne baktı. Ağzının suyunu akıta akıta masadaki yemeklere baktığını gördüğünde, onun bu tatlı haline güldü ve " geldim" diye mırıldanıp, küçüğüne ilerledi. Ardından çocuğun boynuna dudaklarını bastırıp " oh" diye bir nida firar etti ağzından. Küçük olan gülüp " hadi otur çok açım" diye ağlamaklı bir tonda söylendi. Büyük olan gülüp, küçüğünün karşısına oturdu ve masaya bir göz attıktan sonra " ellerine sağlık güzel sevgilim" diye iltifatta bulundu. Jungkook mutlulukla ellerini birbirine çarpıp " afiyet olsun sevgilim" dedi.
Yemeğin geri kalanını da küçük sohbetler ve şakalarla tamamlanırlar.
****
Kahvaltıdan sonra el birliği ile etrafı toparlayıp, dışarıya çıkmak için hazırlandılar.
Küçük olan üstüne geniş bir marvel baskılı tişört ve altına ise kendisine oldukça büyük gelen siyah kot pantolon giymişti. Aynanın karşısında kenidine bakıp, biraz makyaj yapmak istemişti. Kapatıcı ile sivilce ve siyah noktalarını kapatıp, dudaklarına ise çilekli lipbalm sürmüştü.
Saçlarını ise tarakla tarayıp, odadaki masanın üstündeki dalin spreyini eline aldı ve bir kaç fıs boynuna ve bileklerine sıktı. Hazır olduğunda ise hoplaya zıplaya alt kata salonda oturan sevgilisinin yanına gitti ve bir kaç adım ötesinde durup, neşeyle " nasıl olmuşum?" Diye sordu. Büyük olan elindeki telefondan başını kaldırıp, çocuğu baştan aşağıya süzdü ve gülüp " her zamanki gibi çok güzel olmuşsun yavrum" diye sakin bir şekilde konuştu.
Jungkook zaferle gülüp " hadi gidelim!" Diye bağırdı. Büyük olan ayağa kalktı ve telefonunu pantolonunun arka cebine yerleştirip, küçüğüne adımladı ve aletini beline sarıp, dudaklarına dudaklarını bastırdı. Bu öpücükle küçüğün başı arkaya doğru kayarken ellerini büyüğünün kollarına atıp geri çekildi.
" hadi bakalım" diye boğuk sesiyle mırıldandı esmer tenli. Jungkook gülüp başını salladı ve böylece evden çıktılar.
Evden çıkıp arabaya bindiler ve yola koyuldular. Önce bir kafeye gidip bir şeyler içeceklerdi. Ardından küçüğü nereye isterse oraya gidecektiler.
Kısa süren yolcular küçük olan müzik dinlemiş, büyüğü ise şarkıyla dans eden küçüğüne bakıp bakıp gülmüştü. Sonunda kafeye geldiklerinde emniyet kemerlerini çıkartıp, arabadan indiler. Büyük olan çocuğa yaklaşıp elini kendi eline kıyasla küçük ve beyaz eli kavradı. Jungkook sırıtıp yürümeye başladı.
Kafeye girip boş bi masa buldular ve oraya gidip oturdular. Garson elindeki menülerle ikiliye ilerleyip " hoş geldiniz efendim" diye oldukça kibar ve güler yüzlü bir şekilde mırıldanıp, elindeki menüyü ikisinin önüne koydu.
" hoş bulduk" dedi jungkook kibar bir şekilde. Garson gülüp, masadan bir kaç adım uzaklaşıp siparişi bekledi. Bir süre düşündükten sonra jungkook soğuk kahve Taehyung ise espresso söyledi.
Garson eğilip selam Verdi ve siparişler için mutfağa gitti. Bir süre sonra elindeki tepsiyle gel garson içecekleri önlerine koyarak " afiyet olsun" diye mırıldanıp ordan ayrıldı.
Küçük sohbetlerle içeceklerini içip, biraz daha oturduktan sonra kafeden ayrıldılar.
****
Okulların açılmasına az bir süre kaldığı için avm'ye gelmişlerdi. Küçük olan okul ihtiyaçlarını almalıydı. Herhangi bir mağazaya el ele girip, reyonların arasında dolaşmaya başladılar.
" bunları istiyorum!" Diye heyecanla konuştu küçük olan, reyondaki rengarenk kalemleri göstererek. Büyük olan küçüğün heyecanına gülüp " alalım birtanem" diye yanıtladı. Jungkook neşeyle başını sallayıp, adamın elini bıraktı ve beğendiği kalemleri, büyüğünün elindeki küçük sepete ekledi.
Kalem alma işi bittikten sonra defterlerin olduğu bölüme ilerlediler. Jungkook beğendiği bütün defterleri alıp, onları da sepete ekledi. Bir süre daha gezip hoşuna giden şeyleri aldı ve ödeme yapıp mağazadan ayrıldılar.
Oyun bölümünde de biraz vakit geçirip, küçüğünün sızlanmaları ile eve gittiler...
****
Selamun aleyküm hayırlı cumalar arkolar.
Morelim çok kötü tsk.
İğrenç bir gün.
Neyse yazım hatası varsa sorry...