Chanyeol'un bakışları hızla Baekhyun'a döndü. Doğru muydu bu duyduğu şey?
Sevgilisi miydi yani? Bu muydu tercih ettiği adam?
"Baekhyun'un hayatında biri olduğunu bilmiyordum." Dedi Jackson'ın ona uzattığı eline bir an bile bakmadan. Tabii ki de onunla tokalaşmayacaktı.
Hafifçe öksürdü Baekhyun. "Deniyoruz diyebiliriz." Diye mırıldandı. "Bunları konuşmaya gerek yok. Jackson bize et ve sucuk almış. Barbekü yapacağız."
Bakışları Chanyeol'a kaydı. "İstersen sende kalabilirsin." Ardından Jackson'ın ellerinden aldığı poşetlerle geçti mutfağa.
Chanyeol hızla döndü Minho'ya. "Ben hemen geliyorum." Jackson'ı muhatap bile almamıştı. Hızlı adımlarla girdi mutfağa. "Ne demek oluyor bu?"
Baekhyun hafifçe gülümsedi onun sinir dolu sesini duyduğunda. Ardından yüzündeki gülümsemeyi ustaca gizledi ve döndü Chanyeol'a.
"Nasıl yani?" Diye sordu anlamamazlıktan gelerek. "Onunla bir ilişkin olmadığını söylemiştin." "Hayır öyle bir şey söylemedim. Hiç bir şey söylemedim Chanyeol. Çünkü neden biliyor musun? Seni hiç ilgilendirmiyor."
"Baekhyun, bak-"
"Asıl sen bak, sana defalarca söyledim. Seni hayatıma kabul ettim ama yalnızca oğlumun babası olarak. Harici olma ihtimalin yok Chanyeol. Hiç bir zaman olmayacak. Hayatına devam ediyorum, bir zamanlar senin yaptığın gibi."
Sinirle güldü Chanyeol. "Beni cezalandırıyorsun Baekhyun. Bayılırsın yavaş yavaş hesap kesmeye bunu yapıyorsun değil mi? Biliyorsun çünkü. Yalnızca oğlumun hayatına girmeye çalışmadığımı görüyorsun. Beni yeniden sevmen için her şeyimi vermeye hazırım ben."
Baekhyun cevap verecekken kapının hemen yanında durmuş, ona şaşkınlıkla bakan Jackson ile göz göz geldi. Gözlerini yorgunlukla kapatırken "Anlatacaktım." Diye mırıldandı.
"Bu akşam anlatacaktım sana Jackson." "Anlatacaksan neden arkadaşım diye tanıştırdın ki?" Diye sordu hızla mutfağa girerken. "Bu adam senin eski eşin mi?"
Başını olumsuzca salladı Baekhyun. "Hiç evlenmedik. Lisede ilişki yaşadık yalnızca."
"Yalnız büyüttüğünü söylemiştin." "Evet." Dedi Baekhyun hızla. "Öyle yaptım zaten. O Amerika'da yaşıyordu. Minho'yla tanışmıyorlardı. Minho hala gerçekleri bilmiyor. Onun öğrenmesine henüz var Jackson."
Jackson'ın bakışları bu kez Chanyeol'a döndü. "Sen onları yıllar önce terk edip gittin ve hala gelmiş yüzsüz yüzsüz Baekhyun'dan şans mı istiyorsun? Üstelik onun görüştüğü biri varken. Ben varken."
Chanyeol sert bir nefes verdi. "Bunların hiç biri seni ilgilendirmiyor. Ne geçmişimiz ne de şuanki durumumuz. Sen yalnızca Baekhyun'un hayatında yer almaya çalışan birisin Jackson. Ve Baekhyun sana bu şansı vermek istiyor çünkü yeniden beni tamamen hayatına alma ihtimalinden korkuyor."
Bir adım attı ve yaklaştı ona. Jackson kısa bir adam değildi ama Chanyeol yine de ondan uzundu. Üstten bakıyordu bu sayede.
"Sana verdiği o küçücük şansı değerlendirmeye bak. Ben," bakışları Baekhyun'a döndü. "O sırada yıllar önce kırdığım o kalbi ve güveni tamir etmek için uğraşmaya devam ediyor olacağım."
"Salona geçiyorum. Oğlumun yanına." Bir şey söylemelerine izin vermeden hızlıca çıktı mutfaktan. Salonda oturan oğlunu kucakladı ve bahçeye çıkardı Chanyeol.
Minho heyecanlı bir çocuktu. Ayağındaki çatlağa rağmen arada kendisi yürüyor hatta koşturmaya çalışıyordu.
Üstelik aldığı ağrı kesiciler gerçekten işe yarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman/Chanbaek
FanfictionÜnlü bir basketçiydi Chanyeol. Yaşadığı sakatlık sonrasında kariyerine bir yıllık ara verdiği için ülkesine dönmüştü. Tedavisi için hastaneye geldiğinde, yıllar öncesinde kalmış hikayesiyle karşılaşacağından habersizdi. Doktoru, ilk aşkı yıllar önce...