Işık açık, yüzünde bir kitapla uyuyan Taeui yüzündeki kitabın kaldırılmasıyla uyandı. Önünde ona yukarıdan bakan amcasının yüzü belirdi.
"Ben gözlüklerimle bile uyuyamıyorum, sen yüzünde bu kadar ağır bir şeyle uyumuşsun." dedi amcası şaşkınlıkla kitabı sallarken. Taeui yatakta doğruldu, sersemlemiş bir ifadeyle kaşlarını çatarken başını kaşıdı.
"Herhalde bu yüzümde olduğu için öyle karmaşık bir rüya gördüm."
"Rüya mı? Ne ara rüya görecek zamanı buldun?" Amcası ceketini çıkardıktan sonra gömleğinin düğmelerini açarken Taeui'ye gülümsedi. Taeui hala uyuklayan bir ifadeyle dönüp saate baktı. Gece yarısına geliyordu.
"Bir iki saat uyumuşum. Rüyamda amcam tarafından zorla bir adaya hapsedilip vahşi adamlarla birlikte yaşamak zorunda kalıyordum."
"Hmm... Bence pek normal bir rüya değil gibi. Bir piyango bileti almaya ne dersin?"
"Amca... Son zamanlarda işini mi değiştirdin sen? Bir piyango bileti satış ofisinde satıcı falan mı oldun?"
"Ah, Kore'de o tarz yeni bir şeyler mi var? Bir süredir gitmiyorum, eğlenceli olabilir."
"Sektör gün geçtikçe değişiyor. Yakında neden olmasın..." Taeui hala uykulu uykulu mırıldanırken yataktan kalktı. Buzdolabından bir su alıp içince tamamen uyandı.
Birbirine girmiş saçlarını karıştırırken amcasının gömleğini çıkardığını gördü.
"Meşgul gibisin. Son zamanlarda her gün buraya kitap okumaya geliyorum ama uzun zamandır seni görmedim.""Ortak eğitim öncesi çok yoğun oluyorum. Çok, çok fazla evrak var. Birisi ölürse diye oraya buraya imza atmam gerekiyor."
"Umarım o anlaşmalardan yararlanacak kişi ben olmam." dedi Taeui, yatağın yanındaki sandalyeye oturup amcasına baktı. Hızlıca kıyafetlerini çıkarıp banyoya yönelen amcası sesi biraz boğuk çıksa da yorulmaya dair hiçbir belirti göstermiyordu. Taeui son günlerde burada kitabını okuduktan sonra odasına döndüğünde hep gece yarısını geçmiş oluyordu, yani amcası da işini her gün gece yarısından sonra bitiriyordu ama dayanıklılığı oldukça yerindeydi.
"Burada kalıyormuşsun."
"Evet. Sen Güney Amerika'ya mı gideceksin amca? Bazı eğitmenler onlara rehberlik ediyormuş."
"Yok, bu sefer ben değil Golding gidiyor. Ben bir sonraki ortak eğitimde farklı bir şubeye gideceğim." Amcası banyodan konuştu. İçeriden akan suyun sesiyle saçlarını yıkadığını belirten baloncukların sesi geliyordu.
"Ama sen kuralarda şanslıydın, bu ne böyle? Ne kadar korkutucu olsa da ben zaten burada kalması gereken bir pozisyondayım, ama senin yine de şanslı olanı çekmek için yüzde elli şansın vardı."
"O tarz şanslı kuralar Jaeui hyungun işi."
"Bu dünyada onun gibi bir kişi daha var mı ki? Dünyadaki adaletsizliğe sadece o çocuğun varlığı bile yeter."
Taeui amcasının söylediklerine güldü.
"Şimdi onu düşününce, bu ortak eğitim hiç iyi bitecekmiş gibi görünmüyor." dedi iç çekerek. Taeui ayağıyla oturduğu sandalyeye vurmayı kesip sanki amcasını görebilecekmiş gibi banyoya doğru baktı.
"Bu garipti işte. Buraya gelen Avrupa şubesi üyelerinin listesini gördün mü?"
"Eh, son onay yarın sabah uçak kalktıktan sonra verilecek. Ama neredeyse tamamen karar verildi sayılır."
"Eğitimimin sonunun iyi olmayacağını düşündüğüne göre buraya gelen üyelerin içinde biri var." Taeui kaşlarını çattı. Banyodan gelen su sesiyle hiçbir şey duyamıyordu ama gittikçe daha az onaylamalar alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PASSION
ActionDahi ikiz kardeşi Jeong Jaeui'ye kıyasla Jeong Taeui, kendisinin ortalama birisi olduğunu düşünüyordu. Amcası Jeong Changin'in zorlayıcı isteği üzerine altı aylığına, Birleşmiş Milletler İnsan Kaynakları Geliştirme Örgütü (UNHRDO) için çalışmaya baş...