Jungkook sabahın en erken saatleri uyanmış bir şekilde yatakta bekliyordu. Bir an önce annesini ve ya babasının onu merdivenlerden inmesi için eşlik etmesini istiyordu.
Midesinden gelen sesler ona acıktığını belli etmeye devam ederken en sonunda Jungkook, dayanamayıp ayağa kalkarak kendi başına inmeye karar verdi. Yataktan kalktığında ayakları titreyip ona yaşadığı travmaları hatırlatıyordu. Sanki beyni ona " sakın yürüme yoksa yine birşeyleri kıracaksın!" Diyerek Jungkook'un korkmasını sağlıyordu.
Kapının açılmasıyla Jungkook sesin geldiği tarafa bakmıştı.
"Sonunda uyanabildin Jungkook!"
"Anne aslında ben... Çoktan uyanmıştım"
"Neden o zaman aşağı inmedin illa ben mi indirmeliyim seni!"
Annesinin ona bağırmasıyla Jungkook başını büyük bir utançla eğmişti. Utanmıştı. Ailesini köle yerine koyduğunu düşünüyordu onlara saygısızlık yaptığını sanması yüzünün kızarmasına neden olmuştu.
Annesi Jungkook'un kolundan sertçe tutarak ona " Yürü bakalım başımın belası" dedi. Annesinin bu sözleri Jungkook'un ne kadar çok zoruna gitse de yinede onlara karşı sesini asla çıkarmıyordu.
Jungkook
Annem hızlı adımlarıyla beni umursamadan merdivenlerden indirip sandalyeme oturtmuştu.
"Neden bizi bekletip duruyorsun! Kendin insene aşağı!"
"Özür dilerim baba..."
Yanağımın ıslandığında ağladığımı anladım. Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip kafamı eğdim. O sırada annem tabağıma kahvaltılıklar koyarak önüme koydu. Masaya dokunarak çatalı bulmaya çalıştım. Görme engelli olduğum için haliyle hiçbir şey göremiyordum. Bir insan silüeti bile göremiyordum.
Çatalımı bulduğumda hemen onu elime alıp tabağımda gezindirdim. Her zamanki gibi yine tabağıma neredeyse hiçbir şey koymamışlardı. Sadece bir dilim peynir, ekmek ve iki zeytin. Bunların akşama kadar karnımı doyurmayacığını biliyordum onlarda biliyordu ama umursamıyorlardı çünkü ölmemi istiyorlardı. Benim onlara fazlalık ve baş belası olduğumu söylüyorlardı. Onlara hak veriyordum aslında çünkü cidden öyleydim.
İstemeden de olsa bana bakmak zorunda kalmışlardı. Kim engelli bir çocuğa bakmak ister ki zaten...
Peynire batırdığım çatalı ağzıma götürüp sessizce çiğnemeye başladım. Ellerim ve ayaklarım stresten titremeye başladığı esnada tutmuş olduğum çatal elimden kayıp boş zeminde gürültüyle yere düştü. Bir Çatalın yere düşmesi abartılacak bir konu veya olay değildi ama söz konusu benim ebeveynlerim olunca işler orada değişiyordu.
"Aptal herif bir çatalı bile düzgün tutamayacaksan ne işimize yarayacaksın o zaman!"
Babamın bana bağırmasıyla ellerimi önüme birleştirip kafamı eğdim. Korkudan titremem artarken, babam saçımdan tutarak çekiştirip beni oturduğum sandalyeden kaldırdı.
Beni tüm gücüyle yere atıp acıyla bağırmama neden olmuştu."Çık odana seni yüzüm görmesin!"
Düşmemin etkisiyle ayağım incilmişti ama ben babamın daha fazla sinirlenmesini istemediğimden zorla da olsa ayağa kalkmayı başarıp duvara tutunarak merdivenin yolunu bulmuştum.
Merdivenlerden dikkatlice çıkarken ayağım daha da acımaya başladı. Nefes nefese de olsa çıkmayı başarıp, odama girerek kendimi yatağıma bıraktım. Yastığımı alıp sarılarak belki de hiç dinmeyecek göz yaşlarımı akıtmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Disabled Love/ TAEKOOK
Fanfiction"Neden burada her zaman yalnızsın? Annen, baban yok mu?" "Beni bu hale zaten onlar getirdiler" ❗ Şiddet, argo kelimeler ve cinsellik içerir Uke: Jungkook Seme: Taehyung