38.BÖLÜM

595 45 4
                                    

Eve gelir gelmez yaptığımız ilk şey aldıklarımızı deneyip yorumlamak olmuştu. Ardından akşam yemeği için de aşağı inmiştik. Yemeği yerken ufak bir muhabbet dönmüştü. Masayı toplamak için ablamla beraber anneme yardım ediyorduk ki Pars abim seslendi.

"İpek... Gelsene yanıma." Ablam elindeki tabakları tezgaha bırakıp abimle balkona çıkarken annemle beraber onlara bakıyorduk.

"Abim, özlemiş nişanlısını." Diyerek gülümsedim.

"Özlemez olur mu? İpek öldükten sonra iki yıl boyunca hiç gülümsediğini görmedik. Normalde de çok konuşmazdı ama gülerdi hep. İpek'ten sonra tamamen gülmeyi bıraktı, daha az konuşmaya başladı. Kendini kapatıyordu herkese. Benimle bile doğru düzgün 2 ay sonra konuştu. İlk hafta her gece ağladığını duyuyor da yanına gidemiyordum. Şimdi ikisi de kocaman oldu. Tanıştıklarında ikisi de çocuk gibiydi. Yıllar ikisinin de büyümesine izin verdi." Annemin hüzünlü sesi gözlerimin dolmasına sebep olurken içimden geçirdim.

Keşke ikisinin de mutlu olduğu günleri görebilseydim.

İPEK'TEN

Pars beni bir anda çağırınca şaşırmış ama belli etmemiştim. Elimdeki tabakları tezgaha bıraktıktan sonra peşinden balkona çıktım.

"Bir sorun mu var?" Diye sormuştum fakat cevap vermek yerine sarılmıştı bana. Yanaklarımın kızardığını hissederken ellerim hava da kalmıştı. Ona sarılmak istemediğimi düşünmüş olacak ki geri çekilmeye çalıştı. Fakat sıkıca sarıldım. Tekrar sarıldı bana. Saçlarımın üstüne bir öpücük kondurup, saçlarımı okşadı.

"Özledim..." Dediğinde daha da sıkı sarıldım ona. "Çok özledim, sana yıllar sonra böyle sarılmak bile bir mucize gibi geliyor."

"Özledim..." Dedim onun gibi. "Çok özledim, yıllar sonra yaşadığımı öğrenmeniz, yanınızda olmam mucize gibi geliyor." Hafifçe geri çekildi ama tam olarak ayrılmadı benden.

"Yarım kalmışlıklarımızı... Konuşalım mı?" Başımı sallayıp,

"Konuşalım." Dediğimde bu sefer tamamen ayrıldı fakat elimi tuttu. Sallanan koltuğa yan yana oturduk fakat ikimiz de birbirimize döndük.

"İpek'im, güzelim... Devam edelim. Kaldığımız yerden aynı şekilde devam edelim. Bir süre ayrı kaldık ve bir anda böyle bir şeyi istemeyebilirsin. Sonuçta aradan 4 yıl geçti. Ama zaten yeterince uzaktık birbirimizden. Her şeyi başa almak yerine devam edelim. Bir daha hiçbir şey ayıramasın bizi. Ölüm bile. Hep yanımda ol, hep yanında olayım. Seni seviyorum İpek."

İkimizin de gözleri dolarken titreyen sesimle söze girdim.

"Edelim. Devam edelim, o zaman sana olan sevgimle şuan olan sevgimin hiç bir farkı yok. İkisinin de sonu yok. Ayrı kalmış olmamız sevgimden bir parça azaltmadı. Ayırmasın bizi hiçbir şey. Ölüm bile ayırmasın. Seni seviyorum Pars." Diyip kafamı göğsüne yasladım. Kalbi çok hızlı çarpıyordu. Benim kalbim de öyle. Ritimleri bile aynıydı. Kalplerimiz bile aynı atıyordu.

''Ee ne zaman istemeye geliyorum?'' Diye sorduğunda gülerek başımı kaldırdım ve Pars'a baktım.

''Hemen yarın gelin Pars.'' Dediğimde söylenerek ayağa kalktı.

''Ohoo kalk çabuk, hazırlanmamız lazım hemen. Bu saatte mi söylenir ama bu.'' Şaka yaptığını bilsem de kolundan tutarak geri oturmasını sağladım.

''Otur şuraya Pars ya.'' Diyerek ufak bir kahkaha attım.

''Hem istemeye olmasın. Zaten kendi annenden baban istedi beni. Gerek yok.'' Dediğimde gözlerimin içine baktı.

İLGİ/GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin