"when i'm kissing you,
grippin' your thigh
i realized you are destined
and meant to be mine."to my baby,
jeonvlai ⭐️•
Havaya şeftali ve bal kokusu hakimdi, birilerinin bir yerde şeftali marmelatı yaptığına emin bir halde yüzüne vurarak saçlarını uçuşturan rüzgarın keyfini çıkarıyordu. Kaldırımlarda dondurma külahları, ardına kadar açık pencereler, parklarda koşuşturan çocuklar, yaprakların ve dalların arasından sıcak sisle parıldayan kayısı ağaçlarından oluşan bir meyve bahçesi. Hemen ardından uzun bir bisiklet yolunun çevresine dizilmiş seyyar satıcılar ve büyük paten pisti. Busan, Jungkook'un bahsettiğinden daha canlı ve neşeliydi. Oldukça kalabalık olduğunu bilmesine rağmen başkentin boğucu havasını taşımıyordu.
Busan'a ilk defa geliyordu, pek farklı olacağını düşünmemişti zira Güney Kore'nin her şehri birbirine benzerdi fakat verdiği hissiyat ve taşıdığı enerji kesinlikle tahmin ettiğinden daha farklıydı. İnsanların daha içten olduğunu yanından geçtiği her dükkan sahibinin ona gülümsemesiyle kavrarken sakin bir yaşantı geçirmeyeli yıllar olmuş gibi hissediyordu. Finallerin bitmesinin üstünden yaklaşık üç hafta geçmişti, Temmuz'un başlarını henüz yaşıyorlardı ve kendisi bir yıl boyunca her gün gördüğü Jungkook'u; üç haftadır göremiyordu.
Derin bir nefes alarak gittikçe uzaklaştığı şeftali ve bal kokusunu algılamaya çalıştı fakat hemen yüzüne yumuşak bir şekilde çarpan hanımeliyle birlikte kendine gelirken havanın nispeten daha serin olması, işine geliyordu. Jungkook, ona bütün yaz boyunca Busan'da olacağını söylediğinde üç ayın çabucak geçeceğini ve nasıl olduğunu dahi anlamadan kavuşacaklarını düşünmüştü fakat yaz sergisi için Busan'ı seçerken aklında yalnızca Jungkook ve ona karşı beslediği özlem vardı. Kendi düşüncelerinin kurbanı olmuş haldeydi, önceki gün Jungkook'a bir sorun olmayacağını söyleyip hemen ardından Busan'a gelirken aklının nerede olduğunu bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The 42
Fanfiction"Bizden ne komşu, ne düşman, ne de arkadaş olur." university & dorm au! ! 15.01.2024