1

119 13 6
                                    

yeni evlerine ilk taşındıklarında kendileriyle aynı apartmanda oturan yaşlı bir kadın bir gece bir sepet mandalina ile ziyarete gelmişti. sepetin üstünde kırmızı bir kurdele vardı, kapıyı açan genç adamın eline tutuşturup gülümseyerek konuşmuştu.

"yeni eviniz hayırlı olsun."

taehyun içten bir teşekkür ile iyi geceler dileyerek kapıyı kapatmak için geri çekilirken kadın, oğlanın sepeti tutan ellerinden birine damarlı ellerini yerleştirerek onu kendine çekmişti. yaşına göre korkunç bir gücü vardı. kurumuş dudaklarını taehyun'un kulağına yaklaştırarak kimsenin duyamayacağı şekilde "binanın çatısına sakın çıkmayın. o her şeyi görüyor, her şeyi izliyor. dikkatli olun." diye fısıldamıştı.

kadının arkasından çok dalga geçmişlerdi. ilk defa kendi evlerine çıkmış, hayat hakkında hiçbir şey bilmeyen üniversiteli dört gençtiler sonuçta. kapı kapandığı anda taehyun kahkahalar içinde salonda oturan ev arkadaşlarına bunu anlatmış, başlarına gelen her kötü olayı "O"nun üstüne yıkmaya başlamışlardı.

lavaboları tıkanınca "O!! her şeyi görüyorsan bir gelip yardım etsen çok iyi olur!" diye tavana doğru bağırıyor, markette istedikleri bir şeyi bulamayınca "o bize biraz sinirlenmiş olmalı." diye kendi kendilerine şakalaşıyorlardı. yeonjun mat 1'den 69 alınca bu haberi onlara "O seks şakası bile yapabiliyor." diye yakınarak vermişti.

ama kadına inanmıyorlardı. neden inansınlardı ki? daha çok küçüktüler, inandıkları tek şey kendileriydi. istedikleri her şeyi yapabileceklerine dair bir güvene sahiplerdi. gençken dünyanın senin ayaklarının altına serildiğini sanarsın, daha bunun tersini öğrenecek kadar olgun değillerdi.

bir gece soobin gördüğü kabustan terler içinde uyandı. gecenin 3üydü, susuzluktan dili damağına yapışmıştı ve kalbi göğsünden fırlayacak gibi hızlı atıyordu. karanlıkta gözlerini kırpıştırarak gördüğü rüyayı hatırlamaya çalıştı ama sadece ölesiye korktuğunu hatırlıyordu.

ışıkları açmakla uğraşmadan kendini yalınayak mutfağa sürükledi ve uyku mahmurluğuyla su bardaklarının olduğu dolabı el yordamıyla bulmaya çalıştı. bulduğu bardağa su doldurmak için damacananın yanına gitmişken kaskatı kesilmesini sağlayan bir ses duydu. biri şarkı söylüyordu. erkek sesi olmasına rağmen ince, boğuk bir sesti bu.

söylediği şarkının sözleri kulağa kutsal bir ilahiymişçesine narin geliyordu. kelimeleri çıkarmaya çalıştı ama bu bildiği bir dil değildi, daha önce duymadığına da emindi. biraz daha düşünse cevabı bulacak gibiydi ama beyin fonksiyonlarını engelleyen bir uyuşukluk tüm vücudunu sarmıştı.

büyülenmiş gibi elindeki boş cam bardakla ay ışığının sızdığı perdesiz pencerelerin yanına ilerledi. söylenen sözlerin beynini doldurduğunu, düşünmesini zorlaştırdığını hissedebiliyordu ama bu sese güveniyordu. onun etkisindeyse, onun yanındaysa tüm dünyaya karşı çıkabileceğini hissediyordu.

dışarıdan gelen ses birden kesilince soobin de girdiği küçük çaplı transtan irkilerek uyandı. elindeki bardağı tutuşu gevşedi, bardak ayaklarının yanında parçalanarak küçük cam parçalarının ayaklarına batmasına ve zeminin anında cam ve kanla dolmasına neden oldu.

uyuyan ev arkadaşlarını uyandırmamak için ses çıkarmamaya çalışarak banyoya gidip ayağına saplanan cam parçalarını ayıkladı, yaralarını temizledi. işi bitince ne kabusunu, ne de içmek üzere olduğu bir bardak suyu hatırlayacak hâli kalmıştı. kendisine sabah uyanınca ilk iş yaptığı dağınıklığı toplayacağına dair söz vererek yatağına yattı ve deliksiz bir uyku çekti.

gün doğduğunda ve hyuka onu kahvaltı için mutfağa çağırdığında gözünün ucuyla pencerenin önünü kontrol etti. kanlı cam parçaları çoktan ortadan kaybolmuştu.

kedilerin alışkanlıkları | yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin