apartmanları bir süredir sessizdi.
yeonjun ve kai yarı zamanlı işlerde çalışıyorlardı, evde birbirleriyle neredeyse hiç karşılaşmıyorlar ve karşılaştıklarında da pek bir şey söylemeden yollarına devam ediyorlardı.
ama bir şeyler yanlıştı, ikisi de bunun farkındaydı.
kai bir sorun olduğunu anladığından beri çok çabalıyordu, yeonjun bunu reddedemezdi. bir anne sabrıyla her gün evde içilecek çorba olduğundan emin oluyor, herhangi bir hareketlilik olursa duyabilmek için geceyi artık hep soğuk olan salonlarında geçiriyordu.
umudun sadece korkaklar için ürkütücü olduğunu düşünürdü hep yeonjun. umut seni hayata bağlayan, harekete geçmeni sağlayan güçtür. buna güller en temel örnek olarak gösterilir, hayatta hiçbir şey sadece iyi veya kötü değildir; başarısızlıklar için bu kadar büyük bir gücü suçlamak ve devam etmemek için bahane olarak kullanmak ona sadece korkaklık gibi gelirdi.
ama ikinci hafta sonlanmak üzereydi, düşünebildikleri tüm çözüm yolları boşa çıkmıştı ve yeonjun artık umut beslemekten de çok yorulmuştu.
tabii ki tek başlarına halledemeyecekleri bir şey olduğunun farkındaydılar, ne yaparlarsa yapsınlar düzgün bir tepki alamayınca eve doktor çağırmaya karar verdiler.
doktor onları dikkatlice inceledi. hastalar konuşmayınca işi daha zordu ama çıkan sonuçlar kesindi. fiziksel olarak hiçbir sorunları yoktu. az yemek yemek ve su içmekten kan değerleri çok düşüktü ama onun dışında ne bir hastalık ne de bir ağrı belirtisi vardı.
bir durumdan yeterince uzun süre muzdarip olursan artık en iyi sonucu beklemekten vazgeçip sadece tatmin edici bir açıklama peşine düşersin. doktor apartmanlarını terk ettikten sonra huening kai ağlamaktan şişmiş gözlerini ovarak taehyun'un kapısının önünde bağdaş kurdu ve sabaha kadar oradan ayrılmadı.
yeonjun onun gibi değildi. yeonjun daha hırslı ve sinirliydi. hayatı boyunca "ne kadar çabalarsan o kadar başarılı olursun" prensibiyle hareket etmişti sonuçta. tırnaklarıyla kazıyarak uğraştığı bir şeyin sonucu hüsranla sonuçlanınca ağlamak yerine elimden başka ne gelebilir diye düşünüyordu.
o gün huening kai o kapının önünde otururken yeonjun daha fazla doktor bulmaya çalıştı, daha fazla telefon görüşmesi yaptı ve daha fazla hastalık araştırdı.
temizlenmemiş evlerindeki tozlar pencereden giren güneş ışığında uçuşmaya, sabahın loş mavisi gökyüzünü aydınlatmaya başlamışken yeonjun onun yanına çömelerek elini omzuna koydu.
"son bir doktor daha deneyelim. bu seferki bir psikiyatrist. arkadaşım alanında en iyilerinden olduğunu söyledi."
kai alnını dayandığı kapıdan yavaşça kaldırıp halsiz halsiz gözlerini ovdu. "tamam, ama senin hatrın için sadece. onlardan vazgeçmek istemiyorum ama—" aniden sesi çatladı ve konuşmayı kesti. ağlamamak için titrek bir nefes aldı. "ben de yoruldum, hyung."
yeonjun önünde oturan ve her zamankinden daha küçük gözüken arkadaşına, hayır kardeşine baktı. adaletsizlikten nefret ediyordu. olayların kontrolünün dışında olmasına dayanamıyordu ve daha da kötüsü en yakınlarına bunların olmasına izin verdiği için kendisinden tiksiniyordu.
dünya senin etrafında dönmüyor, diye kafasının içindeki ses onu uyardı. soobin'in annesinin yüzünü iki elinin arasına alıp titreyen sesiyle "soobin'imize iyi bak, yeonjun." diyişini hatırladı.
ayağa kalktı, kai'yi de elinden tutarak yavaşça kaldırdı ve gözlerindeki çapakları usulca temizledi. "haklısın, çok yoruldun. sen dinlen, bu sefer onlara ben bakarım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kedilerin alışkanlıkları | yeongyu
Fiksi Penggemarev arkadaşlarını teker teker kaybeden yeonjun sorunun kaynağına iner. beomgyu, yeonjun | gerilim/doğa üstü