ᵈᵒʳᵗ

66 12 13
                                    

jeongin

"bu ses ne ya!"
çalan telefon sesi sebebiyle sinirle yatakta hareketlenip gözlerimi aralamıştım.

komodinin üzerindeki telefona uzanıp kayıtlı isme bakmadan aramayı cevapladım.
ve sinirle bağırmaya başladım.
"ben size kaç kez söylemedim mi lan sabahın köründe beni uyandırmayın diye!
ne laftan anlamaz adamlarsınız!
kaç kere daha söylemem gerek size birşeyi anlamanız için!"
karşı taraf uzun süre bağışıma ve kufurlerime şahit olduktan sonra konuştu.

"sana da günaydın jeongin"

duyduğum sesle kaşlarım catıldı.
telefonu kulağımdan çekip kaydedilen numaraya baktım.
'kiralık hyunjin' yazısını görünce bir an durdum.

sonra tekrar bağırdım.
"bu saatte uyandırılır mı!"

"okul var, geç kalacaksın."

"kalırım. sanane!"

derin bir nefes verdi karşı taraf sonra konuştu.
"seni almaya geliyorum. hazır ol."

bu tepkiye göz devirdim.
"kendim gidebilirim, yolu biliyorum sonuçta. kapat!"
telefonu suratına kapatacakken verdiği karşılığı dinledim.

"jeongin.
hani sevgili rolü yapmamız lazım, okuldakilere bunu göstermemiz lazım ya güzelim...
o yüzden ısrar etme
hadi hazır ol, geliyorum."
diyerek kapatmıştı telefonu suratıma.

yataktan doğrulmus boş boş etrafa bakarken birden ayaklandım.
"güzelim mi dedi o!?
daha sevgili rolüne başlamadık bile, aptal mı bu?"

söylene söylene banyoya ilerledim.
bu saatte asla okula gitmezdim.
genelde uyuduğum için hep geç kalırdım.
ama anlaşılan bir süre uyuyamayacağım.

duşumu alıp formayı giydikten sonra çalan kapı ziliyle hızla aşağı indim.
kapıyı açtığımda gördüğüm bedenle duraksadım.

bu benim gece gördüğüm hyunjin mi?
gideri varmış aslında he.

ne diyorsun be ahmak kendine gel!
minjun daha iyi.

"çantan nerde?" demesi ile duraksadım.

"okulda."

"ne?" dedi şaşkınlıkla.

"getir götür yapmaya üşendim okulda bıraktım. tavsiye ederim rahat oluyor." dedikten sonra evden çıktım.

etrafa göz gezdirdim.
herhangi bir araç göremeyince dönüp sordum.
"neyle gidicez?"

"yürüyerek."

"ne demek yürüyerek!"

"ne bekliyorsun helikopter falan kiralayıp mı götüreyim?"

"bu sıcakta yürünür mü aklını mı kaçırdın sen!" dememle bana göz devirdigini fark etmiştim.
bakışları 'beğenmiyorsa gelme' der gibiydi.

ardında yürümeye başladık.
ortam da bir süre sessizleşince konuşma başlattı.
"hiç bu saatte uyanmıyorsun gibisin."

"hep geç kalkar, geç giderim."
birşey demeyince konuştum bende.

"okula biriyle birlikte gitmek garipmiş"
vurgulamaya çalıştığım konu bu değildi tabi ama o anlamıştı zaten.

" minjun hiç bu tür şeyler yapmadı mı? "

kafamı iki yana salladım.
" o böyle biri değildir.
sabah mesaj atmaz veya aramaz.
almaya gelmez veya beni bırakmaz.
beklediğim birşey değil zaten pek de önemli değil."

lover for rent, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin