10

45 17 14
                                    

Başına kötü şeyler gelebileceğinin önsezisini
yapabiliyordu ama gidermesi gereken merakı daha önemliydi onun için. Zaten bu düğünün Hannah'yı mutlu etmediğini biliyordu, eğlenmesi gereken bir kutlama da yoktu. Arka bahçeye geçmeden önce ona emanet edilen köpeği tekrar kontrol etti ve zararsız bir büyüyle bir süre daha uyumasını sağladı. Saray bugün her zamankinden daha kalabalıktı, köpeğin yakalanma ihtimali oldukça yüksekti. Bunu istemezdi kızıl saçlı oğlan.

Kulenin karşısına geldiğinde derin bir nefes verdi, başını kaldırıp ne kadar yüksek olduğuna baktı bir kez daha. Normal değildi, kesinlikle değildi. Tedirgin olmaya başladığını hissettiği için yavaşça adımladı yanına doğru. Genç adam kuleye yaklaştıkça vücudunun garip tepkiler vermeye başladığını fark etti. Eğer kararlı olmasa geri adımlayacak ve bu kule bahsini tamamen unutacaktı. Bu hissettiklerinin sebebi de neydi böyle?

Kaşlarını çattı, göğsüne tarif etmekte zorlandığı bir ağrı saplanmıştı, kuleyle arasında sadece bir adım vardı artık. Buraya gelirken amacı onun etrafında dolanıp değişik bir şeyler olup olmadığını incelemekti ancak tüm gücünün çekildiğini hissediyordu. Bacakları bile güçsüzlükten titremeye başladığında gözlerini yumdu, "Neler oluyor böyle?" diye mırıldandı kendi kendine.

Göğsündeki ağrının yanına bir de keskin bir acı eklendiğinde acıyla inledi kızıl saçlı oğlan, tek dizi üstüne çöktü. Görüş açısı bulanıklaşıyordu, sarayın ön tarafından gelen neşeli sesler boğuklaşıyordu. Zaman, mekan algısını yitiriyormuş gibi hissediyordu. Düşünebildiği tek şey inanılmaz bir acı çekmeye başladığıydı.

Bir eli gayri ihtiyari olarak etrafa tutunmak
istediğinde, kalenin siyah ve soğuk taşlarını buldu. Şimşek çarpmışa döndüğünü hissetti, ciğerlerini yakan nefesi tamamen kesildi, artık gördüğü tek şey karanlıktı. Ancak işitmesinde gelişme vardı, bir suyun altından konuşuluyormuş gibi gelse de duyabildiği şeyler vardı oğlanın.

"Sonunda... aradık... buradasın... kurtarıcı..."

Bir kadın sesi olduğuna emindi ve sesi hemen yan başındaymış gibi yakındı. Güçlükle gözlerini açtı ve başını kaldırıp tekrar baktı kuleye. Görünürde hiçbir şey yoktu. Elini kulenin soğuk taşlarından çekmedi. Birisi onunla iletişim kurmaya çalışıyordu ve görünüşe göre bu kule ona yardımcı oluyordu.
Yakaladığı bu fırsatı öylece tepemezdi. Tüm gücünü kullanarak ayağa kalktı ve işe yarayacağını umarak diğer elini de yasladığında acıyla çığlık attı. Beynine bir ok saplanmış gibi hissediyordu.

İçten içe onu tüketen bir şey vardı ve aynı zamanda sonsuz bir güçle doluyormuş gibi de hissediyordu. Damarlarının arasında sihirli bir şey geziniyor, ona hâlâ ayakta kalması için yardım ediyordu. Çektiği acıdan dolayı gözlerinden akan yaşlar, yerdeki toprağı ıslatmaya devam ederken dudağını ısırdı
kızıl saçlı oğlan, biraz daha bağırırsa birilerinin dikkatini mutlaka çekerdi. Hiç sırası değildi. Onunla iletişim kurmaya çalışan kişiyle konuşmaya çalışırsa yardımı dokunabileceği aklına geldiğinde yaptı bunu.

"Kimsin sen, neredesin?"

"Oh, zavallı oğlum. Ne kadar acı çektiğini tahmin edebiliyorum. Muhtemelen tüm hayatın acı çekmek ile geçti zaten. Endişelenme, her şeyi çözeceğiz."

"Sana kimsin diye sordum! Beni nereden tanıyorsun?"

"Acele etmek her zaman beraberinde kötülüğü getirir Hyunjin. Sabırlı ol. Benim bir düşman olmadığımı bil. İkimiz aynı soydanız, birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Senin korunman gerekiyor."

"Neden? Neden bu kadar canım yanıyor? Bana ne yapıyorsun?"

"Güçlerin... güçlerin sana geri dönmek istiyor. Buna alışkın değilsin, bu yüzden acı çekiyorsun. Her şey düzelecek. Sana yardım edeceğim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

witch, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin