Ay ışığında parlayan beyaz saçlarımı geriye savurarak öne doğru bir adım attım. Kız kardeşim Aila'nın alnına küçük bir öpücük kondurarak odasından çıktım. Mavi uzun elbisemin eteklerinden tutarak odama doğru yol aldım. Korumalarım aşağıya inmek için yardım ettiler. Yakınlarda taç giyme töreni olacağı için bu aralar korumaların sayını artırdı babam. Odama indim. Işık almayan ve penceresi olmayan, şatonun en alt katında yerleşen odam her zaman ki gibi kap karanlıktı.
Ben bildiğiniz insanlar gibi değilim. Benim özel güçlerim var. Babam bu yüzden beni şatonun en alt katındaki odada gizli tutuyor. Hem prenses olduğum için, hem de özel güçlerim olduğu için. Her kes özel gücünün olmasını ister. Ama ben dünyaya yeniden gelseydim istemezdim. Prenses olmak zaten hapisanede yaşamakla aynı bir şey ise, bir de özel güçlerinin olduğunu düşününce, çok kötü bir durumda olduğum her halimden belli oluyor.
Korumalara, gidebilirsin emrini verdikten sonra biraz bekledim. Şatonun ilk katında büyük bir balkon var. Her gece balkona gidiyorum. Ama gündüzleri gidemiyorum. Bana hiç bir şekilde odamdan çıkmaya izin vermiyorlar. Az önce, zorla babamdan izin almıştım Aila ile vakit geçirebilmek için. Ve bu yüzden de güneşi göremiyorum. Güneşi görmeyeli yıllar oldu. Benim gökyüzünde göre bildiğim tek şey yıldızlar ve ay.
Güçlerimin ortaya çıktığını ilk defa 7 yaşımdayken öğrendim. Kardeşim yoktu daha o zamanlar. O gün.. rüyamda yaşlı birisi ile ormanda bir gölün kenarında gördüm. Yaşlı adam bir şeyler söylüyordu ama ne söylediğini anlamıyordum. Farklı bir dilde konuşuyordu bu adam. Elinde kağıtlar vardı. Kağıtlarda yine farklı dilde bir şeyler yazıyordu. Ve de çizimler vardı.
Bu yaşlı adamın karşısında garip eşyalar vardı. Elindeki kağıtları yakmaya çalışırken yanlışlıkla göle düşürdü. Gölün rengi gecenin siyah rengine bürünmüşken birden mas mavi oldu. Yaşlı adam bana doğru koşup kolumu tuttu ve kabustan kalktım. O kadar korkmuştum ki, her tarafım ter içindeydi. Yaşlı adamın beni kabusunda tuttuğu koluma bakınca kolumda morluk vardı. "Anne!" Diye çığlık attım. Annem yanıma geldi. Kabusumu anlattım. Bana bisikletten düştüğüm için bir yerimin morardığını, çok acıdığı için kabusumda gördüğümü söyledi. Bir daha rüyalarımda o adamı görmedim. Ama asla unutamıyorum yüzünü ve korktuğumu..
O günden sonra bende bir gariplik olmaya başladı. Bir keresinde hava çok sıcaktı. Ama soğuk bir yer bile yoktu. Su içerken bardağı tuttuğum elimden ışıklar çıkmaya başladı. Ve anında bardak buza dönüştü. Hatta bir kez, bu sefer hava soğuk olduğunda buzluktan bir şeyler alacaktım yemek yapması için anneme yardım ederken. Buzluğu açıp soğuğu hiss ettiğim an çok üşüyünce, tüm buzlar eridi ve su oldu. Etrafımdan yine ışıklar çıkıyordu. Annem gördü ve güçlerimin olduğu ortaya çıktı. Ama nereden, nasıl oldu bilemiyoruz.
Artık bahçeye değil odamdan bile dışarı çıkamıyordum. Odamı en alt kattaki gizli açılan odaya taşıdılar. Burada çalışanlardan başka yerimi bilen yok. Yemeklerim yanıma getiriliyor. Yemeklerini kendi odamda yiyorum. Lavabo kendi odamda. Her şey bir prensesin yaşayabileceği şeyler değil.
Annemin ben küçükken bana anlattığı masallarda böyle yaşamazdı prensesler. Prensesler asıl bir hayat yaşardı. Prenseslerin tek işleri elbise denemek, yemek seçmek falan. Ama ben öyle hayat yaşamıyorum. Açıkçası yaşamayı istemezdim öyle hayatı. Benim için onlardan daha iyi olan şey güç, rekabet, savaşan bir prensestir. Tabii her kes için aynı olmayabilir prenseslik.
Mesela kardeşim Aila. Kız kardeşim benim için çok değerli. Gerekirse onun için canımı bile veririm. Kardeşim hep masallardaki prensesler gibi. Hep onları okuyor, esinleniyor. Hâlbuki o zaten bir prenses. Odasının her tarafı bir masal karakteri fotoğrafı. Kardeşimi keşke daha çok göre bilseydim., Onunla daha çok vakit geçire bilseydim..
Korumaların gittiğinden artık eminim. Korumalar 30 dakikalık bir ara ile değişiyorlar kapı nöbeti için. Her gün bu aralarda balkona gidip geliyorum. Hazırlanıp balkona doğru odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su Kraliçesi
FantastikHer kesten korunaklı şekilde saklanan Crion krallığının varisi bir gün başka bir diyara kaçırılır. Başına gelen tehlikeli olaylardan sonra kendi krallığına dönen vâris atlatamayacağı olaylar yaşamaya başlar.