hayat ne kadar da güzeldi.
evet bu kanıya tam şu an varmıştım. aslında ne zaman alya'yı görsem zaten hayatın güzelleştiğini düşünüyordum. şimdi onun evinde, üstümde onun kıyafetleriyle beraber mutfaktaydım. o da rahat bir şeyler giyinmiş beraber yapacağımız yemeğin tarifine bakıyordu.
mutfakta ki adaya kollarımı yaslayıp onu izlemeye başladım. ona ilk aşık olduğum zamana döndüm sonra, küçücük bir çocuk olduğum zamana. kalbimin atışlarının neden hızlandığını bir türlü çözememiştim. sahiden neden bu kadar hızlı atıyordu kalbim?
ne zaman onu görsem bir ağrı giriyordu mideme, durup dururken kızarıyor ve telaşa kapılıyordum. hele ki göz göze gelsek hemen o ortamı terk ediyordum. dile kolay on yaş büyüktü benden, bu o zamanlar için o kadar büyük bir suçluluk duygusu yaşatıyordu ki bende, kendime asla iyi davranamıyordum.
ama şimdi onun evinde, üstümde onun kıyafetleri ile yemek hazırlayacaktım. yüzümde bir gülümseme belirirken yerimden ayrılıp onun yanına gittim ve dibine sokularak telefonda ki tarife baktım, soslu bir makarna tarifiydi.
ister istemez gülerken "aşkım makarna tarifine mi bakıyorsun?" dedim. utanmış gibi dudaklarını birbirine bastırıp omuz silkti "evde çok yemek yapan biri değilim. en son ne zaman makarna yaptım hatırlamıyorum, bi tarifine bakayım dedim."
aniden gelen sevinçle gülerek ona sarıldım ve başımı göğsüne yasladım "ben öğretirim sana telefonu kapatta gel hadi."
ben geri çekildiğimde o da boğazını temizleyip geri çekilmişti, yanakları kızarmıştı. beş kilometre öteden görsem yine de anlardım heyecanlandığını.
dolaplardan çıkarttığım hafif yassı tencereyi suyla doldurup ocağa bıraktım hemen. ardından alya'nın masaya bıraktığı makarna paketini alıp paketi açtım ve bize yetecek kadarını bir kaba koydum, geri kalanını ise paketi katlayıp çekmeceye koydum.
alya omzunu duvara yaslamış beni izliyordu. ona döndüğümde gülümsediğini fark ettim "evime çok yakıştın." dedi. sıcak basarken gülümsedim kocaman "bence sana daha çok yakıştım."
gülerek omzunu duvardan ayırdı ve bana yaklaştı. o bana yaklaşınca heyecanla sırtımı mutfak tezgahına yaslamıştım. o ise bana iyice yaklaşmış ve dizinin dizime değmesine sebep olmuştu. bir elini nazik bir şekilde belime koyarken diğer eliyle saçlarımı hafifçe geriye itti.
"sahiden, çok yakıştın bana. peki ya ben, yakışabildim mi senin yanına?"
kaşlarım çatıldı ve belimde ki elini tuttum "sahiden seni tutuklamak gerek savcım, bu cümlelerini suç diye mahkemeye veresim var. ne demek yanına yakışabildim mi? sen yakışmayacaksın da kim yakışacak yanıma?"
güldü ve ondan kısa olan bedenime sımsıkı sarıldı birden. başı omzumdayken iki eli de belimdeydi. titrek bir nefes alıp bende hemen sırtına sardım kollarımı ve hissettim, tüm bedenini etkisi altına alan kalp atışlarını hissettim.
suyun kaynama sesi geldiğinde mecbur geri çekilmiştik. o kasede ki makarnayı suyun içine dökerken bende makarnanın miktarına göre su eklemiştim üstüne. alya internetten bulduğu bir sosu yapmaya çalışırken telefonuma bir bildirim gelmişti. elime alıp baktığımda gözlerim kocaman oldu.
fenerbahçe- adanademir spor maçına yarım saat kaldı!
ufak bir çığlık atıp hemen masada duran anahtarımı elime aldım ve bana telaşla bakan alya'ya döndüm.
"aşkım benim hemen eve gidip formamı giyip gelmem gerek. beş dakikaya gelirim tamam mı? fenerin maçı vardı bugün ben sana olan aşkımdan unutmuşum offff."
o bu telaşlı halime kahkaha atıp saçlarımı karıştırdı hafifçe "hadi koş koş. ama dikkatli ol tamam mı?"
gülümseyerek başımı salladım ve dış kapıya koştum hemen. bir alya bir de fenerbahçe vardı benim yüreğimde. merdivenlerden inerken gülümsüyordum, arkadaşlarım bile bir takıma olan bu bağlılığımdan rahatsızlık duyuyorlardı ama alya bunu sevimli buluyordu ve hevesimi kıracak hiçbir şey yapmıyordu.
ben doğru kadını bulmuştum, ondan doğrusu yoktu benim için.
...
benim fenerbahçe askı ficlerede yansıyor kusurumw bakmayin arkadaslar. LAN FERDİ GIDIYORMUS AMK COK MUTSUZUM O BIZIM GOZBEBEGIMIZDI OF YA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flawless | gxg
Genel Kurguevin hoşlandığı çocuğun hesabını bulmaya çalışırken o çocuğun ablasının hesabını bulmuştu. sorun şuydu ki; hoşlandığı kişinin ablası daha çok ilgisini çekmişti. [gxg] yaş farkı.