Selamlar
Yeni bölüm biraz geç olsada geldi.
Asla istediğim gibi olmadı çünkü yazacak iyi bir zaman asla bulamadım ama umarım beğenirsiniz. Normalde istediğim üç günde bir bölüm atmak ama erişim engeli gelince yapamadım.Lütfen bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın
Sizleri seviyorum diğer bölümde görüşmek üzere <3
#
Yavaş adımlarla karşıma yürüdüm. Timim,Sancak timi önümde az uzakta hepsi birden oturuyorlardı. Tim komutanını araştırmamıştım. Buna zamanım olmamıştı ama kendisi benden rütbeli olsada onun bilgilerine bir şekilde ulaşabilirdim. 'Yabancı' olmamın bu konuda etkisi büyüktü. Lakabım sayesinde kapıların bir çoğu bana açılırdı.
Adımlarım ne hızlandı ne yavaşladı ama gözler bana döndü. Bana ilk gönen gözlerin sahibi kadın askerdi. Timin ben dışındaki tek kadın askeri.
En sonunda adının Can olduğunu öğrendiğim komutanda bana dönmüştü. Adam hakkında hatırladığım tek şeyler Sancak timinin komutanı oluşu ve rütbesiydi. Zaten koşuşturmaktan çoğu şeye odaklanamamıştım bu hafta.
Timin yanına ilerlediğimde Albayın dediği gibi takma adımı kullanarak tekmil verdim.
"ÜSTEĞMEN ASENA YILDIRIM/ANKARA/EMRET KOMUTANIM"dediğimde ciddi ela göz yerine kehribar gözlü komutan yani Can komutan cevap vermişti.
Can "Rahat asker,geç otur"dediğinde denildiği gibi yaparak boş yere oturdum. Bu yer ne tesadüf ki Oflaz ve Sonat'ın ortasıydı. Aynı dağdan askeriyeye dönerken helikopterde oturduğumuz gibi oturuyorduk.
Sonat "Eee komutanım. Kim ilk kendini tanıtacak"dediğinde kafasına bir şaplak indi.
Oflaz "Oğlum bir dur yeni geldi kadın-bana döndü-yani komutanım"dediğinde yüzüme herhangi bir mimik oturtturmadım. En çok dikkatimi çeken kadın komutanın gözleriydi. Rütbemiz aynıydı ama ona komutan diye seslenmek şimdiden alışkanlık olmuştu. Delici gözleri vardı ama bu gözler dağda olduğu gibi nefret değil sorgular bir tavır barındırıyordu.
"Üsteğmen Asena Yıldırım,25 yaşındayım. Daha çok keskin nişancılık üzerine bilgiliyim. Ankaralıyım"dedim kısaca
Oflaz "Eee komutanım"dediğinde yanımda oturan Oflaz'a kısaca baktım. Onun dışında kimse konuşmamıştı ve sadece bakınmakla yetinmişlerdi
"Yüzbaşı Can Öztürk. Tim komutanıyım"dediğinde kafamı salladım.
Can Öztürk?
Öztürk...
Recep Öztürk.Şehit Recep Öztürk,Recep amca. Bu oydu. Cabuş'tu. Değişmişti. Hemde çok. Ne dalga geçtiğim göbeği vardı ne de yaşındaki erkeklere kıyasla kısa olan boyu. Doğruyu söylemek gerekirse dev gibiydi. Asker olduğunu belli ediyordu. Meraklı gözlerimi anında ondan çektiğimde kendisini sert sesi ile tanıtan adama döndüm.
Ciddi Ela Göz "Kıdemli Üsteğmen Karun Kayatürk"dediğinde tekrardan kafamı salladım. Can'da benim ona bir süreli olan garip bakışımdan olacakki beni inceliyordu.
"Üsteğmen Ayben Koç"dediğinde kafamı salladım. O kadında bir süredir beni izliyordu.
"Teğmen Oruç Üstün"dediğinde sadece baktım. Kafamı sürekli sallamak belli bir yerden sonra garip gelmişti.
Oflaz ve Sonat'ta kendilerini tanıttığında onlarıda dinledim ve tim akıllarındaki soruları sormaya başladılar.
Sonat "Komutanım neden bir hafta boyunca askeriyeye hiç uğramadınız? Yani izin gününüz bu normal ama. Bana izin verilsede komutanlar tarafından tehtid edilmediğim sürece askeriyeye gelmemezlik yapmam"dediğinde konuştum.
YOU ARE READING
Anjelika Zhanna
Teen Fiction-Yarı rus yarı Türk olan Zhanna her şeye rağmen bordo bereli iyi bir asker olur. Bir time girmesiyle zaten sarsılan düzeninin üstüne gelen telefonla gerçek ailesiyle karşı karşıya gelir...