4

27 4 4
                                    

hristiyanlık'ta şeytan çıkarma; isa'nın, yandaşlarını onun adına kötü ruhları kovmasıyla görevlendirdiği inancına bağlıdır. vücuda giren kötü ruh kendini sürekli uyku hâli, titremeler, göz seyirmeleri, bilinç kayıpları ile belli eder ve en sonunda musallat olunan kişi kendini kaybedince geri dönülemez duruma gelir. 

huening kai tanrıya pek inanmazdı. dualar öğretilerek ve pazar günleri kiliseye götürülerek büyütülmüştü ama hiçbir zaman kendini bir dine tam anlamıyla adadığını hissetmemişti. annesinin rujlarını karanlık odasında, pencereden gelen sokak lambasının aynaya vuran ışığı altında babasının ayak seslerini dinleyerek sürdüğünü hatırlıyordu. amacı hiçbir zaman kadın olmak değildi, sadece erkekler tarafından özgürce sevilebileceği bir şekle sokuyordu kendini. bunu ancak büyüyünce anlayabilmişti.

babası onu sekiz yaşındayken, küçük dudaklarına taşırarak sürdüğü çalıntı kırmızı ruj ile ablasının dolabında bulduğu kürk montu giydiği bir gün odasına girdiğinde yakalamıştı. o hafta canı okula gidemeyecek kadar acımıştı. annesi her gece vücudundaki morluklara krem sürerek ağlarken o hareketsizce uzanır ve babasının kırdığı süt dişlerinde dilini gezdirip sivri minenin diline batışını ezberlerdi. 

o sivri, sert bir şekilde batırınca dilini delen ve ağzını kanla dolduran süt dişleri hep onun bir parçası olarak kaldı. hepsi dökülse ve yerlerine sağlam, dayanıklı kalıcı dişler gelse de uyuyamadığı soğuk gecelerde o süt dişlerinin diline batışını hissedebiliyordu.

kırık süt dişleri ve yüce babası isa. göklerdeki babamız, adın kutsal kılınsın. egemenliğin gelsin. gökte olduğu gibi, yeryüzünde de senin istediğin olsun. bugün bize gündelik ekmeğimizi ver. bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, sen de bizim suçlarımızı bağışla. ayartılmamıza izin verme. kötü olandan bizi kurtar. çünkü emenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek senindir.

o hafta sekiz yaşındaki kai bu duayı her gece okudu. din bir kaçış, bir kurtuluş sunuyorsa insan için iyidir. duayı okuduğu yedinci gece kendini o kadar suçlu hissediyordu ki göz yaşları ağzındaki kan tadıyla karışıncaya kadar ağladı. o günden sonra bir daha hiç kiliseye gitmedi.

ama din bazıları için bir cevap ve sığınak da olabilir. 

elindeki demir hacı sıkı sıkı tutarak apartmana girdi. kaç haftadır kendisine bile bakacak hâli yoktu. saçları yağlı, traş edilmemiş sakalları nokta noktaydı. aklını kaçırdığını hissediyordu, hacı neden aldığını bile bilmiyordu: cinlere ya da tanrıya inanmıyordu bile. ama belki, diye düşünüyordu. eğer küçük bir olasılık bile varsa denemeliyiz. elle tutulur bir neden bulamamak onu içten içe kemiriyordu.

kapalı perdeler ve camlar evin içini boğuklaştırmıştı, nefes almanın imkânı yoktu. yeonjun akşam vardiyasında olduğu için evde sadece huening kai vardı. 

bu ani gelen düşünce ile duraksadı. taehyun ile soobin hakkında ne zaman insan değillermiş gibi düşünmeye başlamıştı bilmiyordu. belki de öyle hissettirdiğindendir, evde iki insan ve iki ceset yaşıyor olduklarındandır. belki de gerçekten insan olmadıklarındandır. elindeki hacı daha da sıkı tuttu. 

pencereleri açıp evi havalandırmak için temkinli adımlarla perdelere ilerledi. dışarıdan gören birisi onu deli bir misyoner sanardı. bakımsız saçları, pek temiz olmayan kıyafetleri ve fal taşı gibi açılmış gözleriyle ona karşı çıkanları tanrı'nın gazabıyla lanetleyecek gibi duruyordu. 

aniden gelen bir kapı açılma sesiyle irkildi. evlerinin kapısı dışarıdan açılmayan türdendi, sadece anahtarla açılabiliyordu. arkasını dönüp kapattığından emin olduğu dış kapının açık olduğunu görünce kapıya doğru ilerlemeye başladı.

kedilerin alışkanlıkları | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin