isn't this shame enough?

31 8 48
                                    

Güzellerim bu bölüm çok kıymetli Riki'mizin bakış açısından olacak

İyi okumalar!

Ne ara üstüne yatıp uykuya daldığımı hatırlamadığım yataktan uykulu gözlerle kalkmıştım. Mutfaktan yemek kokuları geliyordu. Açlığım tekrar kendini hissettirmeye başlamıştı bile.

Odanın içindeki lavaboya gidip bir kere yüzümü yıkayıp siyah saçlarıma ellerimle şekil vermeye çalıştım. Olduğu kadarıyla.

Lavaboya giderken cebime attığım telefonu çıkartıp saate baktım.

15.38

Saati görünce gözlerim büyümüştü. Tahmini olarak 08.30'da uyuduysam toplam yedi saat boyunca uyumuştum. Hayvan gibi,kaba bir tabirle.

Mutfağa giderken evde Ha-Yoon'un olmadığını farketmiştim. Odası olduğunu düşündüğüm yerin kapısı açıktı ve orada da var gibi gözükmüyordu.

Mutfağa gittiğimde evin arkasına bakan açık camdan köpek havlama sesleri duymuştum. Ha-Yoon'un köpeği mi vardı yoksa sıradan bir sokak köpeği miydi?

Kendimi çok göstermeyecek şekilde kafamı camdan dışarı uzattım. Kahverenginde, orta yaşlı olduğunu düşündüğüm bir köpek Ha-Yoon'un üstüne çıkıp yüzünü yalamaya çalışıyordu.

"Lou-ah,gitmem gerek~"

İsminin Lou olduğunu öğrendiğim köpeğe baktım bir kez daha. Köpekleri çok severdim ama hiçbir zaman annemin alerjisi olduğu için köpek sahibi olamamıştım. Ha-Yoon köpeğin başından kalkınca eve gireceğini anlayıp hemen camın yanından ayrıldım.

Misafir çocuğu gibi yakınımdaki ilk koltuğa oturup ellerimi kucağımda birleştirmiştim. Anahtarla kapı açılma sesi duyduğumda her ne kadar gelenin kim olduğunu bilsem bile bakışlarım kapıya gitmişti.

"Ah,uyandın mı? Beni beklemene gerek yoktu."

"Beraber yemek yeriz diye düşünmüştüm."

Ben- ne dedim az önce..?

"Ben aç değilim fazla. Tabaklar şuradaki dolapta. Oradan alıp kendine yemek koyabilirsin. Üstümü değiştirip geleceğim."

Hayır,tek yemek istemiyorum.

"Tahminimce sabahtan beri yemek yemedin,değil mi? Neden şimdi yemiyorsun?"

Bu beni ilgilendirmez... Neden sordum ki?! Tanrım...

"Pekala... Sanırım beraber yemek yiyebiliriz."

Son cümlesiyle benim dediğime gönderme yapmış gibi hissettiğim için yanaklarıma kan pompalanmış bir vaziyette koltukta oturup Ha-Yoon'un odasına gidip geri gelmesini bekledim.

Telefonumu açıp herhangi bir arama bildirimi var mı diye baktım. Yoktu. Annemler beni hiç bilmediğim bir yere gönderdikten sonra beni merak etmiyor olmalılardı.

Derin bir iç çekip kafamı telefonda kaldırdığımda Ha-Yoon'un da geldiğini görmüştüm. Beyaz bir tişört giymişti. Köprücük kemikleri açıkta duruyordu. Bir anlığına bakışlarım belirginleşen köprücük kemiklerine kaysa da boğazımı temizleyip ayağa kalktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

you are like snow, beautiful but cold | Nishimura Riki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin