"ABİ DUR, YETER YA!" Koltuğun arkasından başımı hafifçe çıkarıp abime bakmaya çalışırken üzerime son hız gelen yastığı fark edip hemen başımı eğdim. Jisung, Jeongin ve Changbin hyung kahkahalarla gülerken Felix ve Seungmin hyung basit bir gülümseme ile bize bakıyorlardı."Bak birde karşı geliyor bana. Gel buraya! Bir tane daha yedireceğim." Merdivenlerden inen Chan'i gördüğüm an koşarak onun arkasına geçtim. Chan'in arkasından ellerimi karnına dolarken parmak uçlarıma çıkarak başımı omzuna yasladım. Chan benden uzun olduğundan omzuna çenemi koymam için parmak ucuma çıkmam gerekli, evet.
"Minho bıkmadın mı?" Chan'in bezmiş sesiyle söylediklerine katılarak hızla başımı salladım. "Evet abi, bıkmadın mı?" Abim üzerimize doğru atıldığında çığlık atıp başımı Chan'in sırtına yasladım. Neyse ki Chan onun bana yaklaşmasını engellemişti. Tabii benim bu davranışıma diğerleri yine kahkaha atarak güldü. Çok kötü arkadaşlarım var ya. Arkadaş seçimlerimi gözden geçirmeliyim.
"Sevgilime bir daha peçete yedirmeye çalışırsan abisi ve yakın arkadaşım olduğunu umursamam." Evet abim bana peçete yedirdi. En son Jeongin'in odasında ben, Jisung ve Jeongin sarılarak uyuya kalmıştık. Öğlene doğru uyandığımızda salonun ve mutfağın boş olmasından yararlanıp aşağı inmiştik ki nereden çıktığını anlamadığımız abim üzerime atlayıp bana zorla peçete yedirtmişti. Jisung ve Jeongin o sırada beni kurtarmak yerine yere yatıp güldükleri için bir kiloya yakın peçete yemek zorunda kalmıştım!
Tamam, kabul. Biraz abarttım. Ama bu yine de benim peçete yediğim gerçeğini değiştirmiyor. Hem gramı önemli değil zaten. İmdadıma yetişen elbette Chan olmuştu. Beni merak ettiği için önce Jeongin'in odasına bakmış ardından sesleri duyunca aşağı inmişti. Ben yerde yatıyorken abimin üstümde bana peçete yedirdiğini görünce gelip abimi üstümden almıştı.
Neyse şu ana geri dönelim Chan az önce benim için sevgilim mi dedi? "Bir dakika bir dakika ben teklif falan almadım." Chan'in karnına doladığım kollarımı çekip önüne geçerken ellerimi belime koyup ters bakışlar attım.
"Öpüştük Hyunjin?" Chan tek kaşını kaldırarak bunu dediğinde -ki bunu derken aşırı aşırı seksi duruyordu ama konumuz bu değil- bende tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Dışarı çıkıp herhangi biriyle de öpüşebilirim o zaman da onun mu sevgilisi oluyorum yani?" Bunu dediğim an Chan sinirle derin bir nefes aldığında amacıma ulaştığım için sırıttım. Fakat ensemden sanki bir kediymişim gibi tutan el yüzünden sevincim kursağımda kaldı.
"Bak ne diyor? Ben buna peçete yedirmeyip ne yapayım? Sen hani masumdun ne ara bu kadar arsız oldun lan?" Abim, Chan'a 'bak haklıyım peçete yedirmekte' seranatını yaparken oflayıp ensemdeki eli ittirdim. Hayır arkadaşlarımda yardım etmiyor ki bana. İşleri güçleri bu hallerime gülmek.
"Abi bir bırakır mısın ya, önemli bir şey konuşuyoruz." Abim ensemi bıraktığında tam derin bir nefes verecekken ensemde hissettiğim acıyla inleyerek elimi enseme attım. Şiddet görüyorum resmen! "AH! Gördünüz mü şiddet gördüm az önce. Şikayet edeceğim seni!" Abime bağırarak geri geri gitmeye başladığım esnada abimde üstüme doğru geliyordu. Bu sefer de imdadıma Jisung yetişti.
Abimi kolundan tutup salona doğru götürmeye başladığında derin bir nefes alıp Chan'a döndüm. "Teklif almadığım sürece yaklaşma bana."
Chan gözlerini kısmış bana bakarken saçımı savurarak mutfağa ilerledim. Mutfak kapısından girene kadar yaptığım havalı yürüyüşüm mutfağa girdiğim an yok olduğunda içeride Felix'i gördüm. Biz içeride tartışmaya devam ederken buraya gelmişti muhtemelen.
Tezgahın başında yine çeşit çeşit yemek yapmakla uğraşıyordu. Beni fark edip arkasına döndüğünde beni görmeyi beklemiyor olacak ki şaşırmıştı. Yutkunarak ona bakmayı kesip adacığa yaklaştım. Temiz bardaklardan birine su doldurup içerken Felix'in bakışları hâlâ üzerimdeydi.
İçtiğim bardağı tezgaha ilerleyip yıkadıktan sonra yerine bıraktım. Bunları yaparken de Felix'in gözleri üzerimdeydi ama bir yandan da yemeklerle ilgileniyordu. Mutfaktan çıkmak yerine adacığın etrafındaki sandalyelerden birine oturup gördüğüm çilek kasesini elime aldım. Ben çilekleri yiyip Felix'i izlerken o çekmecelerden bir şeyler çıkarmış ve sonra elindeki iki kaseyle bana doğru gelmeye başlamıştı.
Kaseleri önüme bıraktığında birinde erimiş çikolata sosu diğerinde de pudra şekeri olduğunu gördüm. Kaseleri yüzüme bakmadan önüme bırakıp hemen arkasını dönerek yemeklerle ilgilenmeye devam etti.
"Teşekkür ederim." Mutfakta ikimiz tek olduğumuz için kısık teşekkürümü duyduğunda hafifçe gülümsediğini fark ettim.
***
"Hyunjin."
Chan'in odasında ben onun yatağında uzanırken o da masasının başında maillere cevap verip anlamadığım bir şeyler daha yapıyordu.
"Efendim?"
"Benimle çıkar mısın?"
Gözlerim faltaşı gibi açılırken elimdeki telefonu yan tarafıma atıp dizlerimin üstüne oturdum. "Ne dedin sen?"
Chan koltuğundan kalkıp yanıma geldi. Ben dizlerim üstüne otururken o önüme oturdu. Baş parmağı ve işaret parmağıyla çenemden tutup başımı biraz daha kaldırdı. Baş parmağıyla alt dudağımı okşamaya başladığında dudaklarım aralandı ve hafifçe kıpırdandım. Bundan bile etkileniyor olmam şaka gibiydi resmen.
Baş parmağı aralık dudaklarımın arasından ağzıma sızdığında bacaklarımı birbirine bastırmak istedim ve bunu yaptım da. Chan bunu fark etmiş olmalı ki sırıtmıştı. Şu an onun alayla sırıtmasını bile umursayamazdım.
Baş parmağını dilimin üzerine yerleştirdiğinde heyecanla dudaklarımı birbirine bastırıp parmağını ağzıma hapsettim. Damağım ve dilim arasında parmağını sıkıştırdığımda Chan bakışlarını dudaklarımdan gözlerime çıkardı.
"Çok hassassın Hyunjin."
Rahat bir şekilde nefes almak için ağzımı araladığımda Chan boştaki eliyle boynumu çok sıkmayacak şekilde tutup geriye yatırarak ağzımdaki baş parmağını boğazıma doğru ittirdi. Bu hareketi nefesimi keserken gözlerim dolmaya başladı.
"Bu eve ilk geldiğin günden beri ne düşünüyorum biliyor musun Hyunjin?"
Başımı, boynumdaki eli izin verdiği kadarıyla iki yana salladım. Chan ise şoka uğramamı sağlayan o sözleri söyledi.
"Gözlerin dolu dolu olduğunda, ağladığında fazlasıyla güzelsin. Bu yüzden seni hep ağlatmak istememi sağlıyorsum. Birde neyi istememi sağlıyorsun biliyor musun?"
Sözlerine ara verip boynumu biraz daha sıktığında -ki bu bana acı dışında tüm duyguları yaşatıyordu- baş parmağını boğazımdan çekmiş ve dilimin üstüne getirmişti.
"Gözlerinden akan yaşlarla sen bana alttan bakarken ağzını sikmek istiyorum Jinnie."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
close my eyes - hyunchan
FanfictionHyunjin sessiz ve sakin bir çocuktu, babası ise onun hayatı mahvetmişti. yarım bırakıldı.