Duygular...Birbirine kenetlenmiş, biribirlerine mühür ile tutunan onlarca duygu. İşte bu duygular bedenimi ele geçirmişti ve bedenimi yöneten ben degil, düşüncelerim ve duygularım olmuştu.
Onlarca tarifsiz duygu ile kaplıydım ki hangisine odaklanacağımı şaşırmıştım. Güvenim o kadar çok kırılmıştı ki gerçekliğe mi yoksa her zaman olduğu gibi yalanlar ile dolu olan bir çıkmaza mı gireceğimi bilemiyordum. Başım çok ağrıyordu.
Yattığım yatakta saatlerce uyuyamamış ve duyularım sayesinde aşağıdakilerden gelen seslere istemeden kulak misafiri olmuştum. Bu da baş ağrısına bir davetiye yollamıştı. Sağ olsunlar, beni kırmadan çeyrek altını ile gelmiş ve altını iğnesinden beynime asmaya çalışıyordu.
Kapının açıldığını duydum ama son yarım saat yaptığım gibi uyuma numarasını yapmaya başladım, oysa başım o kadar zonkluyordu ki peşimde olan kişilerden bile bu ağrıyı dindirmesini isteyebilirdim.
''Uyanık olduğunu biliyorum.'' Ve yatağın sol tarafı Austin'in ağırlığı ile çöker. ''Seni merak ettiler.''
Cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki? Buna kafa yoracak kadar kafa bile kalmamıştı bende.
''Herşey için özür dilerim.'' Özür dilemesi karşısında göremese bile kaşlarımı çattım. ''Neden?''
Austin, kaldırdığı yorganın altına girerek beni güvenli kolları ile sarmaladı ve soruma cevap vermeden devam etti, ''Teşekkür ederim.''
''Ne oldu Austin?" dedim bana sardığı kollarını sararken. ''Beni anneme kavuşturdun, beni sana kavuşturdun ama aynı zamanda senin tüm bu yaptıklarına karşın ben ne yaptım?" Sinirle derin bir nefes aldı. "Sana birçok yalan söyleyip, güvenini kaybettim. Bana yardım et. Güvenini kazanmam için bana yardım et Thalia.''
Yatakta ona doğru dönerek yüzüne baktım. Gözleri. Gözleri çok şeyi anlatıyordu. Bana öyle bir bakıyordu ki, sanki onu affetmezsem suç işlemişim gibi hissederdim. O bunların hiç birini hak etmiyor, aynı benim gibi.
''Annen ile daha farklı yollardan da karşılaşabilirdin.'' Derin bir nefes alırken aklıma çoktan öz ailem olmayan ama bana öz ailemden daha fazlasını yaşatan ailem gelmişti. ''İlk defa yalan duymuyorum, alıştım. Daha birçok yalan söyleyecekler, beni düşündüklerini sanarlarken aslında beni daha da fazla kaybetmekten fazlasını yapmayacaklar.'' Sonra Austin'in kendini suçlamasını istemediğim için, ''Ama onlara artık kızmayacağım. En azından beni düşündüklerini bu şekilde ispatlıyorlar ve sen. Sen güvenimi kaybetmedin, sadece beni bir bilinmeyenden korudun ama bir daha yapma lütfen. Beni daha farklı da koruyabilirsin, benim seni koruduğum gibi."
Austin'in kaşları çatılırken, "Sen beni mi koruyorsun?" diye sordu.
"Elbette. Kim yakışıklı, karizmatik, egolu ve güçlü bir arkadaşını kaybetmek ister ki?"
"Doğru. Kim benim gibi bir arkadaşı kaybetmek ister ki?"
Kafamı göğsüne bastırıp, "Hadi uyu." dedi. Ama uyuyamazdım. Uyuyamıyordum. Austin bunu fark etmiş olmalı ki, "Bir sorun mu var?" diye sordu.
"Başım ağrıyor, uyuyamıyorum." dedim ve, "Aşağıya insek olur mu?" diye bir fikir attım ortaya.
Her ne kadar uyku için çırpınsam da, Austin ile bu konuşmayı yaptıktan sonra diğerlerinin de düşünceleri böyle olabilir mi diye bir düşünce sızmıştı zihnime. Onlarda kendilerini mi suçluyorlardı? Bu düşünce ile uyumak mı? Hayır.
"Tamam. Sıkı giyin ve gel, ben aşağıda bekliyorum." dedikten sonra saçlarımın arasına bir öpücük kondurarak yataktan ve ardından da odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşçı Melez (ASKIDA)
VampireO herşeyden habersiz 17 yaşında bir kız. O gün gelene kadar herşey normaldi. Ama o günden sonra her şey değişti onun için. Yeni bilgiler ve yeni bir hayat onu bekliyor. Senide bekliyoruz...