"Sevgili eski dostum, sözlerimin samimiyetine inanabilirsin, bu antlaşmanın ve antlaşmanın getirdiği evliliğin hem aramızdaki bağı güçlendirdiğine hem de krallıklarımızı güçlendirdiğine inanıyorum." ayağa kalkmış, elindeki kadehi kaldırarak iyi bir konuşma yapmaya çalışan Kral Yang'a ters ters bakmaktan başka bir şey yapamıyordu Chris. Oğluna nazaran kendisi oldukça rahatsız edici bir insandı gözünde.
Kral Bang de en az oğlu kadar rahatsızdı bu ortamdan. Bu evliliğin olması konusundaki tavrı netti ancak eski dostundan çok hoşlandığın söyleyemezdi. Pek güvenilir birisi olmadığının farkındaydı, bu yüzden eski dostuydu zaten. Ama ona yamuk yapmaya cesareti olmayacağını da biliyordu. Yine de zorla gülümsedi ve kadehini kaldırdı, "Çocuklarımızın şerefine." dedi belli belirsiz bir tonda.
Chris, Hannah ve Jeongin hariç herkes bu yemekte olmaktan oldukça mutluydu. Özellikle genç kız bir yudum bile su içmemişti. Annesinin ona en azından biraz gülümsemesi için attığı öldürücü bakışların farkındaydı, bilerek görmezden geliyordu. Artık onlardan gelecek öfke de nefret de umurunda değildi. Yapabilecekleri en büyük kötülüğü yapmışlardı ona.
Göz ucuyla karşısındaki müstakbel kocasına baktığında kendisinden farksız olmadığını fark etti. Ona ilk defa baktığı için bu ifadesini yeni görüyordu. Kaşları çatıldı. Onun için de ters giden bir şeyler vardı anlaşılan. Bacağında bir dokunuş hissettiğinde sakin bir şekilde sağına döndü, abisi ona bakmadan bir kâğıt uzatıyordu masanın altından. Kimseye bir şey çaktırmamaya çalıştı, belli ki Chris bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
Sessiz sedasız kâğıdı aldı ve açtı. Sadece bakışların indirdi aşağı, abisinin notunu okudu içinden, "Prense yürüyüş yapmayı teklif et. Güven bana." kaşları yine çatıldı. Chris neler karıştırıyordu böyle? Bir suçu olmadığını bilmesine rağmen yüzünü bile görmek istemediği bu oğlanla neden yürüyüşe çıkmalıydı ki? Yine de bir bildiği olduğunu düşündü. Nasıl olsa hayatının geri kalanında onunla muhatap olmak zorunda kalacaktı.
Yüzündeki tüm kasları gülümsemek için zorladı ve babasına, "Babacığım..." kızından böyle bir hitap beklemeyen yaşlı adam şaşırmadan edemedi, ancak bir şey belli etmedi. Sorar gibi baktı Hannah'ya, "Eğer siz ve değerli misafirlerimiz izin verirse..." bu kelimelerin ardından ilgisini çektiği oğlana döndü, "...tabii prensimiz de kabul ederse onunla bahçede bir yürüyüşe çıkmak istiyorum."
Bu teklif Chris dışındaki masadaki herkesi şok içinde bıraktı. Krallar sükûnetlerini korumayı başarıp sakin kalsalar da kraliçeler için aynı şey söylenemezdi. İki kadın da oldukça sevinmiş ve heyecanla yerlerinde doğrulmuşlardı. Kraliçe Soojin lafa atladı, "Kralım, kızımızın bu isteğini çok mantıklı bulduğumu belirtmek isterim." hemen kocasına çevirdi bakışlarını, "Hem çocukları birbirlerini tanımaları için vakitleri olur. Nasıl olsa yarın evleniyorlar."
Başını onayla salladı kral, "Pekâlâ, Hannah, Jeongin, çıkabilirsiniz." izinlerini alan gençler teşekkürlerini sunarak salondan çıktılar. Buradan sonra ne yapması gerektiğini kestiremeyen Hannah, avucunda abisinin notunu sıkmaya devam ediyordu. Tedirgin hissetse de güvenmek istiyordu. Chris bir şeyleri hesaplamadan komut vermezdi. Her zaman planlı birisi olmuştu. Yine öyle olduğunu umuyordu.
Bahçeye çıktıklarında teninde hissettiği güneş iyi hissettirdi genç kıza. İç çekti istemsizce, ellerini Önünde birleştirdi yürümeye devam ederken. "Babam çok güzel olduğunuzdan bahsediyordu hep. Görüyorum ki haklıymış." verdiği nefesi yarısında tuttu ve başını öne eğdi. Bu cümle kafasını karıştırsa da sabretmeyi tercih etti, "Teşekkür ederim Prens Jeongin. Çok kibarsınız."
"Sizi bu yürüyüş için Prens Chris ikna etti değil mi?"
Şaşkınlıktan ağzı açık kaldı Hannah'nın. Eğdiği başını kaldırdı ve Jeongin'e cevirdi. Kısa bir göz temasından sonra önüne döndü oğlan. Yapmak üzere olduğu şeyin ne kadar çok risk barındırdığının farkındaydı ama aynı Hannah gibi düşünüyordu. İstemediği bir evliliği yaparsa hayatı mahvolacaktı. "Ben..." daha fazla bir şey söyleyemedi Hannah. Jeongin'in bunu ne niyetle sorduğunu ve nereden bildiğini anlayamamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
witch, hyunchan
Fanfiction"bir kehanetin parçalarıyız hyunjin, istediğin kadar çabala ama ne sen benden kaçabilirsin ne de ben senden." "kaçmak istediğimi sanmıyorum."